18. Hukuk Dairesi 2014/252 E. , 2014/8387 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Kemalpaşa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 23/10/2013
NUMARASI : 2013/164-2013/432
Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
1-Dava konusu 13350,00 m² yüzölçümlü taşınmazın 9682,38 m²"lik kısmı kamulaştırılmış olup, yerinde yapılan keşif sonucu düzenlenen ve hükme esas alınan bilirkişi raporunun incelenmesinden; kamulaştırmaya konu edilen taşınmaz malın açık tarım arazisi kabul edilerek üzerindeki kiraz ağaçlarının da münavebeye katılması suretiyle değer belirlendiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece gıda, tarım ve hayvancılık ilçe müdürlüğünden yukarıda sözü edilen ağaçların yaş ve cinsine göre, bu ağaçların tamamının taşınmaza kapama bahçe niteliği verip vermediği araştırılıp tamamının kapama bahçe olmasını sağlayacak yeterli sayıda ağaç bulunmaması halinde mevcut ağaç sayısına göre kapama bahçe olan kısmın saptanıp, geriye kalan bölüm açık tarım arazisi olarak değerlendirilmek üzere gıda, tarım ve hayvancılık ilçe müdürlüğünden kiraz ağaçları ile ilgili olarak 2013 yılı itibarıyla kuru şartlarda azami ve asgari dekar başına verim miktarı, satış fiyatı ve üretim giderlerini de gösteren veri listesinin getirtilip, bu verilere göre yapılacak kapama bahçe olan bölüm ile açık tarım arazisi olan bölümün değeri saptanıp kamulaştırma bedelinin buna göre hesaplanması gerektiğinin düşünülmemesi,
2-2942 Sayılı Yasanın 4650 sayılı Yasa ile değişik 11. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca bilirkişi kurulu, arazi niteliğindeki taşınmaz malın kamulaştırma tarihindeki mevki ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini esas tutarak düzenleyeceği raporda, bedelin tespitinde etkili olacak bütün nitelik ve unsurları ve her unsurun ayrı ayrı değerini belirtmek suretiyle ve ilgililerin de beyanını dikkate alarak gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak taşınmaz malın değerini tespit etmelidir. Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarında ise özel ve dikkate alınması gereken haklı bir neden bulunmadıkça tarım arazilerinin olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden bilimsel yöntemle yapılacak değerlendirmede münavebeye alınan buğday, buğday samanı ve kavunun 2013 yılı itibarıyla kuru şartlarda dekar başına asgari ve azami verimine, kilogram başına toptan satış fiyatına ve dekar başına ayrıntılı üretim giderine ilişkin veri listesinin gıda, tarım ve hayvancılık ilçe müdürlüğünden getirtilip denetlenmemiş olması,
3-Dava konusu taşınmazın tapu kaydında mevcut bulunan ipotek şerhinin tespit edilen kamulaştırma bedeline yansıtılmamış olması,
4-Davalı F.. A.."nın yargılama sırasında öldüğü, Kemalpaşa Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/398 Esas 2013/411 Karar sayılı veraset ilamında belirtilen mirasçıları A. N. Ü., V. A., M. A., G. B. ve R. G."ün davaya dahil edildiği, dahili davalılar vekili olarak Av.S. Ş."e vekaletname verildiği anlaşıldığına göre kamulaştırma bedelinin veraset ilamındaki hisseleri oranında mirasçılarına ödenmesine karar verilmesi ve karar başlığında dahili davalılar ve vekilinin gösterilmesi gerektiğinin düşünülmemiş olması,
5-Dava konusu taşınmazın tapu kaydındaki ipotek şerhinin kamulaştırma bedeline yansıtılmamış olması,
6-Dava konusu taşınmazın üzerindeki mevcut şerhler ile birlikte tapuya tescili ile yol olarak terkinine karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
Doğru görülmemiştir.
Ayrıca;
7-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesinin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği 22/07/2013 tarihinden, (23.10.2013) karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edenlerden davalı tarafa iadesine, 06.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.