16. Ceza Dairesi Esas No: 2016/1806 Karar No: 2016/3440 Karar Tarihi: 26.05.2016
Silahlı terör örgütünün propagandasını yapmak - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2016/1806 Esas 2016/3440 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Yargıtay 16. Ceza Dairesi, sanığın silahlı terör örgütünün propagandasını yapmak suçundan hapis cezası verildiği kararı veren yerel mahkemenin hükmünün bozulmasına karar verdi. Ancak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın sanık aleyhine itiraz etme süresinin kaçırıldığı tespit edildi. Bu nedenle, itirazın süre yönünden reddedilmesine ve dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na gönderilmesine karar verildi. Kanun maddeleri ise 3713 sayılı Kanun'un 7/2, TCK'nın 62/1, 53/1-3. maddeleri olarak belirtiliyor.
16. Ceza Dairesi 2016/1806 E. , 2016/3440 K.
"İçtihat Metni"
İtiraz edilen Mahkeme Kararı : Ağır Ceza Mahkemesinin İtirazla İlgili Hüküm : 3713 sayılı Kanunun 7/2, TCK’nın 62/1, 53/1-3. maddeleri uyarınca mahkumiyet Suç : Silahlı terör örgütünün propagandasını yapmak
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz yazısı ve ekindeki dava dosyası incelendiğinde; Sanık ... hakkında.... Ağır Ceza Mahkemesinin 19.07.2013 tarih ve 2013/45-2013/192 sayılı kararıyla silahlı terör örgütünün propagandasını yapmak suçundan 3713 sayılı Kanunun 7/2, TCK’nın 62, 53. maddeleri uyarınca hapis cezası verildiği, kararın sanık müdafii tarafından temyizi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının onama talep eden 02.02.2015 tarihli tebliğnamesi üzerine, Dairemizin 24.11.2015 tarih ve 2015/3450- 2015/4442 sayılı ilamı ile bozulmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Dairemizin bozma yönündeki bu kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca sanığın eylemine ilişkin yerel mahkemece verilen mahkumiyete dair hükmün onanmasına karar verilmesi gerekirken kararda yazılı olduğu şekilde sanığın beraati yönündeki bozma kararı usul ve kanuna aykırı bulunduğundan, Dairemizin anılan eylemle ilgili olarak bozma kararının kaldırılması istemiyle itirazda bulunulduğu anlaşılmakla birlikte çözümlenmesi gereken öncelikli sorun, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan itirazın süresinde olup olmadığıdır. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.12.2013 gün ve 2013/8-210- 2013/588 sayılı kararında da açıklandığı üzere, 5271 sayılı CMK"nın 308. maddesinde; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının ilamın kendisine verildiği tarihten itibaren 30 gün içinde ceza daireleri kararlarına karşı itiraz yasa yoluna başvurabileceği öngörülmüş, ancak farklı bir hüküm getirilmek suretiyle sanık lehine itirazlarda süre aranmayacağı kuralı benimsenmiştir. Buna göre, sanık aleyhine sonuç doğuracak şekilde belirlenen aykırılıklarla ilgili olarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tanınan ve olağanüstü bir kanun yolu olan itiraz 30 günlük bir süre ile sınırlandırılmış olup, bu süre Özel Daire kararının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına verildiği tarihten itibaren başlayacaktır. Süre geçtikten sonra sanık aleyhine itiraz yoluna gidilemeyecektir. Bununla birlikte 5271 sayılı Kanunun 38/A maddesinin itirazın süresinde olup olmadığı yönünde ortaya çıkan sorunda dikkate alınması gerekmektedir. Özellikle anılan maddenin 1. fıkrasında “Her türlü ceza muhakemesi işlemlerinde Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) kullanılır. Bu işlemlere ilişkin her türlü veri, bilgi, belge ve karar, UYAP vasıtasıyla işlenir, kaydedilir ve saklanır”, 4. fıkrasında; “Güvenli elektronik imza ile imzalanan belge ve kararlar diğer kişi veya kurumlara elektronik ortamda gönderilir. Güvenli elektronik imza ile imzalanarak gönderilen belge veya kararlar, gerekmedikçe fiziki olarak ayrıca düzenlenmez ve ilgili kurum ve kişilere gönderilmez.” ve 5. fıkrasındaki “Elektronik imzalı belgenin elle atılan imzalı belgeyle çelişmesi halinde UYAP’ta kayıtlı olan güvenli elektronik imzalı belge geçerli kabul edilir.” hükümleri karşısında itiraz sürenin başlangıç tarihinde UYAP sistemindeki kayıtların esas alınması gerektiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla, UYAP sisteminden yapılan araştırmada Dairemizce sanık lehine bozulan hükme dair ilamın 14.01.2016 tarihinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca teslim alındığı, Dairemizce sanık lehine bozulan hükmün onanmasına ilişkin olan ve sanık aleyhine olduğunda şüphe bulunmayan itirazın ise 5271 sayılı CMK"nın 308. maddesi uyarınca 30 günlük süre geçtikten sonra 18.02.2016 tarihinde yapıldığı görülmektedir. Bu tespitin dışında dosyasın fiziken teslimine ilişkin kurumlar arası iç ilişkinin bir başka deyişle fiziki evrakın sonradan tesliminin sanık aleyhine değerlendirmeye tabi olamayacağı aksi düşüncenin hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmayacağının kabulü gerekmektedir. Belirtilen nedenlerle, yürürlükte bulunan kanuni düzenlemelere uygun olarak süresinde Dairemizin 24.11.2015 tarih ve 2015/3450- 2015/4442 sayılı ilamına karşı, itiraz yasa yoluna başvurulmadığı anlaşılmakla, itirazın süre yönünden reddiyle dosyanın Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının süre yönünden REDDİNE, dosyanın itiraz konusunda karar verilmek üzere Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi amacıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 26.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.