Abaküs Yazılım
6. Ceza Dairesi
Esas No: 2022/4222
Karar No: 2022/9777
Karar Tarihi: 23.06.2022

Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2022/4222 Esas 2022/9777 Karar Sayılı İlamı

6. Ceza Dairesi         2022/4222 E.  ,  2022/9777 K.

    "İçtihat Metni"

    İTİRAZ

    ... Cumhuriyet Başsavcılığının 23/09/2014 gün ve 2014/2619 Esas sayılı iddianamesi ile sanık ... hakkında "Hırsızlık" suçundan cezalandırılması istemi ile açılan kamu davasında yapılan yargılama neticesinde, ... 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/03/2015 gün ve 2014/431 Esas, 2015/149 Karar sayılı ilamı ile sanık hakkında mahkumiyet kararı karar verildiği hükmün süresi içerisinde sanık tarafından temyiz edildiği, Cumhuriyet Başsavcılığımız tarafından düzenlenen 04/10/2018 tarihli tebliğname ile mahkeme hükmünün "ONANMASI"nın talep edildiği,
    Yüksek Yargıtay 13. Ceza Dairesinin 17/12/2018 gün ve 2018/6244 Esas, 2018/18286 Karar sayılı ilamı ile ;
    "Sanık ... hakkında tekerrüre esas alınan ... Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/50 Esas 2012/15 Karar sayılı ilamındaki mahkumiyeti, TCK'nın 141 maddesinde düzenlenen hırsızlık suçuna ilişkin olması ve hükümden sonra 02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nın 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine eklenen alt bentler arasında yer alan ve 5237 sayılı TCK'nın 141. maddesinde tanımı yapılan hırsızlık suçunun uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK'nın 7/2. maddesi uyarınca; ''Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.'' hükmü de gözetilerek 6763 sayılı Kanunun 35. maddesi ile değişik CMK'nın 254. maddesi uyarınca aynı kanunun 253. maddesinde belirtilen esas ve usûle göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilip hakkında bahsedilen ilamın esas alınarak TCK'nın 58. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı hususu infaz aşamasında gözetilmesi olanaklı kabul edilerek bozma sebebi yapılmamıştır.
    Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz nedenleri de yerinde görülmemiştir.
    Ancak;
    1-Mağdura ait dolmuştan 50 TL bozuk para çalmaya teşebbüs eden sanık hakkında, suçun işleniş şekli ve özellikleri itibariyle ceza vermekten vazgeçilemeyecek ise de, suça konu paranın değeri tespit edilerek sonucuna göre, hırsızlık konusunu oluşturan malın değerinin az olması halinde TCK'nın 145. maddesi gereğince verilen cezadan belirlenecek oranda indirim yapılması gerekeceğinin gözetilmemesi,
    2-Olayın terminal içinde gerçekleştiği iddia edilmesi karşısında bina veya eklenti kapsamında kalıp kalmayacağının tespiti ile TCK'nın 142/2-4 maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanık ...’ın temyiz istemi bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, CMK'nın 326/son maddesi uyarınca sanığın ceza miktarı yönünden kazanılmış hakkının korunmasına" karar verilmiştir. Bozma üzerine yapılan yargılama neticesinde; ... 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/01/2021 gün ve 2020/311 Esas, 2021/7 Karar sayılı ilamı ile sanık hakkında mahkumiyet kararı karar verildiği, hükmün süresinden sonra sanık tarafından temyiz edildiği, Cumhuriyet Başsavcılığımız tarafından düzenlenen 01/10/2021 tarihli tebliğname ile temyiz isteminin süresinden sonra olması nedeniyle "REDDİ" nın talep edildiği,
    Yüksek Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 28/04/2022 gün ve 2021/22974 Esas, 2022/6575 Karar sayılı ilamı ile ;
    "Her ne kadar 6723 sayılı Kanun ile değişik 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca, bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçtiği 20.07.2016 tarihinden önce ilk derece mahkemelerinden verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1412 sayılı CMUK'un 305 ile 326. maddelerindeki temyiz hükümlerinin uygulanması gerektiği, anılan Kanunun 310. maddesi uyarınca bir haftalık temyiz süresinin geçerli olduğu anlaşılmakta ise de,
    05.08.2017 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7035 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 5271 sayılı CMK'nın 291. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen ve Bölge Adliye Mahkemelerinin kararlarına karşı yedi (7) gün olarak öngörülen temyiz süresinin on beş (15) gün olarak değiştirildiği, 5271 sayılı CMK’ya eklenen geçici 1. madde hükmüne göre de, 05.08.2017 ve sonrasında verilen (ilk derece ve istinaf ayırımı yapılmaksızın bütün) kararlar hakkında yeni temyiz sürelerinin uygulanması gerektiğinin belirtildiği, ceza muhakemesinde “Derhal Yürürlük İlkesi” nin geçerli olduğu, bu ilke uyarınca değişiklik aleyhe olsa bile yürürlüğe girdiği günden itibaren bütün vakıalarda uygulanması gerektiği, kaldı ki değişikliğin sanık lehine bir değişiklik olduğu, esasen yürürlükten kaldırılmakla birlikte 5320 sayılı Kanunun’un 8. maddesi dolayısıyla bir kısım kararlar yönünden yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 310. maddesi hükmünün bu değişiklikler karşısında “zımnen ilga” edildiğinin kabul edilmesi gerektiği düşüncelerinden hareketle temyiz süresinin on beş (15) gün olduğu belirlendiği,
    Nihayet, tereddütleri ortadan kaldırmak amacıyla 7035 sayılı Kanun'a eklenen geçici birinci maddesiyle; 5271 sayılı CMK'nın 291. maddesinde yapılan değişiklikler “bu Kanunun (7035) yürürlüğe girdiği tarihte ve sonrasında verilen kararlar hakkında uygulanır” denilmek suretiyle doğrudan ya da istinaf sonrası ayrımı yapmaksızın bütün kararların yeni temyiz süresine, yani on beş (15) günlük temyiz süresine tabi olduğu açıkça vurgulanması karşısında,
    5271 sayılı CMK'nın 291. maddesinde öngörülen 15 günlük yasal süre içinde 20.01.2021 tarihinde temyiz eden sanık ...’ın temyiz itirazının süresinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
    Sanık ... hakkında tekerrüre esas alınan ... Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/50 Esas, 2012/15 Karar sayılı ilamındaki mahkumiyeti, TCK'nın 141/1. maddesinde düzenlenen basit hırsızlık suçuna ilişkin olması ve hükümden sonra 02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nın 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine eklenen alt bentler arasında yer alan ve 5237 sayılı TCK'nın 141. maddesinde tanımı yapılan hırsızlık suçunun da uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK'nın 7/2. maddesi uyarınca; ''Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.'' hükmü de gözetilerek sanığın eylemine uyan 5237 sayılı TCK'nın 141, maddelerinde düzenlenen hırsızlık suçunun uzlaşma kapsamında bulunduğu, Uyap’tan alınan bilgilere göre ... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/50 Esas ve 2012/15 Karar sayılı 06.02.2020 tarihli ek kararıyla hükümlü ile müşteki arasında "uzlaşma" gerçekleştiğinden sanık hakkında verilen kararın ortadan Kaldırılmasına, uzlaşma sebebiyle davanın düşürülmesine karar verildiği, anlaşıldığından sanık hakkında bahsedilen ilamın tekerrüre esas alınamayacağı hususu infaz aşamasında gözetilmesi olanaklı kabul edilerek bozma sebebi yapılmamıştır.
    Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, uyulan bozmaya toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; sanık ...’ın temyiz itirazı yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün tebliğnameye aykırı olarak ONANMASINA," karar verilmiştir.
    Dairemizin bu kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nca özetle;
    Ceza muhakemesi sistemimizde hükümlerin temyiz edilebilmelerinin kural, temyiz edilememelerinin ise istisna oluşu, hukuk normlarının yorumlanmasında, Anayasanın 36. maddesinde düzenlenen "Hak arama hürriyeti" ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde hüküm altına alınan mahkemelere erişim hakkının gözetilmesi gerekliliği, Sözleşmeye ilişkin Ek 7 numaralı Protokolünün "Cezai Konularda Temyiz Hakkı" başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasında; ilgili kişinin hakkında kurulan hükmü daha yüksek bir mahkemeye inceletme hakkının bulunduğuna ilişkin düzenlemeler birlikte dikkate alındığında, kamu davasının asli bir süjesi olan sanığın, adil yargılanma ilkesi çerçevesinde etkin bir şekilde temyiz kanun yoluna başvurma hakkı olduğunda herhangi bir tereddüt bulunmamakla birlikte, 5271 sayılı CMK’nın 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girmesi üzerine, 1412 sayılı CMUK'nın yürürlükten kaldırılmasına rağmen 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesinin birinci fıkrası ile, bölge adliye mahkemelerinin Resmî Gazete'de ilân edilecek göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1412 sayılı CMUK'nın 322. maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere, 305 ilâ 326. maddelerinin uygulanacağına ilişkin istisnai bir düzenlemeye yer verilmesi nedeniyle, somut olayda, 5271 sayılı CMK'nın temyize ilişkin hükümlerinin uygulanma imkanının bulunmadığı, temyiz süresinin 1412 sayılı CMUK'un 310. maddesine göre bir hafta olduğu, ayrıca, bölge adliye mahkemelerinin faaliyete başlama tarihinden sonra 5271 sayılı CMK'nın temyize ilişkin hükümlerinin uygulanacağı hâllerde, temyizde sebep gösterme zorunluluğunu da dikkate alan kanun koyucu, 7035 sayılı Kanun'un 21. maddesiyle 5271 sayılı CMK'nın 291. maddesinde değişiklik yaparak 05.08.2017 tarihinde ve sonrasında verilen kararlar bakımından temyiz süresini yedi günden on beş güne çıkarmış ise de, 1412 sayılı CMUK'un temyiz süresine ilişkin hükümlerine de atıf yapma imkanı bulunduğu hâlde bilinçli bir şekilde bu yönde bir düzenlemeye yer verilmediğinin anlaşılması karşısında, incelemeye konu son karar tarihi 12.01.2021 olmakla birlikte bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce dosyanın Yargıtay denetiminden geçmesi nedeniyle sanığın, usulüne uygun şekilde tebliğ edilen ve kanun yolu bildirimi de yasaya uygun şekilde yapılan karara yönelik sekizinci günde gerçekleştirdiği temyiz isteminin süresinden sonra olduğu ve bu nedenle temyiz isteminin reddine karar verilmesi düşüncesiyle itiraz yasa yoluna başvurulmuştur. İtirazla ilgili yeniden değerlendirme yapılmak üzere dosya Daire'mize gönderilmekle okunarak gereği görüşülüp düşünüldü:

    T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A

    05.08.2017 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7035 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinin 1. fıkrası uyarınca;
    “Bu Kanunla, 5271 sayılı Kanunun 291'nci maddesi ile ... temyiz sürelerine ilişkin olarak yapılan değişiklikler, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte ve sonrasında verilen kararlar hakkında uygulanır.”
    5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 8(1). maddesi uyarınca, “Bölge adliye mahkemelerinin, 26.9.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin kuruluş, görev ve yetkileri hakkında Kanunun geçici 2'nci maddesi uyarınca Resmî Gazete'de ilân edilecek göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye -01.07.2016 tarihli 6723 sayılı Kanundan değişikliği öncesinde fıkra metninde: "Bölge Adliye Mahkemeleri faaliyete geçinceye kadar" ibâresi mevcuttu- kadar Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 322'nci maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere, 305 ilâ 326'ncı maddeleri uygulanır.” (Bölge Adliye Mahkemeleri 20.07.2016 tarihinde faaliyete başlamıştır.)
    05.08.2017 tarihinden sonrası Dairemize göre temyiz süresine gelince; Bilindiği üzere; 05.08.2017 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7035 sayılı Kanunla değişik 5271 sayılı CMK'nın 291. maddesi uyarınca, temyiz süresi yedi (7) günden onbeş (15) güne çıkartılmıştır. Buna mukabil, 5320 sayılı Kanun'un 5560 sayılı Kanunla değişik 8. maddesi uyarınca, istinaf mahkemeleri faaliyete geçinceye kadar verilen kararlar hakkında, bu kararlar kesinleşinceye kadar 1412 sayılı CMUK'un 322. maddesinin 4 ilâ 6 fıkraları hariç, 305 ilâ 326. maddeleri uygulanır. Diğer bir ifadeyle, 20 Temmuz 2016 öncesinde verilen kararlar, bu kararlar kesinleşinceye kadar doğrudan temyize tâbidir. 1412 sayılı CMUK'un 310/1. maddesi uyarınca, temyiz süresi bir haftadır. Kanunyoluna başvurma hakkı, savunma hakkı ve adil yargılanma hakkı ile erişim hakkının en önemli alt başlıklarından birini oluşturmaktadır. Bu hakkın yaygın ve etkili bir biçimde kullanılabilmesi için herkes tarafından kolayca anlaşılabilecek basit ve yalın yöntemler belirlenmeli ve sürelerin de mümkün olduğunca yeknesak olması görüşü benimsenmelidir. Ceza Muhakemesinde “Derhal yürürlük ilkesi” geçerlidir. 7035 sayılı Kanunla temyiz süresi yedi günden onbeş güne çıkartılmıştır ve sanık lehinedir. Kaldı ki, sonradan yürürlüğe giren kanun önceden yürürlükte olan kanunu zımnen ilga edebilir. Bir kısım kararlar yönünden yürürlükte olan 1412 sayılı CMUK'un 310. maddesi 7035 sayılı Kanunla zımnen ilga edilmiştir. Bu düşüncelerden hareketle, 7035 sayılı Kanunla eklenen geçici birinci maddesiyle; 5271 sayılı CMK.'nın 291. maddesinde yapılan değişiklikler, “Bu (7035) Kanunun yürürlüğe girdiği tarih ve sonrasında verilen kararlara uygulanır.” denilmek suretiyle, doğrudan ya da istinaf sonrası ayırımı yapmaksızın, 7035 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren verilen bütün kararların onbeş (15) günlük yeni temyiz süresine tâbi olduğu açıkça vurgulanmıştır. Özetlenecek olursa; 05.08.2017 öncesinde verilen kararlarda, yokluğunda kala zımnen ilga edilmiştir. Bu düşüncelerden hareketle, 7035 sayılı Kanunla eklenen geçici birinci maddesiyle; 5271 sayılı CMK.'nın 291. maddesinde yapılan değişiklikler, “Bu (7035) Kanunun yürürlüğe girdiği tarih ve sonrasında verilen kararlara uygulanır.” denilmek suretiyle, doğrudan ya da istinaf sonrası ayırımı yapmaksızın, 7035 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren verilen bütün kararların onbeş (15) günlük yeni temyiz süresine tâbi olduğu açıkça vurgulanmıştır.
    Bu açıklamalardan sonra somut olay değerlendirildiğinde, yokluğunda karar verilen sanığın temyiz süresinin, kararı temyize hakkı olan diğer süjelerle eşit biçimde ve tebliğden itibaren on beş (15) gün olduğu ve 12.01.2021 tarihinde ... 3.Asliye Ceza mahkemesi tarafından sanığın yüzüne verilen kararın 20.01.2021 tarihinde süresi içinde verdiği bu itibarla temyizin süresinde olduğunun anlaşılması karşısında;
    Dairemize göre; 5271 sayılı CMK' nın 38, 291 ve 331(4) maddeleri uyarınca sanığın temyiz başvurusu süresinde yapılmış olduğundan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
    Dairemizin anılan kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmaması nedeniyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 25.05.2022 tarihli ve 2-2021/30654 sayılı itiraz istemi yerinde görülmemiş olduğundan İTİRAZIN REDDİNE, ile 5271 sayılı CMK’nın 308/2. fıkrası uyarınca Dairemizin 28.04.2022 tarihli, 2021/22974 Esas ve 2022/6575 Karar sayılı kararı ile ilgili itirazı incelemek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine, 23.06.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.



    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi