11. Hukuk Dairesi 2015/14504 E. , 2016/689 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
(TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA)
Taraflar arasında görülen davada Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 10.02.2015 tarih ve 2014/330-2015/47 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2013/328 Esas 2014/9 Karar sayılı dava dosyasında karara bağlanan şufa davasının yargılaması sırasında verilen 18.06.2012 tarihli ara karar uyarınca şufa bedeli olan 79.702,00 TL"nin müvekkili adına davalı bankada açılacak vadeli hesaba aktarılmasına karar verilip bu konuda davalı banka şubesine müzekkere yazıldığını, söz konusu davanın yargılaması sonucunda verilen kararın 14.03.2014 tarihinde kesinleştiğini, karar gereğince depo edilen paranın müvekkiline ödenmesine karar verildiğini, ancak davalı banka tarafından sadece ana para ödemesi yapıldığını, ileri sürerek mahkemece verilen ara karar doğrultusunda davalı bankada açılacak vadeli hesaba depo edilmesine karar verilen paranın 18.06.2012 tarihinden ana paranın tahsil edildiği 18.03.2014 tarihine kadar geçen süre zarfında işleyecek faiz tutarından fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 200,00 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 19.01.2015 havale tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini toplamda 6.530,00 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, müvekkilince vadeli hesap açılabilmesi için öncelikle paranın bankaya ulaştırılması gerektiğini, bu hususta mahkemeye şifahi bilgi verildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; mahkemenin 2013/328 Esas sayılı dava dosyasında verilen ara karar uyarınca davalı bankaya 79.702,00 TL olarak belirlenen şufa bedelinin davalı adına (bu davanın davacısı) adına açılacak bir ay vadeli hesaba aktarılması, ikinci bir yazıya kadar hesap sahibine ödeme yapılmaması, faiz dönemi sonrasında faizin ana paraya eklenilerek vadenin yenilenip sürdürülmesi hususunda 18.06.2012 tarihinde müzekkere yazıldığı, söz konusu dava neticesinde verilen kararın kesinleşmesiyle mahkemece yazılan yazı uyarınca ana paranın davalıya ödendiği, mahkemece alınan rapor uyarınca müzekkere tarihi ile ödeme tarihine kadar geçen süre zarfından işletilmesi gereken faiz miktarının belirlendiği gerekçesiyle 6.530,33 TL"nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava bankacılık işleminden kaynaklı alacak istemine ilişkindir. Somut olayda Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2013/328 Esas sayılı dosyasında şufa bedeli olarak belirlenen paranın davalı banka şubesinde davacı adına açılacak vadeli hesaba yatırılması için 18.06.2012 tarihli müzekkere yazıldığı hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü"nün Mahkeme Emanet Paraları İle İcra-İflâs Dairelerince Tahsil Olunan Paraların Yatırılacağı Bankalar Ve İcmal Cetvelleri hakkındaki 6.5.2008 tarih, 104/1 sayılı genelgesinde mahkemeler ve diğer adalet dairelerince adlî işlemler sebebiyle tahsil olunan emanet paraların davalı bankanın şubesinde açılacak hesaplara yatırılması gerektiği belirtilmiştir. Ancak, dava dosyası içerisindeki belgelerden müzekkere tarihi sonrasında 07.09.2012 tarihli dilekçe ile 2013/328 Esas sayılı dosyada fazlaca yatırılan şufa bedelinin iadesinin istenildiği, bu dilekçe uyarınca .... Mahkemeler Veznesi tarafından aynı tarihli makbuzla 1.288,00 TL"nin iade adildiği anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında 07.09.2012 tarihi itibariyle mahkeme veznesine depo edilen paranın halen burada tutulup tutulmadığı anlaşılamamaktadır. Bankacılık uygulamaları gereğince mevduata faiz işletilebilmesi için öncelikle paranın bankaya teslimi gereklidir. Aksi halde hesap açılması mümkün olmakla birlikte hesapta para bulunmadığından faiz işletilmesi mümkün değildir. Uyuşmazlığın çözümü bakımından dava dosyasında depo edilen şufa bedelinin davalı banka şubesine hangi tarihte ulaştığının tespiti bu nedenle önem arz etmektedir. Dosya kapsamında depo edilen paranın davalı bankada bulunan hesaba yukarıda belirtilen genelge uyarınca yatırılıp yatırılmadığına ilişkin bilgiye rastlanılamamıştır. Depo edilen paranın bahsi geçen genelge uyarınca davalı banka şubesinde bulunan mahkemeler veznesi hesabına yatırılmış olması halinde ise bankanın 18.06.2012 tarihli müzekkere gereği bu hesaptaki parayı davacı adına açılacak hesaba aktarma yetkisinin bulunup bulunmadığı hususu da uyuşmazlığın çözümünde ele alınması gerekli bir diğer sorundur. O halde mahkemece, şufa bedeli olarak depo edilen paranın davacı adına açılan hesaba ya da ilgili genelge uyarınca davalı banka şubesinde bulunan mahkemeler veznesi hesabına yatırıldığı tarihin belirlenmesi sonrasında, paranın mahkemeler veznesi hesabına yatırılmış olması halinde davalı bankanın müzekkere uyarınca işlem yapıp yapamayacağının, davalının kusur durumunun ve ödenmesi gereken faiz alacağının tespiti bakımından bankacılık konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınıp sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırmayla yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 25.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.