11. Hukuk Dairesi 2015/6439 E. , 2016/688 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 12/02/2015 tarih ve 2014/44-2015/24 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin tekstil sektöründe faaliyet gösterdiğini, ürettiği ürünlere ilişkin tasarım tescillerinin bulunduğunu, davalının müvekkiline ait ürünleri taklit ettiğinin öğrenilmesi ile davalı hakkında ... Cumhuriyet Savcılığı"na 20.03.2012 tarihinde suç duyurusunda bulunulduğunu, bu doğrultuda alınan arama kararına binaen davalıya ait iş yerinde 21.03.2012 tarihinde arama yapılarak taklit ürünlere el konulduğunu, davalının müvekkiline ait tasarımları taklit etmek suretiyle ürettiği ürünlerin 554 sayılı KHK hükümleri uyarınca müvekkilinin tasarımdan kaynaklı haklarına tecavüz teşkil ettiğini, bu eylemlerin aynı zamanda haksız rekabet sayılacağını ileri sürerek davalının müvekkilinin endüstriyel tasarımlarına tecavüzünün ve haksız rekabetinin tespiti ve men"ine, tecavüzün sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla 500,00 TL maddi, 5.000,00 TL manevi ve 5.000,00 TL itibar tazminatının davalıdan tahsiline ve hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının tasarım tescilinin arama kararı sonrasında gerçekleştiğini, bu tarih öncesinde davacı tasarımları hususunda müvekkiline yapılmış ihtarın bulunmadığını, müvekkiline ait iş yerinde yapılan aramadan yaklaşık iki yıl sonra açılan davada zamanaşımının dolduğunu, davacı tasarımlarının yeni olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davacı tarafından tecavüz edildiği iddia edilen tasarımların 14.03.2012 tarihli başvuruya istinaden 01.06.2012 tarihinde tescil edildiği, davalıya ait iş yerinde 21.03.2012 tarihinde davacının şikayeti üzerine arama yapıldığı, 554 sayılı KHK"nın 48. maddesi uyarınca tasarım başvurusunun yayınlandığı tarihten itibaren başvuru sahibi tarafından hukuk ve ceza davalarının açılabileceğinin, tecavüz edenin başvurudan veya kapsamından haberdar edilmesi halinde başvurunun yayınlanmış olmasına bakılmayacağının belirtildiği, bu hüküm karşısında tecavüzün tespit edildiği tarih itibariyle davacının 554 sayılı KHK hükümleri uyarınca korunan bir tasarım tescilinin bulunmaması nedeniyle somut olayın haksız rekabet hükümleri uyarınca değerlendirilmesinin gerektiği, davacı tarafından davalının tecavüzünün devam ettiği hususunun kanıtlanamadığı, tecavüzün öğrenilmiş sayıldığı arama tarihinden dava tarihine kadar geçen süre zarfında haksız rekabete ilişkin zamanaşımı süresinin dolduğu, davalının zaman aşımı def"inde bulunduğu gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve 554 sayılı KHK"nın 48. maddesi uyarınca tasarım başvurusunun yayınlandığı tarihten itibaren başvuru sahibi tarafından hukuk ve ceza davaları açılabileceğinin, davalının bu tarih öncesinde başvuru veya kapsamından haberdar edilmediğinin, davalı iş yerinden yapılan arama sonrasında tecavüzün devam ettirilmediğinin anlaşılmasına göre davacı vekilinin 554 sayılı KHK hükümlerine dayalı temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Ancak, davacı vekili dava dilekçesinde talebini 554 sayılı KHK hükümleri yanında TTK"nın haksız rekabet hükümlerine de dayandırmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sırasında bu husus gözetilmiş ancak davanın zamanaşımı nedeniyle reddi cihetine gidilmiştir. 6762 sayılı TTK"nın 62. maddesinde (6102 sayılı TTK"nın 60.) "58 inci maddede yazılı davalar, davaya hakkı olan tarafın bu hakların doğumunu öğrendiği günden itibaren bir yıl ve her halde bunların doğumundan itibaren üç yıl geçmekle müruruzamana uğrar. Şu kadar ki; ceza kanunları gereğince daha uzun bir müruruzaman müddetine tabi olan, cezayı müstelzim bir fiil işlenmiş bulunursa, bu müddet hukuk davaları hakkında da caridir." şeklinde bir düzenlemeye yer verilmiştir. Bu düzenleme uyarınca eylemin aynı zamanda suç olması halinde ceza zamanaşımı sürelerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Somut olayda, zamanaşımı süresinin belirlenmesi bakımından davalının davacıya ait ürünlerin taklidini üretip satma eyleminin aynı Kanun"un 64/1. maddesi delaletiyle 57/5. maddesi kapsamında (6102 sayılı TTK"nın 62/1-a delaletiyle 55-1-4. maddesi) cezayı gerektiren bir fiil olup olmayacağının değerlendirilmesi gereklidir. Zira bu eylemin suç olarak kabul edilmesi halinde zamanaşımı süresi 5237 sayılı TCK"nın 66/1-e maddesi uyarınca sekiz yıl olacağından dava tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin dolduğundan bahsedilemeyecektir. Bu açıklamalar uyarınca mahkemece davalının eyleminin aynı zamanda suç teşkil edip etmediği somut olay bakımından ceza zamanaşımı sürelerinin uygulanmasını gerektirir bir durumun var olup olmadığına dair bir değerlendirme yapılmaksızın yazılı gerekçeyle davanın reddi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
3-Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın davacı yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 25/01/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.