10. Hukuk Dairesi 2016/6646 E. , 2018/9560 K.
"İçtihat Metni"......
Asıl ve birleşen dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
02.10.2011 tarihinde iş kazası geçirerek yaralanan sigortalıya, asıl davada davacı Kurum, davalılardan geçici iş görmezlik ödeneği tahsilini talep etmiş, birleşen...........numaralı dosyasında ise, tedavi masraflarından oluşan kurum zararının davalılardan tahsilini talep etmiş olup, davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun 21. maddesidir.
Mahkemece asıl ve birleşen dava birlikte değerlendirilerek geçici iş göremezlik isteminin kabulüne, tedavi giderlerine yönelik istemin ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Somut olayda; davacı vekilince, aynı olaya ilişkin olarak açılan tazminat davasında alınan kusur raporu gözetilmek suretiyle, davalıların %80 kusur karşılığı olarak, asıl ve birleşen dava dilekçesindeki geçici iş göremezlik ödeneği ve tedavi giderleri yönünden taleplerini, ayrı ayrı ıslah dilekçesi sunmak suretiyle artırılmıştır. Mahkemece, HMK 176/2 maddesi gereğince, aynı davada bir kez ıslah yapılabileceğinden bahisle, öncelikle dosyaya sunulan, davacının geçici iş göremezlik ödeneğine yönelik verilen ıslah dilekçesine itibar edilerek talep gibi, tedavi giderlerine ilişkin olarak ise, ıslah dilekçesinde artırılan alacak tutarı nazara alınmaksızın , birleşen dava dosyasındaki dava dilekçesinde talep edilen alacak tutarına hükmedilmişse de; Mahkemece, tedavi giderlerine yönelik birleşen dosyaya yönelik talebin 2. ıslah olarak değerlendirilmesi isabetsizdir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulun 16.03.2005 tarihli 2005/13-97 Esas, 2005/150 Karar sayılı ilamında ayrıntıları açıklandığı üzere; bilindiği gibi, ıslah, taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini, bir defaya mahsus olmak üzere kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan ve karşı tarafın onayını gerektirmeyen bir yoldur. Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 176. ve ardından gelen maddelerinde ıslah kurumu ayrıntılı şekilde düzenlenmiş; 176. maddede, davanın her iki tarafının da, yargılama usulüyle ilgili bir işlemini kısmen veya tamamen ıslah edebileceği, ancak aynı dava içerisinde bu yola sadece bir kez başvurulabileceği; 177. maddede, ıslahın tahkikatın sona ermesine kadar yapılabileceği belirtilmiştir. Sonraki hükümler, ıslahın şekline ve sonuçlarına ilişkin düzenlemeleri içermektedir. Yeri gelmişken, Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 177. maddesindeki kuralın ve o çerçevede tahkikat kavramının irdelenmesinde yarar vardır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 147. ve izleyen maddeleri hükümlerine göre, tahkikat evresi, ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra, tarafları duruşmaya çağırmasıyla başlar; tarafların veya vekillerinin duruşmada dinlenmelerinden sonra, gerektiğinde çekişmeli hususlar hakkında tarafların delillerinin toplanmasıyla ve bunların incelenmesiyle sona erer. Tahkikat evresinin ardından, sözlü yargılamanın da (Hukuk Muhakemeleri Kanunu md. 186 ve devamı) tamamlanmasından sonra, davanın hüküm verilecek derecede aydınlanmış olması halinde hüküm verilir ve tefhim edilir. Buna göre, tahkikat kavramı, layihalarla yeterince aydınlanmamış olan bir davada, tarafların duruşmaya çağrılmalarıyla başlayıp, çekişmeli yönlere ilişkin taraf delillerinin toplanmasıyla biten ve uygulamada, davaların tamamına yakın bölümünde gerçekleşen bir evreyi ifade etmektedir. Vurgulanmalıdır ki; tahkikat evresi, bozmanın içerik ve kapsamına göre, bazı hallerde bozmadan sonra da gerçekleşebilir. Ancak, 177. maddedeki "Islah, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir." ifadesinden, Kanunun, tahkikat ve hüküm arasında düzenlediği sözlü yargılama evresinde ıslaha izin vermediği sonucu çıkarılabilmektedir.
Somut olayda; davacı tarafın iki ayrı dava biçiminde açtığı asıl ve birleşen dava yönündeki talepleri bakımından, her bir dava için ayrı ayrı ıslah yapmasının, aynı davada iki kez ıslah yapılamayacağı kuralına aykırılık teşkil etmemesine göre; birleşen dava yönünden de ıslah dilekçesi ile arttırılan talep miktarı nazara alınarak karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki; bu aykırılıkların giderilmesi, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hüküm bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesindeki atıf gözetilerek, Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu"nun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ : Hüküm fıkrasının 1. paragrafının silinerek yerine,
"1-Asıl ve birleşen Davanın Kabulü ile,
5.284,51 TL Geçici iş göremezlik ödemesinin ödeme tarihinden itibaren,
2.622,80 TL Tedavi giderinin sarf tarihinden itibaren
işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,”
Hüküm fıkrasının 3. paragrafının silinerek yerine,
“3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 540,14 TL TL nispi karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye İrad kaydına,”
Hüküm fıkrasının 4. paragrafının silinerek yerine,
“4-Davacı Kurum kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T. gereğince hesaplanan 1.800,00 TL vekalet ücretinin davalılar...... alınarak davacıya verilmesine,” ibarelerinin yazılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 19.11.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
.....