23. Hukuk Dairesi 2014/1377 E. , 2014/4679 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Polatlı 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 20/09/2013
NUMARASI : 2010/326-2013/346
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili kooperatif üyesi olan davalının, genel kurulca kararlaştırılan aidat ve gecikme zammını ödemediğini, bunun üzerine başlatılan icra takibinin davalının itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek, icra takibine yapılan itirazın iptali ile % 40 icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, benimsenen bilirkişi raporu ve ek raporlarına göre; davanın 7.150,00 TL asıl alacak, 3.242,66 TL işlemiş faize ilişkin davanın kabulü ile itirazın iptaline, asıl alacağa aylık %5 oranında gecikme cezası uygulanmak suretiyle takibin devamına, davalının kabul edilen toplam alacağın %20" si oranında icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine, fazlaya ilişkin istemin ise reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
2)Dava, genel kurulca kararlaştırılan aidat ve gecikme zammının tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunu"nun 7. maddesi yollamasıyla somut olayda da uygulanması gereken 6098 sayılı TBK"nun 120. maddesi"nde, temerrüt faizi ve temerrüt faizinin üst sınırı düzenlenmiştir.
Genel kurul kararları, üyeler ile kooperatif arasında yapılmış bir sözleşme niteliğindedir. Genel kurulca kararlaştırılan faiz oranları daha sonraki yıllarda değiştirilmediği ve iptal edilmediği sürece genel kurula katılmasa dahi tüm üyeleri bağlar. Bu durumda, 818 sayılı BK’nın 101/2. ( 6098 sayılı TBK’nın m. 117. ) maddesine göre, genel kurulun belirlediği tarih kesin vade olup, üyenin bir ihtarla ayrıca temerrüde düşürülmesine gerek kalmadan, borcun ifasının istenebileceği kuşkusuzdur. Öte yandan, kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faiz oranı, 120. maddede düzenlenen temerrüt faizi niteliğinde olup kooperatif ile üyesi arasında ticari ilişki bulunmadığından yasal faiz oranı uygulanmalıdır. Açıklanan nedenlerle, kooperatif genel kurulunca, aidatların ödenmesinde gecikme durumunda alınmasına karar verilen temerrüt faizi, 6098 sayılı TBK’nın 120/2. maddesinde öngörülen sınırı aşmamak kaydıyla, yasal temerrüt faiz oranından daha fazla miktarda kararlaştırılabilir. Sonuç olarak, davacı kooperatif genel kurullarında kabul edilmiş temerrüt faiz oranı, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuata yani 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun"un 2/1. maddesine göre belirlenen yasal faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacaktır.
Belirtilen açıklamalar ve mevzuat hükümleri doğrultusunda; mahkemece, bilirkişiden hüküm kurmaya ve denetime elverişli ek rapor alınarak oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı ve yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak, takip tarihine kadar işlemiş faiz ile takip tarihinden sonra işleyecek faiz oranının aylık %5 (yıllık %60) olarak hesaplanması yasaya aykırı olmuştur.
3)Öte yandan; davalı vekilinin savunmalarında davacı adına ödemeler yaptığını savunmasına, muavin defter kaydında 6111 Sayılı Kanun kapsamında yapılan ödemeler kaydı bulunmasına rağmen, bunlara ilişkin inceleme ve araştırmanın yapılmadığı anlaşılmıştır.
Davalının yaptığı ödemelerin, kooperatif defter ve kayıtlarına göre davalıyı bağlayıp bağlamadığı, bu ödemelerin takip konusu borçlara mahsuben yapılıp yapılmadığı hususlarında bilirkişiden açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli ek rapor aldırılarak, davalının gerçek borç tutarı belirlenmeden, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 18.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.