23. Hukuk Dairesi 2014/4579 E. , 2014/4661 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Denizli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 11/07/2013
NUMARASI : 2013/14-2013/463
Taraflar arasındaki karşılıklı itirazın iptali, alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl davada davalı-karşı davada davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Asıl davada davacı vekili, 20.295,00 TL kooperatif aidat alacağı, 3.209,64 TL işlemiş faizi ve 88,33 TL, ihtarname gideri olmak üzere toplam 23.592,64 TL"nin tahsili amacıyla aleyhinde başlatılan icra takibine karşı, davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 icra inkâr tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı vekili, 28.03.2009 tarihinde çekilen kur"a sonucunda kendisine düşen dairenin teslim edilmemesi nedeniyle müvekkilinin aidatlarını ödememeye başladığını, bunun üzerine kooperatif tarafından kendisine birinci ve ikinci ihtarnamelerin gönderildiğini, müvekkilinin, kooperatif üyeliğinin, ikinci ihtarnamenin tebliğ edildiği tarihten bir ay sonra 19.05.2009 tarihinde kendiliğinden sona erdiğini, dolayısıyla bu tarihten sonra aidat ödeme yükümlülüğünün de kalmadığını savunarak, asıl davanın reddini istemiş ve açtığı karşı davada, kooperatif üyeliği sona eren müvekkilinin üye olduğu tarihten itibaren ödemiş olduğu aidatlar için şimdilik 4.000,00 TL"nin tahsilini talep ve dava etmiştir.
Karşı davada davalı vekili, davacının üyelikten ihracına ilişkin alınmış bir genel kurul ya da yönetim kurulu kararı bulunmadığını, karşı davanın usulüne uygun açılmadığını, alacak miktarının belirlenebilir olduğu durumlarda kısmi dava açılamayacağını savunarak, karşı davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; asıl davada davalıya, parasal yükümlülüklerini yerine getirmesi için birinci ve ikinci ihtarnameler tebliğ edilmiş ise de, kooperatif üyeliğinden çıkarılmasına ilişkin alınmış bir karar bulunmadığı, üyeliğin bu ihtarlara rağmen devam ettirildiği, genel kurullara çağrıldığı, halen kooperatif üyesi olduğu anlaşılan davalının karşı davada çıkma payını dava edemeyeceği, üyeliği devam eden davalının asıl dava konusu icra takip tarihi itibariyle 20.295,00 TL aidat, 3.209,64 TL işlemiş faiz borcu bulunduğu, icra takibinde 88,33 TL ihtarname gideri talep edilmişse de buna ilişkin herhangi bir masraf belgesi sunulmadığı gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabulü ile itirazın iptaline ve 20.295,00 TL asıl alacak, 3.209,64 TL işlemiş faizi olmak üzere toplam 23.504,64 TL üzerinden, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmak suretiyle icra takibinin devamına, icra inkar tazminatı verilmesine yer olmadığına, karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl davada davalı-karşı davada davacı vekili temyiz etmiştir.
Karşı dava yönünden; kooperatif üyeliğinden istifa eden ya da ihraç edilen ortak, ödemiş olduğu aidatın tamamını değil, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu`nun 17/1. maddesi ve anasözleşmenin 15/1. maddesi gereğince, istifanın davalıya ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği yılın bilançosuna göre hesaplanacak olan masraf hissesi düşüldükten sonra bakiyesinin iadesini talep hakkını haizdir. İstifanın davalıya ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği yıla ait bilançonun ertesi yıl genel kurulca kabulü suretiyle kesinleşmesinden itibaren bir ay geçtikten sonra bu hak talep edilebilir ve bu tarihten önce erken açılan çıkma payı alacak davası, alacağın henüz muaccel olmadığı gerekçesiyle reddedilmelidir.
Bu hukuki düzenlemeden de anlaşılacağı üzere, istifa eden ya da ihraç edilen ortağın, çıkma payı alacağının muaccel olması, ilk önce istifanın davalıya ulaşmasına ya da ihracın kesinleşmiş olmasına bağlıdır. İstifası ulaşmayan ya da ihracı kesinleşmeyen, dolayısıyla 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 16/son maddesi uyarınca aidat ödeme yükümlülüğü devam eden ortak çıkma payını dava edemez.
Karşı davada davacı vekili, davalı kooperatifçe kendisine ihraç ihtarını içerir birinci ve ikinci ihtarnamelerin gönderilmesi ile kooperatif üyeliğinin ikinci ihtarnamenin tebliği edildiği tarihten bir ay sonra kendiliğinden sona erdiğini ileri sürerek, çıkma payı alacağının tahsilini talep ve dava etmiştir. Karşı davada davacının, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 16, 27. ve anasözleşmenin 14. madde hükümlerinde yer alan düzenleme karşısında anılan ihtarnamelerin tebliği ile üyeliği kendiliğinden düşmez. Karşı dava tarihinden önce üyelikten ihracına ilişkin alınmış bir karar bulunmamakla birlikte, kooperatif üyeliğinin sona erdiğine ilişkin beyanları ihtiva eden karşı dava dilekçesinin, davalı kooperatife tebliği ile birlikte istifa iradesinin de kooperatife ulaştığının kabulü gerekir.
Bu durumda mahkemece, karşı dava ile talep edilen çıkma payı alacağının henüz muaccel olmadığı gerekçesiyle karşı davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle reddi doğru olmamıştır.
Asıl dava yönünden; yukarıda açıklandığı üzere asıl dava sırasında açılan karşı dava dilekçesinin tebliği ile istifa iradesinin kooperatife ulaştığının ve üyeliğin sona erdiğinin kabulü gerektiğinden, davalının üyeliğinin devam ettiğine ilişkin gerekçeye de dayanılması doğru olmamıştır. Ne var ki, bir kooperatif ortağı, istifasının noter ihtarı ile kooperatife ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihe kadar aidat borçlarından 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 16/son maddesi uyarınca sorumlu olup, üyelerin ödemeleri arasındaki eşitliğin istifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarih itibariyle bu şekilde sağlanması gerekir. Kural olarak ortak, üyesi olduğu davacı kooperatifin belirlediği inşaat finansmanı ve genel giderlere ilişkin aidat borçlarının, sonradan istifa etmiş ya da ihraç edilmiş olsa dahi istifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihe kadar doğan kısmından sorumludur. Her üye, üye olurken, üyeliğinin istifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihe kadar devam edeceğini bilmekte olup, aidat ödemelerini ihracın kesinleşmesine ya da noterden gönderdiği istifanın tebliğine kadar yapması ve kooperatifin hesabına aktarması tüm ortakların yararına olup, eşitlik ilkesinin de bir gereğidir. Davanın salt istifanın ulaşmasından ya da ihracın kesinleşmesinden önce ya da sonra açılmış olması olgusu, istifanın ulaşmasından ya da ihracın kesinleşmesinden önce doğan bu sorumluluğu kaldırmaz. Nitekim, anılan Kanun"un 27/son cümlesinde, ortaklığın düşmesinin ortağın anasözleşme veya diğer suretlerle doğmuş borçlarının yok olmasını gerektirmeyeceği düzenlemesine yer verilmiş olup, bu gerekçelere de dayanılarak davalının sorumluluğa gidilmesi gerekirken, aynı sonuca sadece yazılı gerekçe ile varılması isabetsizdir.
Ne var ki, her iki davaya yönelik sonucu itibariyle doğru olan kararların, asıl dava yönünden gerekçenin kısmen; karşı dava yönünden ise tamamen değiştirilmek suretiyle HUMK 438/son maddesi uyarınca onanması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarda açıklanan nedenlerle, asıl davada davalı-karşı davada davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, asıl davanın kısmen, karşı davanın ise tamamen gerekçesi değiştirilmek suretiyle ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.06.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.