16. Ceza Dairesi Esas No: 2015/8285 Karar No: 2016/3349 Karar Tarihi: 31.03.2016
Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2015/8285 Esas 2016/3349 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık, kolluk güçlerince gerçek kimliği bilindiği halde, daha önce işlediği iddia edilen suçlardan dolayı yakalandığında, üzerinde kendi fotoğrafının yapıştırılmış olduğu mağdura ait kimlik belgesini vermiş ve gerçek ismini söyleyerek tutanağı imzalamaktan imtina etmiştir. Ancak herhangi bir belge düzenlenmemiştir. Sanık hakkında, resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçu oluşmuştur ve mahkumiyetine karar verilmiştir. Ancak, hükmün kabahatler kanunu kapsamında verilmesi gerektiği gözetilmeksizin, TCK'nın 206/1, 53/1, 58. maddeleri gereğince mahkumiyete hükmedilmiştir. Anayasa Mahkemesi'nin TCK'nın 53. maddesine ilişkin bazı düzenlemeleri iptal etmesi nedeniyle, hükmün bu doğrultuda yeniden değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. 206/1. madde (Resmi belgede sahtecilik, yalan beyan), 53/1. madde (Ortak kast) ve 58. madde (Kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği) tanımları hakkında detaylı açıklamalar yazılmalıdır.
16. Ceza Dairesi 2015/8285 E. , 2016/3349 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi Suç : Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan Hüküm : TCK"nın 206/1, 53/1, 58. maddeleri gereğince mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü: 1- Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunun oluşması için, bir resmi belgeyi düzenleme yetkisine sahip kamu görevlisine yalan beyanda bulunulmasının ve bu beyan üzerine resmi belgenin düzenlenmesinin zorunlu olduğu cihetle; somut olayda kolluk güçlerince gerçek kimliği bilindiği anlaşılan sanığın, daha önce işlediği iddia edilen kasten öldürme ve hükümlü veya tutuklunun kaçması suçlarından yakalaması olduğu ve yakalandığında üzerinde kendi fotoğrafının yapıştırılmış olduğu mağdura ait kimlik belgesini verdiği ve daha sonra da gerçek ismini bildirerek tutanağı imzalamaktan imtina etmesinden ibaret eyleminin, bildirilen kimlik bilgilerine istinaden herhangi bir belgenin de düzenlenmemesi karşısında 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 40. maddesinde birinci fıkrası kapsamında kabahat oluşturduğu, hukuki durumunun buna göre takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması, 2- Kabul ve uygulamaya göre de; Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih, 2014/140 E. 2015/85 sayılı iptal kararı ile TCK"nın 53. maddesindeki bazı düzenlemelerin iptal edilmiş olması nedeniyle bu karar doğrultusunda hüküm kurulmasında zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 31.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.