5. Ceza Dairesi 2013/3588 E. , 2014/9546 K.
"İçtihat Metni"Tebliğname No : 5 - 2012/230261
MAHKEMESİ : Çine Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 25/04/2012
NUMARASI : 2011/352 Esas, 2012/214 Karar
SUÇ : Tefecilik
İlk derece mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelendi;
Uyap kayıtlarına göre Üst Cumhuriyet Savcısının hükmü 11/05/2012 tarihinde ve yasal bir aylık süre içinde temyiz ettiği anlaşılmakla tebliğnamede yer alan red görüşüne iştirak edilmeyerek üst C.Savcısının ve katılan vekilinin temyiz itirazlarıyla sınırlı inceleme yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Müşteki N.. A.."ın aşamalardaki beyanlarında sanıktan faiz karşılığı ödünç para aldığını ve karşılığında boş senet imzalayarak verdiğini, borcunu ödemesine karşın sanığın senedi doldurarak icra takibine başladığını beyan etmesi, sanığın da kredi kartı ile bankamatikten para çekerek müştekiye verdiğini, müştekinin borcu zamanında ödememesi sebebiyle borca faiz işletildiğini, müştekinin ödediği paranın borcu kapatmaya yetmediğini, kendisinin bankaya ödeme yaparak borcu kapatıp senedi doldurup icra takibine başladığını savunması karşısında;
Tefecilik suçunun, 765 sayılı TCK"nın yürürlükte olduğu dönemde, YCGK"nın 03/07/1995 tarih ve 1995/207-236 sayılı Kararında da belirtildiği üzere birden fazla kişiye sürekli ve sistemli bir şekilde faiz karşılığı ödünç para vermek suretiyle çıkar sağlanması, başka bir anlatımla ödünç para verme işinin meslek haline dönüştürülmesi durumunda oluştuğu, suçun yaptırımının ise 2279 sayılı Yasanın 17. maddesinde düzenlendiği,
01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK"nın 241. maddesinde ise atılı suçun; “Kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para veren kişi,...” biçiminde tanımlandığı, bu düzenlemeye göre suçun oluşması için sanığın yalnızca bir kişiye ödünç para vermesi yeterli olup, bu işi meslek haline dönüştürüp dönüştürmemesinin öneminin bulunmadığı, tefecilik suçunun ekonomi, sanayi ve ticarete ilişkin suçlar bölümü içerisinde yer aldığı, bu bölümün de topluma karşı suçlar kısmı içinde bulunduğu, 5237 sayılı Yasanın 43/1. maddesi, suçun mağdurunun aynı kişi olmasını suçun zorunlu unsuru haline getirmiş iken, 08/07/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5377 sayılı Kanunun 6. maddesi ile anılan madde ve fıkraya eklenen “Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da
bu fıkra hükmü uygulanır.” hükmü ile zincirleme suçun kapsamının genişletildiği ve mağduru aynı kişi olsun ya da olmasın maddenin son fıkrasındaki istisnalar dışındaki tüm suçlarda zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasının mümkün hale getirildiği, bu nedenle suçun temadi ettiğinden ve birden fazla kişiye ödünç para verilmesinin tek suç oluşturduğundan bahsedilemeyeceği, ancak suçun zincirleme olarak işlenmesinin olanaklı olduğu,
Mahkemece sanığın kredi kartından para çektiğini beyan ettiği bankadan ilgili hesabın kayıtları getirtilerek ne kadar para çekildiği ve ne kadar faiz işletildiği hangi tarihte ne kadar ödeme yapıldığı hususlarının araştırılması, özellikle suç tarihi de belirlenip sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde beraet kararı verilmesi,
Kanuna aykırı, katılan vekili ile Üst Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 13/10/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.