3. Hukuk Dairesi 2020/6562 E. , 2021/9301 K.
"İçtihat Metni"... 1. TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen maddi ve manevi tazminat davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, 2011 yılında hamile kaldığını, gebelik takibinin davalılardan kadın doğum uzmanı Dr. ... tarafından yapıldığını, 5. ayda "Preeklampsi" tanısı konulduğunu, davalı doktor ... ın kendisini ...’ya sevk ettiğini; ancak, zor durumda kaldığını ve ..."ye geri dönmek istediğini; bunun üzerine, diğer davalı kadın doğum uzmanı Dr. ... ile görüştüğünü, Dr. ..."ın kendisine "...kalabalıkta sana bakmazlar, seninle ilgilenmezler, gerekli olan neyse biz sana yaparız, çocuğu yaşatacağım. Hiç korkma..." şeklinde beyanda bulunarak tekrar ..."ye çağırdığını ve kendisinin takibini üstlendiğini, takip devam ederken 20/09/2011 tarihinde bebeğin öldüğünü, sezeryanla aldıklarını, muayenenin 14:00"da yapılmasına karşın sezeryanın akşam saat 19-20:00 sularında yapıldığını, sezeryandan sonra kontrolleri doktor, ebe ya da hemşirenin değil anestezi teknikerinin yaptığını; gece 02:00 sularında yürütülmek istenirken bayıldığını, sabaha kadar acil doktoru dahil hiç bir doktorun kendisini görmeye gelmediğini,sabah kontrole gelen Dr. ..."a gözlerinin bulanık gördüğünü söylemesine ve ... Üniversitesi Tıp Fakültesine sevkini istemesine rağmen davalı doktor ..."ın muyane ve kontorolleri kendilerinin yapacağını söylediğini, Salı gününden
Cumartesi gününe kadar yoğun bakımda kaldığını, gözlerinin görmez ve hareket edemez hale geldiğini, on gün daha hastanede kaldığını, daha sonra taburcu ettiklerini; bu sırada KPSS ile Van Devlet Hastanesine hemşire olarak atandığını, 2012 yılının başında göreve başlaması gerektiğini, ancak durumu nedeniyle 3 ay rapor verildiğini ve sonrasında gözleri görmediği için göreve kabul edilmediğini, gözlerinde %95 oranında görme kaybı olduğunu,teşhis ve tedavilerde davalı doktorların ağır kusurlarının bulunduğunu, kendi ihtiyaçlarını, ailesinin ihtiyaçlarını karşılayamaz duruma geldiğini belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL maddi ve 740.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahisilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
İlk derece mahkemesince,‘.. idari soruşturma sırasında ... İl Sağlık Müdürlüğüne hitaben düzenlediği davalı tarafa kusur atfeden rapora, mahkememizce alınan üç ana raporun birbiri ile uyumlu bilimsel verileri taşıyan hüküm kurmaya elverişli olduğundan, itibar edilmemiştir. -- Davalı hekimlere kusur izafe edilemeyeceğine göre, davalıları istihdam eden diğer davalı Hastaneye de herhangi bir kusur isnat edilmesi mümkün değildir...’ gerekçesiyle; davacının, davalılar aleyhine açmış olduğu maddi ve manevi tazminat davalarının ayrı ayrı reddine karar verilmiş; verilen karara karşı, davacı tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesi tarafından ‘mahkemece 26.10.2016 tarihli Adli Tıp Kurumu, 25.05.2017 tarihli ve 10.04.2019 tarihli bilirkişi heyet raporları aldırıldığı görülmüştür.Her üç heyet raporunun da incelenmesinde; Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. ..." a kusur atfedilemeyeceğinin belirtildiği görülmüştür.Alınan işbu raporların,birbiriyle uyumlu,teyit eder nitelikte,bilimsel,hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olduğu anlaşılmıştır.Mahkemece de işbu raporlar esas alınmak suretiyle sübut bulmayan davanın reddine karar verildiğinden istinaf edilen kararda usul ve esas yönünden herhangi bir aykırılığın olmadığı anlaşılmıştır.‘ gerekçesiyle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Davanın temeli vekillik sözleşmesi olup, özen borcuna aykırılığa dayandırılmıştır (TBK 502-506 md.). Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. O nedenle, davacının tedavisini üstlenen hastane ve doktorların meslek alanı içinde olan bütün kusurları, hafif de olsa, sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Doktor tedavi nedeniyle yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı işlemlerin, eylemlerin ve davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan sorumludur. Keza, en hafif kusurundan dahi hukuken sorumluluk altındadır. Bu nedenle de bilirkişi raporu önem kazanmakta olup, rapor taraf, hakim ve Yargıtay denetimine elverişli bulunmalıdır. Bilirkişi; doktorun seçilen tedavi yöntemi ve tedavi aşamalarında gerekli titizliği gösterip göstermediğini, uygulanacak tedavi yöntemi ve aşamalarda gerekli titizliği gösterip göstermediğini, uygulanması gereken tedavinin ne olması gerektiğini, doktor tarafından uygulanan tedavinin ne olduğunu, ayrıntılı ve gerekçeli açıklamalı ve sonuca ulaşmalıdır. Kaldı ki, bilirkişi tarafların itirazlarını da mutlaka karşılamalı ve aydınlatıcı olmalıdır. Hakim"in de bilirkişinin somut olayda görüşünün dosya kapsamına uygun olup olmadığını da denetlemesi gerekmektedir. (TMK.nun md. 4, HUMK.nun md. 240) Dairemizin kararlılık kazanmış uygulamaları ve içtihatları da bu yöndedir.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakılacak olursak, ilk derece mahkemesi"nce yargılama sırasında alınan İstanbul Adli Tıp Kurumu 1. Adli Tıp İhtisas Kurulunun 26.10.2016 tarihli raporunda ‘-- Gebelik bulguları olan kişinin Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op Dr ... tarafından muayanesinin ve tetkiklerinin yapılarak gebelik tanısının konulduğu, preeklempsi tanısına varıldığı, tansiyon yüksekliği için ... Üniversitesi Hastanesine
yönlendirilerek önerileri alındığı, uygun ilaçların başlanıldığı göz önüne alındığında; Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. ...’a kusur atfedilemeyeceği‘ yönünde görüş bildirilmiştir.
Dosya içerisinde mevcut İç Hastalıkları Uzmanı, Göz Hastalıkları Uzmanı ve Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı tarafından düzenlenen raporda "----Davacının, davalı Dr. ... tarafından yapılan gebelik takipleri sırasında, ayrıca ... Üniversitesi Tıp Fakültesine yönlendirilmiş olmasında ve geri döndüğünde takip ve tedavisinin yeniden üstlenilmemiş ve hasta olarak kabul edilmemiş olmasında herhangi bir ihmal ve özensizlik bulunmadığını--dosyanın mevcut durumuna göre riskli bulunduğu için, çalışmakta ve izlenmekte olduğu Özel ... Hastanesinden ... Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine sevk edilmiş olan ve kendi isteğiyle davalı hastaneye geri dönen davacı hastanın, Dr. ... tarafından kabul edilerek tedavisinin üstlenilmiş olduğu, yine dosyada mevcut tıbbi kayıt ve belgelere bakıldığında hastaneye yeniden kabul edildiği tarihten doğumuna kadar geçen süre içinde yapılan izlemin tıbbi standartları karşılamakta yetersiz kaldığını--- davacıda ortaya çıkan görme kaybı kesin olarak önlenmesi mümkün olmayan ve görünüşte yüksek riskli olmayan herhangi bir gebede ve loğusada da meydana gelmesi olası bir komplikasyon olarak değerlendirilebileceğini; davacının yoğun bakım ünitesinde ve sonraki dönemde yapılan takiplerinde tıbbi açıdan bir ihmal ya da özensizliğin bulunmadığı" yönünde görüş bildirdikleri görülmüştür.
Yine dosyada ... Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı, ... Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları Anabilim Dalı ve ... Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyeleri"nden alınmış olan raporda ‘---Davacının takip ve tedavileri süresince Dr. ..."ın herhangi bir kusurlu ya da eksik bir davranışının saptanmadığını, hastanın riskli gebelik durumuna girdiği dönemde bir üst sağlık merkezine sevkini gerçekleştirmiş olmasının hatalı bir davranış olmadığını,--Davalı Dr. ..."ın davacıyı sadece bir kez muayene ve tetkik ettiğini, bebeğin ölü olduğunun anlaşılmasından sonra doğum kararı almış hastanın davaya konu ettiği aklamsi ve sonrasında gelişen görme kaybını önlemek açısından bilimsel gerçeklere ve klavuzlara uygun davrandığını ve gereken önlemlerini aldığını, davacının sezaryen sonrası yaşamış olduğu durumlar Preeklampsi gelişen riskli gebeliklerde doğum gerçekleşmiş olmasına rağmen karşılaşılabilecek nadir ancak olası komplikasyonlardan olduğunu, hekimin ilgisizliği ve/veya hatası ile ilişkilendirilmesinin yapılamadığı" yönünde görüş bildirdikleri anlaşılmıştır.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; ... İl Sağlık Müdürlüğü tarafından davalılar hakkında başlatılan soruşturmada muhakkik olarak görevlendirilen ERÜ Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Bölüm Başkanı tarafından düzenlenen raporda ‘ --Hastanın teşhisi konusunda gecikme olmadığını, Dr. ..."ın yapması gereken bazı tahlilleri eksik olarak değerlendirildiğini,--fetal iyilik testlerini uygulamadığını, doğumun zamanlaması konusunda doppler kullanmadığı için iyi karar verilemediğini ve bebek ölümüne neden olduğunu--hastaya ağır preeklampsi nedeniyle doğum kararı verilmesine rağmen neden bekletildiğinin anlaşılamadığını ve hastanın operasyona alınmasında gecikme olduğunu, hastaya operasyon sırasında kullanılması yasak olan metillerin kullanımı nedeniyle hipertansif krize neden olmuş olabileceği, bu duruma ikincil olarak görme yetisinin kaybının mümkün olduğu, ---eklampsi profilaksisini eksik olarak yaptığı, hasta için yeterli kan mg düzeyinin sağlanmasında önemli olan yükleme dozununun unutulduğu, buna bağlı olarak hastanın nöbet geçirdiğini---bu hastanın görme yetisinin kaybının ve bebeğin ölümünün yanlış ve eksik uygulamalarla, kullanımı yasak ilaçlar nedeni ile oluştuğunu, bu bakımdan konunun yoğun bakım seviyesi ile ilgisinin bulunmadığı ‘ yönünde rapor düzenlenmiştir.
Her ne kadar, idari soruşturmada ... İl Sağlık Müdürlüğü dosyasında davalı tarafa kusur atfeden rapora Mahkemece alınan üç ana raporun birbiri ile uyumlu olduğundan itibar edilmediği belirtilerek; davanın reddine karar verilmiş olduğu görülse de, dosyada Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı davalılar Dr. ... ve Dr. ...’ a karşı dava açılmış olduğu, dosyaya kazandırılan raporların incelenmesinde Adli Tıp Kurumu 1. Adli Tıp İhtisas Kurulu raporunda; davalı doktorlardan ... yönünden inceleme yapılmadığı gibi üniversitelerden alımış olan her iki raporda da Dr. ... yönünden çelişkili görüş bildirildiği anlaşılmış olmakla, dosyada mevcut raporların bu haliyle taraf ve Yargıtay denetime elverişli olmadığı anlaşılmıştır.
O halde, mahkemece; davalı doktorlardan ... yönünden inceleme yapılmak üzere, içerisinde Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı ile Göz Uzmanı da bulunacak şekilde Üniversite Öğretim Üyelerinden oluşturulacak, konusunda uzman, akademik kariyere sahip üç kişilik bilirkişi kuruluna dosya tevdi edilerek, dosyada mevcut diğer bilirkişi raporları ile mukayeseli olarak davalılardan ..."ın kusurlu olup olmadığının belirlenmesi, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine açık, ayrıntılı ve gerekçeli rapor tanzim edilmesinin istenmesi, bundan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre, davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK"nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanunun 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenlerle, davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 30/09/2021tarihinde oy birliği ile karar verildi.