15. Hukuk Dairesi 2021/223 E. , 2021/3106 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hüküm süresi içinde davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Dava, yükleniciden taşınmaz satın alan 3. kişinin tapu iptal tescil, alacak ve tazminat istemine ilişkindir.
Davacı davasında, davalı arsa sahibi ... ile yüklenici ... arasında düzenlenmiş olan 21.01.2009 tarihli taşınmaz mal satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile 24.02.2010 tarihli tadil ve düzeltme beyanına göre 12810 ada 2 parsel üzerinde yapılacak binada yükleniciye düşen 3 no.lu bağımsız bölümü haricen düzenlenen 21.09.2011 tarihli satış sözleşmesi ile 75.000,00 TL bedelle yükleniciden satın aldığını, 42.000,00 TL peşin ödediğini, bakiye borcun 20.000,00 TL"sinin tapu devrinde, 13.000,00 TL"sinin de genel iskan alındığında ödeneceğinin sözleşmede kararlaştırıldığını, inşaatın %95 oranında tamamlanmasına rağmen davalının tapu devrine yanaşmadığını belirterek, dava konusu 3 no.lu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline, tespit dosyasında yapılan yargılama masraflarının davalıdan tahsiline, satış sözleşmesinde kararlaştırılan 10.000,00 TL ceza-ii şart ve 4.000,00 TL rayiç kira bedelinin davalı yüklenici ..."dan alınmasını talep ve dava etmiştir.
Davalılar savunmasında, davacının ileri sürdüğü iddiaların doğru olmadığını, inşaat henüz bitmediği için iskan alınamadığını bu nedenle 3 no.lu bağımsız bölümün tapusunun davacıya verilmediğini belirterek davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece, tapu iptali ve tescil davasının reddine, davacının cezai şart ve kira bedeline ilişkin davasının kabulü ile, 10.000 TL ceza-i şart ve 4.000 TL kira bedeli olmak üzere 14.000 TL tazminatın davalı yüklenici ..."dan tahsiline karar verilmiş, davacı vekilinin kararı temyizi üzerine Yargıtay 14. HD’nin 05.10.2017 T. ve 2015/4872 E., 2017/7240 K. sayılı ilamı ile davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, karar verildiği, mahkemece bozma ilamına uyularak önceki hükmün aynen tesis edildiği görülmüştür.
Davacı ...’in 13/03/2019 tarihinde vefatı üzerine Antalya 3.SHM’nin 2019/534 E., 2019/568 K.sayılı mirasçılık belgesi ile mirasçıları davaya dahil edilmiş olup, karara karşı davacılar vekilinin süresinde temyiz kanun yoluna başvurduğu görülmüştür.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Mahkemece bozmaya uyulduğuna göre, usulî kazanılmış hak ilkesi uyarınca bozma doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılıp karar verilmelidir. Nitekim 1086 sayılı HUMK’nın yürürlükte olduğu dönemde çıkarılan 09.05.1960 tarih, 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nda; Yargıtay bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına usulî kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için de zorunluluk doğacağı, usulî kazanılmış hakka ilişkin açık kanun hükmü olmasa da temyiz sonucu verilecek bozma kararının hakka ve usule uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan amacı ve muhakeme usulünün hakka varma ve hakkı bulma maksadıyla kabul edilmiş olması yanında hukuki alanda istikrar amacıyla kabul edilmiş olması bakımından usulî kazanılmış hak müessesesi usul hukukunun dayandığı ana esaslardan olup, kamu düzeniyle de ilgili olduğu belirtilmiştir. 6100 sayılı HMK’da da usulî kazanılmış hakka ilişkin açık bir düzenleme bulunmamakta ise de; bu ilkenin uygulanma gerekliliği HMK hükümleri karşısında da varlığını sürdürmektedir. Yargıtay’ın bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararı uyarınca işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli müktesep hak doğmuştur. Yargısal ve bilimsel içtihatlarda “usulî kazanılmış hak” ya da “Usulî müktesep hak” olarak adlandırılan bu ilke Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10.02.1988 tarih, 1987/2-520 Esas, 1988/89 Karar sayılı ilamında “Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince işlem yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisinin lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur ve buna usulî kazanılmış hak denilmektedir…” şeklinde tanımlanmaktadır. Usuli kazanılmış hakkın istisnaları ise dosya kapsamına göre bulunmamaktadır (Dairemizin 20.12.2017 tarih ve 2017/1909 Esas, 2017/4513 Karar; 26.02.2020 tarih ve 2019/3347 Esas, 2020/790 Karar sayılı ilâmları).Yerel mahkemece yapılan incelemede inşaatın gerçekleşme oranının %95 seviyesinde olduğu tespit edildiğine ve bu oranın arsa sahiplerince kabul edilebilir olmasına ve Yargıtay 14. Hukuk Dairesi’nin bozma ilamına uyulmasına rağmen yüklenicinin sözleşme gereği tüm edimlerini tamamlamış sayılabilmesi için gerekli hesaplama yapılarak, tespit edilen meblağ ile eksik kalan satış bedelinin depo edilmesi için davacıya süre verilmeli, yatırması halinde tapu iptali tescil karar verilmesi gerekirken bu husustaki talebinin reddedilmesi yerinde görülmemiş, kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ:Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, davacılar harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine, 29.06.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi