Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2018/1409 Esas 2019/4997 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/1409
Karar No: 2019/4997
Karar Tarihi: 05.11.2019

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2018/1409 Esas 2019/4997 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davalı kefil olan taraf, alacağını temlik eden davacıya borcu için yapılan icra takibini haksız olarak itiraz ettiği için icra inkar tazminatı talebi ile birlikte itirazın iptaline karar verilmesi için dava açmıştır. Ancak mahkeme, genel kredi sözleşmesinde davalının kefil olarak imzasının olmadığını tespit etmiştir. Bu sebeple davalının hukuki sorumluluğuna yönelik kesin bir kanıt sunulamamıştır. Dolayısıyla davanın reddine karar verilmiştir. Kefilin sorumluluğunun tespiti için bilirkişiden ek rapor alınarak yeniden karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Kararda ise Türk Borçlar Kanunu ve İcra ve İflas Kanunu madde numaraları yer almaktadır.
19. Hukuk Dairesi         2018/1409 E.  ,  2019/4997 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı (temlik alan) vekili tarafından temyizi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
    - K A R A R -
    Alacağını temlik eden davacı ...Ş. vekili, davacı ile dava dışı ... arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını, davalının sözleşme nedeniyle müşterek borçlu müteselsil kefil olarak sorumlu olduğunu, kredi hesabının kat edilerek ihtarname gönderildiğini, alacağın tahsili için başlatılan takibe davalı tarafından haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptalini ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı asil, takip konusu edilen kredi sözleşmesinin kefili olmadığını, hesap ihtarnamesinin kendisine tebliğ edilmediğini belirterek, davanın reddini ve davacı aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece, takip konusu kredi borcunun davalının müşterek borçlu müteselsil kefil olduğu, genel kredi sözleşmesinden doğduğunun sunulan belgelerden anlaşılamadığı, alacağını ispat yükünün davacıda olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2016/58 esas ve 2016/13177 karar sayılı ve 10.10.2016 tarihli kararı ile; "Dava, genel kredi sözleşmesinde kefil sıfatıyla imzası bulunan davalı aleyhine başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı takip talebinde ve mahkemeye sunduğu dilekçelerinde kredi alacağının 22.11.2005 tarihli 105159 nolu, davalının kefil sıfatıyla imzası bulunan genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmesinden kaynaklandığını bildirmiştir. Mahkemece talimat yoluyla alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli mahiyette değildir. Mahkemece yeniden seçilecek bankacılık konusunda uzman bir bilirkişiden banka kayıtları üzerinde, yerinde inceleme yapma yetkisi de verilerek alınacak rapor çerçevesinde, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik incelemeyle karar verilmesi doğru olmamış, mahkeme kararının bozulması gerekmiştir." gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda benimsenen bilirkişi raporuna göre, dava dışı ... ’nün kullandığı 17.000,00 TL kredinin en son alınan 26/03/2009 tarihli limit arttırım sözleşmesine istinaden kullandırılmış olduğu, bahsi geçen 26/03/2009 tarihli sözleşmede davalının imzasının bulunmadığı, dolayısıyla borçtan sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle davanın reddine ve davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı (temlik alan) vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı ile asıl borçlu arasında düzenlenen 22.11.2005 tarih ve 20-2 sayılı genel nakdi ve gayrinakdi bankacılık sözleşmesi imzalanmış olup, söz konusu sözleşmede davalı 12.500 TL’ye kefil olmuştur. İcra takibinin aynı sözleşmeden kaynaklanması nedeniyle davalının daha sonraki limit artırımlarında ve taksitli ödeme planında imzasının bulunmaması sonuca etkili değildir. Davalı kefil ... 12.500,00 TL kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumludur. Mahkemece bilirkişiden ek rapor alınarak davalı kefilin takip tarihi itibarıyla hukuki sorumluluğu tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken dosya içeriğine uygun düşmeyen bilirkişi raporu esas alınarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden (temlik alan) davacıya iadesine, 05/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.