Esas No: 2017/767
Karar No: 2017/550
Karar Tarihi: 23.01.2013
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/767 Esas 2017/550 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 12. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Günü : 02.07.2013
Sayısı : 179-143
Davacının, terör örgütü propagandası yapma, suçu ve suçluyu övme, nitelikli mala zarar verme ve kasten yaralama suçlarından beraatine, görevi yaptırmamak için direnme suçundan ise 3 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin mahkûmiyet hükmünün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği davada, gözaltında ve tutuklu kaldığı günler karşılığında talep ettiği maddi ve manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 2.782 Lira maddi, 1.500 Lira manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin İzmir 11. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 09.12.2010 gün ve 115-339 sayılı hükmün, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Ceza Dairesince 06.03.2013 gün ve 28559-5537 sayı ile;
"Tazminat davasının dayanağı olan İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 25.12.2009 gün ve 126-420 sayılı dosyasında davacının tutuklanmasına esas alınan suçla ilgili 180 gün tutuklu kaldığı ve yapılan yargılama sonunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, bu aşamadaki hükmün davacı bakımından herhangi bir sonuç doğurmadığı, deneme süresi sonunda davanın düşmesine karar verilmesi halinde fazladan tutuklu kalınan süreler için süresinde dava açılması halinde tazminat talep edebileceği gözetilmeden yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 02.07.2013 gün ve 179-143 sayı ile;
"Davacı 20.04.2007 tarihinde gözaltına alınmış ve 17.10.2007 tarihine kadar yaklaşık 180 gün tutuklu kalmıştır. İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/126 esas sayılı dosyasında örgüt kurma ve memura mukavemet suçundan diğer sanıklarla birlikte yargılanmış ve mahkemenin 25.12.2009 tarih ve 2009/420 karar sayılı ilamı ile davacı sanık ..."ın diğer sanıklar....., .... ve ..... ile birlikte suçluyu övme ve ızrar suçundan beraat ettikleri, davacı sanık ..."ın diğer sanıklar....., .... ve ....."ın görevli memura etkin direnme suçundan neticeten 3 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar verildiği, sanıkların yaşlarının küçük oluşu, yargılama sürecinde gözlemlenen olumlu davranışları göz önüne alınarak CMK’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, işbu kararın sanık davacı ... açısından 02.03.2010 tarihinde kesinleştiği, davanın süresinde açıldığı, davacının 180 gün tutuklu kaldığı, mahkemece diğer suçlardan beraat edip memura mukavemet suçundan 3 ay 10 gün hapis cezası verildiği ve bu kararın da CMK’nun 231/5. maddesi gereğince açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği hususunda herhangi bir şüphe yoktur.
Bilindiği üzere tazminata konu ilişkin talepler CMK’nun 141 ve 142. maddesinde düzenlenmiştir. CMK"nun 141/1-e maddesi gereğince kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen, aynı Kanunun 141/1-f maddesi gereğince de mahkûm olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği sürelerin hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç için kanunda ön görülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu ceza ile cezalandırılan kişiler CMK"nun 142/1. maddesi gereğince karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren 3 ay ve her halde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunabileceği hüküm altına alınmıştır.
Mahkememizce sanığa verilen tazminat talebi CMK"nun 141/1-f maddesi gereğince tutuklulukta geçirdiği sürenin hükümlülük süresinden fazla olması nedeni ile verilmiştir. Davacı 180 gün tutuklu kalmıştır. Mahkemece 3 ay 10 gün yani 100 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş ve bu hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilip işbu karar da sanık açısından 02.03.2010 tarihinde kesinleşmiştir.
Yargıtay bozma ilamında ise sanık açısından verilen 3 ay 10 gün hapis cezasının hükmün açıklanmasının geri bırakılmasından ötürü davacı bakımından herhangi bir sonuç doğurmadığı deneme süresinin sonunda davanın düşmesine karar verilmesi halinde fazladan tutuklu kalınan süreler için süresinde dava açılması halinde tazminat talep edebileceği gerekçesiyle bozulmuştur,
CMUK"un 231/5. fıkrası incelendiğinde, son cümle "hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükmün sanık hakkında hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eder" şeklindeki düzenlemesi ile 141. maddenin birinci fıkrasının (f) bendinde "mahkûm olup da gözaltı ve tutuklukta geçirdiği süreleri hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu ceza ile cezalandırılan" kişiye tazminat verileceği yönündeki düzenlemesi dikkate alındığında kanun koyucu açıkça mahkûm olunması halinde dahi mahkemenin kararında belirtilen süreden fazla tutuklu veya hükümlü kalmanın tazminat hakkı doğuracağını belirten açık iradesi karşısında doğrudan hüküm olmayan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı bir an için CMK"nun 231/5. maddesi uygulanmadan doğrudan hapis olarak bırakılıp infazı sağlanması durumunda dahi sanığın 3 ay 10 gün dışında 80 gün fazla içerde kaldığının kabulü gerekeceği, aksini düşünmenin hükümlülüğün yani cezanın infazı halinde dahi fazlaya ilişkin tanınan tazminat hakkının deneme süresi sonunda suç işlemiş olsa dahi yatacağı süre hükümde belirtilenden fazla olamayacak kişi yönünden uygulanmamasının düşünülmesi de mümkün değildir.
Keza aşağıda açıklanan aynı konudaki bire bir emsal kararlar yönünden daire kararları da kendi içinde çelişmektedir.
Oysa aynı daire işbu dosyamızın sanığı ... ile aynı eylemden ötürü İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinde suçluyu övme ve kamu malına zarar verme ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarından 20.04.2007 tarihinde tutuklanıp 17.10.2007 tarihinde tahliye edildiğini ve memura direnme suçu hariç diğer suçlardan beraat ettiğini ve memura direnme suçundan 3 ay 10 gün hapis cezası alıp hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, haksız tutuklama nedeniyle tazminat talebinde bulunduğu ve İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 23.06.2011 tarih ve 111-183 karar sayılı ilamı ile 4.049,13 Lira maddi tazminata 2.500 Lira manevi tazminata haksız tutuklama tarihi olan 20.04.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği, davalı vekili tarafından yapılan temyiz ile Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 23.01.2013 tarihinde oybirliği ile ilgili kararın onandığı, aynı olay ve buna ilişkin tazminat talebi hakkında aynı daire tarafından bir kararın onandığı diğerinin de yukarıda bahsedilen sebeplerle bozulduğu göz önüne alındığında mahkememizce direnilmesine karar verilmiştir" gerekçesiyle ilk hükümde direnmiştir.
Direnme hükmünün de davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 22.12.2013 gün ve 347243 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 gün ve 832-760 sayı ile; 6763 sayılı Kanunun 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 12. Ceza Dairesince 20.03.2017 gün ve 161-2173 sayı ile, direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; davacı tarafından tutuklu kalınan süre nedeniyle açılan tazminat davasının, hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının sonucu beklenmeden kabulüne karar verilmesinin isabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Davacının, terör örgütü propagandası yapma, suçu ve suçluyu övme, nitelikli mala zarar verme, kasten yaralama ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarından 20.04.2007 tarihinde gözaltına alınıp aynı tarihte tutuklandığı, 180 gün tutuklu kaldıktan sonra 17.10.2007 tarihinde tahliye edildiği, İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda 25.12.2009 gün ve 126-420 sayı ile terör örgütü propagandası yapma, suçu ve suçluyu övme, nitelikli mala zarar verme ve kasten yaralama suçlarından beraatine, görevi yaptırmamak için direnme suçundan ise 3 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, CMK"nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl süre ile denetim süresine tabi tutulmasına karar verildiği, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın 01.03.2010 tarihinde kesinleştiği,
Davacı vekilinin, 24.03.2010 havale tarihli dilekçe ile, davacının haksız yere gözaltına alındığı ve tutuklandığı gerekçesiyle tutuklama tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte 5.000 Lira maddi, 10.000 Lira manevi tazminat talebinde bulunduğu,
Anlaşılmıştır.
1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 18. maddesiyle 07.05.1964 gün ve 466 sayılı Kanun Dışı Yakalanan Veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkında Kanun yürürlükten kaldırılmış, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun yedinci bölümünde "Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat" başlığı altında, 141 ilâ 144. maddelerinde tazminat isteme şartları ve sonuçları yeniden ele alınmış, 141. maddesinde hangi durumlarda tazminat talep edilebileceği, 142. maddesinde tazminat isteminin şartları, 143. maddesinde tazminatın geri alınması, 144. maddesinde ise tazminat isteyemeyecek kişiler düzenlenmiştir.
5320 sayılı Kanunun 6. maddesinde yer alan;
"1) Ceza Muhakemesi Kanununun 141 ilâ 144 üncü maddeleri hükümleri, 1 Haziran 2005 tarihinden itibaren yapılan işlemler hakkında uygulanır.
2) Bu tarihten önceki işlemler hakkında ise, 07.05.1964 tarihli ve 466 sayılı Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam olunur" hükmü uyarınca somut uyuşmazlığın, davacının tutuklandığı tarih de göz önünde bulundurularak 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri doğrultusunda çözülmesi gerekmektedir.
5271 sayılı CMK"nun "Tazminat istemi" başlıklı 141. maddesi;
"1) Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;
a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,
b) Kanunî gözaltı süresi içinde hâkim önüne çıkarılmayan,
c) Kanunî hakları hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılma isteği yerine getirilmeden tutuklanan,
d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen,
e) Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen,
f) Mahkûm olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılan,
g) Yakalama veya tutuklama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine, yazıyla veya bunun hemen olanaklı bulunmadığı hâllerde sözle açıklanmayan,
h) Yakalanmaları veya tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyen,
i) Hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen,
j) Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen,
k) Yakalama veya tutuklama işlemine karşı kanunda öngörülen başvuru imkânlarından yararlandırılmayan,
Kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, devletten isteyebilirler.
2) Birinci fıkranın (e) ve (f) bentlerinde belirtilen kararları veren merciler, ilgiliye tazminat hakları bulunduğunu bildirirler ve bu husus verilen karara geçirilir.
3) Birinci fıkrada yazan hâller dışında, suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk hâlleri de dâhil olmak üzere hâkimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davaları ancak devlet aleyhine açılabilir.
4) Devlet, ödediği tazminattan dolayı görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanan hâkimler ve Cumhuriyet savcılarına bir yıl içinde rücu eder.",
Aynı Kanunun "Tazminat isteminin koşulları" başlıklı 142. maddesi ise;
"1) Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabilir.
2) İstem, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa, en yakın yer ağır ceza mahkemesinde karara bağlanır.
3) Tazminat isteminde bulunan kişinin dilekçesine, açık kimlik ve adresini, zarara uğradığı işlemin ve zararın nitelik ve niceliğini kaydetmesi ve bunların belgelerini eklemesi gereklidir.
4) Dilekçesindeki bilgi ve belgelerin yetersizliği durumunda mahkeme, eksikliğin bir ay içinde giderilmesini, aksi hâlde istemin reddedileceğini ilgiliye duyurur. Süresinde eksiği tamamlanmayan dilekçe, mahkemece, itiraz yolu açık olmak üzere reddolunur.
5) Mahkeme, dosyayı inceledikten sonra yeterliliğini belirlediği dilekçe ve eki belgelerin bir örneğini devlet hazinesinin kendi yargı çevresindeki temsilcisine tebliğ ederek, varsa beyan ve itirazlarını onbeş gün içinde yazılı olarak bildirmesini ister.
6) İstemin ve ispat belgelerinin değerlendirilmesinde ve tazminat hukukunun genel prensiplerine göre verilecek tazminat miktarının saptanmasında mahkeme gerekli gördüğü her türlü araştırmayı yapmaya veya hâkimlerinden birine yaptırmaya yetkilidir.
7) Mahkeme, kararını duruşmalı olarak verir. İstemde bulunan ile Hazine temsilcisi, açıklamalı çağrı kâğıdı tebliğine rağmen gelmezlerse, yokluklarında karar verilebilir.
8) Karara karşı, istemde bulunan, Cumhuriyet savcısı veya hazine temsilcisi, istinaf yoluna başvurabilir; inceleme öncelikle ve ivedilikle yapılır..." şeklinde düzenlenmiştir.
Bu hükümler uyarınca koruma tedbirleri nedeniyle uğranılan maddi ve manevi her türlü zarar, tazminatla giderilebilecektir.
Uyuşmazlığın isabetli bir şekilde hukuki çözüme kavuşturulabilmesi için hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu ile ilgili temel bazı bilgilerin de verilmesi gerekmektedir.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 23. maddesiyle kabul edilmiş, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanunun 23. maddesiyle 5271 sayılı Kanunun 231. maddesine eklenen 5 ila 14. fıkralarıyla büyükler için de uygulamaya konulmuş, aynı Kanunun 40. maddesi ile 5395 sayılı Kanunun 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılıklar hariç tutulmak kaydıyla çocuk suçlular ile yetişkin suçlular, hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı şartlara tabi kılınmıştır.
Başlangıçta yetişkin sanıklar yönünden yalnızca şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak, hükmolunan bir yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezaları için kabul edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması, 5728 sayılı Kanunun 562. maddesi ile 5271 sayılı Kanunun 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikle, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlar istisna olmak üzere, hükmolunan iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezalarına ilişkin suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiş, maddenin 8. fıkrasına 28.06.2014 gün ve 29044 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 72. maddesiyle "Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez" cümlesi eklenmiştir.
5560, 5728, 6008 ve 6545 sayılı Kanunlarla 5271 sayılı CMK"nun 231. maddesinde yapılan değişiklikler göz önüne alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için;
1) Suça ilişkin olarak;
a- Yargılama sonucu hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezası olması,
b- Suçun Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlardan olmaması,
2) Sanığa ilişkin olarak;
a- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm edilmemiş olması,
b- Yargılamaya konu kasıtlı suçun, sanık hakkında daha önce işlediği başka bir suç nedeniyle verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına ilişkin denetim süresi içinde işlenmemiş olması,
c- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
d- Mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önüne alınarak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,
e- Sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanının olmaması,
Şartlarının gerçekleşmesi gerekmektedir.
Tüm bu şartların varlığı halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecek ve onsekiz yaşından büyük olan sanıklar beş yıl, suça sürüklenen çocuklar ise üç yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulacaktır.
Ceza Genel Kurulunun 19.02.2008 gün ve 346–25 sayılı kararı başta olmak üzere birçok kararında açıkça belirtildiği üzere; sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibarıyla karma bir özelliğe sahip olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, açıklanması geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak, kamu davasının 5271 sayılı CMK’nun 223/8. maddesi uyarınca düşmesi sonucunu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile Devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır.
Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması halinde ise mahkeme hükmü açıklayacaktır. Hükmün açıklanması durumunda bu karara karşı kanun yoluna başvurulduğunda sanık hakkında mahkûmiyet hükmünün esastan denetimi sonucu daha fazla ceza tayin olunması ya da beraatine karar verilmesi mümkündür.
Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Davacının, terör örgütü propagandası yapma, suçu ve suçluyu övme, nitelikli mala zarar verme, kasten yaralama ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarından 20.04.2007 tarihinde gözaltına alınıp aynı tarihte tutuklandığı, 180 gün tutuklu kaldıktan sonra 17.10.2007 tarihinde tahliye edildiği, İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda 25.12.2009 gün ve 126-420 sayı ile terör örgütü propagandası yapma, suçu ve suçluyu övme, nitelikli mala zarar verme ve kasten yaralama suçlarından beraatine, görevi yaptırmamak için direnme suçundan 3 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, CMK"nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl süre ile denetim süresine tabi tutulmasına karar verildiği, bu kararın 01.03.2010 tarihinde kesinleştiği, davacının vekili aracılığıyla denetim süresinin bitimini beklemeden tazminat talebinde bulunduğu davada;
Davacının tazminat talebine dayanak teşkil eden ceza davasında, beraat hükümleri ile birlikte hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiştir. Bu kapsamda, davacının denetim süresine uyması halinde düşme kararı verilecektir. Bu süre içinde kasten yeni bir suç işlemesi halinde ise mahkûmiyet hükmü açıklanacak, bu hükme karşı kanun yoluna başvurulduğu takdirde davacı hakkında mahkûmiyet hükmünün esastan denetimi sonucu daha fazla cezaya hükmedilebileceği gibi beraat kararı da verilebilecektir. Dolayısıyla bu aşamada davacı açısından doğan bir zararın bulunup bulunmadığının tespiti ve varsa miktarının hesaplanması mümkün olmadığından, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın sonucunun beklenmesi gerektiği kabul edilmelidir.
Bu itibarla yerel mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- İzmir 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 02.07.2013 gün ve 179-143 sayılı direnme hükmünün, davacı tarafından tutuklu kalınan süre nedeniyle açılan tazminat davasının, hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının sonucu beklenmeden kabulüne karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 19.12.2017 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.