17. Ceza Dairesi 2016/12946 E. , 2018/12544 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Hırsızlık, iş yeri dokunulmazlığının ihlali, mala zarar verme
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
Yerel mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararların niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü;
Suç tarihinden sonra olay yerinden katılan tarafından alınarak delil olabileceği düşüncesiyle kolluğa teslim edilen iki adet cam parçası üzerindeki kan izlerinden elde edilen DNA analiz sonuçlarının DNA Veri Bankasına kaydedildiği hususunun Emniyet Genel Müdürlüğü ... Kriminal Polis Laboratuvarınca düzenlenen 24/09/2013 evrak kabul tarih ...uzmanlık numaralı Uzmanlık Raporu"nda belirtildiği, mahkeme tarafından kovuşturma aşamasında sanıktan kan örneklerinin aldırılması suretiyle yaptırılan inceleme sonucu Emniyet Genel Müdürlüğü... Kriminal Polis Laboratuvarınca düzenlenen 18/02/2014 evrak kabul tarih ... uzmanlık numaralı Uzmanlık Raporu"nda sanıktan alınan kan izlerinin başka bir hırsızlık olayına dair temin edilen delillerde yer alan vücut salgıları ile eşleştiğinin belirtildiği, söz konusu Uzmanlık Raporu"nda katılan ..."e yönelik suç tarihinde sanık tarafından işlendiği iddia edilen hırsızlık, iş yeri dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçları ile ilgili herhangi bir eşleşmenin belirtilmediği hususu gözetildiğinde;
1- 25/09/2015 tarih 23.50 saatli Yakalama Üst Arama Geçici Muhafaza Altına Alma ve Teslim Tutanağı"nın mümzii tanıkların dinlenerek atılı suç eşyalarının satıldığı yerin sanık tarafından söylenip söylenmediği, yakalamadan önce failin sanık olduğunun ne şekilde tespit edildiği, suç eşyasının yerinin nasıl tespit edildiğinin sorulması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik kovuşturma ve yetersiz delil ile sanık hakkında atılı hırsızlık, iş yeri dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarından dolayı yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
Kabule göre de;
2- Şikayetçinin beyanına ve dosya kapsamına göre, olayın 16/09/2013 günü saat 23.30 ile 17/09/2013 günü saat 06.15 arasında bilinmeyen bir zamanda gerçekleştiği, UYAP sisteminde yer alan bilgilere göre 17/09/2013 tarihinde Ankara il merkezinde güneşin doğuş vaktinin yaz saati uygulaması da gözetildiğinde 06.28 olmakla 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 6/1-e maddesine göre gecenin bitiş saatinin 05.28 olduğu, sanığın eylemi gerçekleştirme zamanının kesin olarak tespit edilememesi karşısında;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 10/03/2015 tarih, 2014/10-613 Esas ve 2015/35 Karar sayılı kararında yer alan “Amacı, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden biri de, öğreti ve uygulamada; "Suçsuzluk" ya da "Masumiyet Karinesi" olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede; "İn dubio pro reo" olarak ifade edilen "Şüpheden sanık yararlanır" ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkumiyetine karar verilebilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi halinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikle ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti; herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp diğer kısmı gözardı edilerek ulaşılan kanaate değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı ve hiçbir şüphe veya başka türlü oluşa imkân vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.” şeklindeki ifadelerde de belirtildiği üzere şüphe sanık lehine yorumlanarak suçun gündüz vakti işlendiğinin kabulü gerektiği gözetilmeden ve eylemin gece işlendiğine dair delillerin neler olduğu da kararda gösterilmeden, 5237 sayılı TCK"nın 143. ve 116/4. maddelerinin uygulanması suretiyle sanık hakkında fazla cezaya hükmolunması,
3- Sanığın 25/09/2013 tarihinden 26/09/2013 tarihine kadar bir gün süre ile gözaltında kaldığı, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 232/2-d maddesi uyarınca sanığın gözaltında kaldığı sürenin hükmün başında belirtilmesi ve 5237 sayılı TCK"nın 63. maddesi uyarınca sanığa verilen cezadan mahsubuna karar verilmesi gerekmesine rağmen bu hususun gözardı edilmesi,
4- Anayasa Mahkemesi"nin hükümden sonra 24/11/2015 tarih 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan 08/10/2015 tarih, 2014/140 Esas ve 2015/85 sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK"nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine yönelik olarak vermiş olduğu iptal kararları da gözetilerek hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ..."ın temyiz talebi bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 15/10/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.