8. Hukuk Dairesi 2018/15848 E. , 2019/1489 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Vesayet
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı ..., kısıtlı adayı annesi ..."ın yaşlı olması ve algılama yeteneğini kaybetmesi nedeniyle, gayrimenkullerini satmakta olduğundan malvarlığının tehlikeye girdiğini, resmi ve gayri resmi işlerini göremediğini ileri sürerek kısıtlanmasına karar verilmesini istemiş; Mahkemece, 18.03.2016 tarihli ve 2695 rapor nolu sağlık kurulu raporunda vesayet altına alınmasını gerektirecek bir durum olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairenin 16.1.2018 tarihli ve 2017/8018 Esas, 2018/560 Karar sayılı ilamı ile, davacı tarafın sadece Türk Medeni Kanunu"nun 405. ve 408. maddelerinde düzenlenen akıl hastalığı ve yaşlılık nedeniyle değil aynı zamanda 406. maddede düzenlenen mal varlığının kötü yönetilmesi iddiasında da bulunarak kısıtlı adayının vesayet altına alınmasını istediği, ancak mahkemece bu hususta bir araştırma yapılmadığından bahisle bozulması üzerine mahkemece yeniden yapılan yargılama sonucunda, kısıtlı adayının kısıtlanmasını gerektirir bir durum olmadığı gerekçesi ile davanın reddine dair verilen karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Mahkemece her ne kadar bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, yazılı gerekçe ile ret kararı verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli değildir.
Şöyle ki;
Bozma öncesi alınan 18.3.2016 tarihli raporda, kısıtlı adayının kısıtlanmasını gerektirir bir durum olmadığı belirtilmiş, bozma sonrası alınan 14.5.2018 tarihli raporda ise, vesayet altına alınmasını gerektirecek düzeyde bir akıl hastalığı veya zayıflığı olmamakla birlikte, cehaleti ve güncel değerlere uyum sorunu nedeniyle kendisine bir müşavir atanmasının uygun olduğu tespitine yer verilmiştir. Bu durumda bozma öncesi ve sonrası dosyaya ibraz edilen raporlar arasında çelişki oluşmuş ve Mahkemece bu çelişki giderilmeden hüküm tesis edilmiştir.
Ayrıca, her ne kadar Mahkemece bozmaya uyulmuş ise de bozma gerekleri yerine getirilmemiş, TMK"nin 406.maddesi gereğince kısıtlı adayına vasi atanmasını gerektirir bir durum olup olmadığı araştırılmamıştır.
Hal böyle olunca, Mahkemece, bozma öncesi ve sonrası dosyaya ibraz edilen sağlık kurulu raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi açısından, T.C Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu ... Grup Başkanlığından rapor alınması, malvarlığını kötü yönetme (TMK mad. 406) iddiası yönünden, kısıtlanması istenen ..."ın malvarlığına ilişkin olarak dosyaya celbedilen taşınmazların tapu kayıtlarının son durumunun ilgili tapu sicil müdürlüklerinden celbi ile, taşınmazlara ilişkin herhangi bir tasarrufunun bulunup bulunmadığının, var ise bu tasarrufların kendisini veya ailesini darlık ve yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açıp açmadığının, Yargıtay denetimine imkan verecek şekilde belirlenip tespit edilmesi, bu yöne ilişkin taraf delillerinin toplanması ve tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi ondan sonra davacı tarafın TMK"nin 406.maddesine dayanan talebi hakkında çoğun içinde az da vardır kuralı da gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Davacı ..."ın temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle kabulü ile, hükmün, TMK"nin 406.maddesine dayanan talebin reddine ilişkin bölümü açısından, HUMK"un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine HUMK"un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, 14.2.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.