10. Hukuk Dairesi 2018/6084 E. , 2018/9367 K.
"İçtihat Metni"......
Dava, yersiz ödenen aylıkların tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı sonrası davanın kabulüne, faiz talebinin reddine, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere ve hükmün gerektirici sebeplerine göre, davalı vekili yönünden tüm, davacı Kurum vekili yönünden sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
Hakkında verilen boşanma kararı 20.09.2002 arihinde kesinleşen davalıya yaşamını yitiren sigortalı babası üzerinden hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan ölüm aylığının, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle davacı Kurumca gerçekleştirilen işlemle kesilerek, 01.11.2008 - 30.09.2012 döneminde yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar yönünden 34.388,33 TL borç tahakkuk ettirildiği anlaşılmaktadır.
Eldeki dosyada, mahkemece bozma sonrası yapılan araştırma ile “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleştiği belirlenerek itirazın iptali talepli davada takibin asıl alacak yönünden takibin devamına karar verilmişse de faiz ve icra inkar tazminatı talebinin reddedilmiş olması isabetsizdir.
2-Davanın yasal dayanağını oluşturan 5510 sayılı Yasanın 56. maddesinin son fıkrasına göre, “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96 ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” hükmü ile aynı yasanın 96/a maddesinde;
“Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler;
a)Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden, ... itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır.” hükmü gereği, davacı Kurumun alacağına faiz işletilmesi gerekmekte olup davalının ayrıca temerrüde düşürülmesine gerek bulunmamaktadır.
Buna göre, davacı Kurumun davalıya ödediği her bir aylık ödemesi tarihinden itibaren işleyecek yasal faizinin de hesaplanarak davacı Kuruma ödenmesi gerekmektedir.
3-Boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen hak sahibi konumundaki davalıya yersiz ödenen ölüm aylıklarının yasal faiziyle birlikte kendisinden geri alınması için başlatılan icra takibine yönelik itiraz üzerine açılan davanın yasal dayanaklarından olan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun icra takip tarihi itibarıyla yürürlükte olan 67. maddesinin 2. fıkrasında, borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse alacaklı yararına ve istem üzerine tarafların durumuna, davanın ve hüküm altına alınan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın %20’sinden aşağı olmamak üzere uygun bir tazminata karar verileceği yönünde düzenleme öngörülmüştür.
İtirazın iptali davalarında icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, diğer koşulların yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Anılan tür bir alacaktan söz edilebilmesi için ise gerçek tutarın belli ve sabit olması veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için alacağın tüm unsurlarının bilinmesi ya da bilinebilecek durumda bulunması gereklidir. Buna göre, alacağın likit nitelikte olduğunun kabulü için borçlu tarafından tutarın araştırılarak belirlenmesi olanağının varlığı yeterlidir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde, yersiz ödenen aylıklar toplamı olan asıl alacağın, icra takip ve dava tarihi itibarıyla varlığı ve tutarının belli ve sabit, dolayısıyla likit nitelikte olduğu belirgin bulunduğundan, takibe haksız itiraz eden borçlunun, alacaklı kurum yararına kabul edilerek hüküm altına alınan meblağın % 20’si oranında tazminatla sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken, mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucu, anılan istemin reddi yönünde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 14/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
.....