8. Hukuk Dairesi 2013/1531 E. , 2014/784 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Yenişehir Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 24/05/2012
NUMARASI : 2010/148-2012/163
M.. T.. ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Yenişehir Asliye Mahkemesi"nden verilen 24.05.2012 gün ve 148/163 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı dava dilekçesinde, Y. İlçesi T. köyünde bulunan tamamı 19.115,00 m2"lik taşınmazın 19.08.2002 tarihinde vefat eden müşterek mirasbırakanları İbrahim kızı F. Y."dan çocukları H. ile T."a kaldığını, mirasçılardan Turhan"ın 11.04.2004 tarihinde vefat ettiğini, mirasbırakan ile mirasçılarının bu taşınmazın tamamını çok uzun süreden beri malik sıfatıyla kullandıklarını, köyde yapılan kadastro çalışmaları sırasında bu taşınmazın 9422,00 m2"sinin 112 ada 382 parsel olarak mirasçılardan Hasan adına tespit ve tescil edildiğini, ancak kalan 9693,00 m2"sinin 112 ada 383 parsel olarak Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, Turhan mirasçıları olarak aralarında yaptıkları rızai taksim neticesinde bu taşınmazın müstakilen kendisine isabet ettiğini açıklayarak Hazine adına tespit ve tescil edilen 112 ada 383 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili 30.09.2010 tarihli oturumda; davayı kabul etmediklerini, Malmüdürlüğü"nce yapılan araştırmalarda taşınmazın boş olduğunun tespit edildiğini, zilyetlik koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davacı lehine zilyetlikle kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 112 ada 383 parselde davalı adına kayıtlı bulunan taşınmazın tapusunun iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, muristen intikal, taksim ve kazanmayı sağlayan eklemeli zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak TMK"nun 713/1, 996 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14. maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
Mahkemece, davacı lehine zilyetlikle kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Zilyetlik maddi olaylardan olup, 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun
14/1.maddesi gereğince yerel bilirkişi ve tanık dahil her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Yargılama tutanakları ve keşif tutanağı üzerinde yapılan incelemede; Mahkemece davalı Hazine"ye tanık ve delillerini bildirmesi için süre ve imkan tanınmadığı, keşif ara kararının verildiği 21.04.2011 tarihli yargılama oturumu ara kararında sadece tanıklar ve yerel bilirkişilerin davetiye ile çağrılmalarına karar verildiği, ancak masraf yatırılmadığı takdirde doğuracağı hukuki sonuçlar bakımından herhangi bir uyarıda bulunulmadığı, yerel bilirkişi listesinde üç ismin yer almasına rağmen 16.12.2011 tarihinde mahallinde yapılan keşifte mahkemece de herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin hiç yerel bilirkişi dinlenmediği, ayrıca uyuşmazlık taşınmaza ilişkin bulunduğu halde davacı tanıklarının duruşmada dinlendiği belirlenmiştir. Tanık ve delillerin bildirilmesi konusunda, Mahkemece, davalı Hazine"ye herhangi bir süre ve imkan tanınmamış bulunması Anayasanın 36.maddesinde ifadesini bulan savunma hakkının kısıtlanması niteliğindedir. Ayrıca yöntemine uygun bir biçimde verilmiş bir keşif ara kararından söz edilebilmesi için hak ve yükümlülüklerin tek tek bentler halinde ara kararlarında açıklanması, araç, bilirkişiler, tanıklar, mahkeme heyeti ile ilgili ücretlerin ayrı ayrı belirtilmesi, yerel bilirkişi ve tanıkların HMK"nun 243, 244 ve 259. maddeleri gözetilerek keşif yerinde hazır bulundurulmalarının sağlanması için öncelikle davetiye ile çağrılıp dinlenilmeleri, davetiyeye uymayanlar bakımından HMK"nun 245. maddesinin göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
Hal böyle olunca mahkemece yapılacak iş; davalı Hazine"ye tanık ve delillerini bildirmesi hususunda süre ve imkan tanınması, 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14/1. maddesi uyarınca zilyetlik maddi olaylardan olup, yerel bilirkişi ve tanık dâhil her türlü delille kanıtlanmasının mümkün olduğunun göz önünde tutulması, yeniden yapılacak keşifte tüm yerel bilirkişi ve tanıkların 6100 sayılı HMK"nun 243. ve 244. (1086 sayılı HUMK m. 258 ve 259.) 245. maddeleri uyarınca keşif yerine davetiye ile çağrılmaları, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle yerel bilirkişi ve tanıkların HMK"nun 259 ve 290/2. maddeleri gereğince keşif yerinde dinlenmelerinin sağlanması, nizalı yerin niteliği, mevkii ve sınırları hakkında yerel bilirkişilerden bu yerin kimden ve ne şekilde (taksim, bağış, satış vs) intikal ettiği, kadastro tespitinden önce çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğinin kimde olduğunun belirlenebilmesi için detaylı beyanlarına başvurulması, hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde olayın aydınlatılması, beyanlar arasında çelişki bulunduğu takdirde HMK"nun 261. maddesi gereğince aykırılığın giderilmesi, ondan sonra toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulmuş bulunması doğru değildir.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 21.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.