19. Hukuk Dairesi 2019/3299 E. , 2019/4990 K.
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası hakkında Ankara Asliye 9. Ticaret Mahkemesi’nden verilen 2015/699 esas ve 2016/541 karar sayılı, 14.10.2016 tarihli davanın açılmamış sayılmasına dair hükme karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması sonucunda Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi tarafından verilen 2017/237 esas, 2017/615 karar sayılı ve 16.05.2017 tarihli davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- KARAR -
HMK’nın 366/1. maddesi yollamasıyla 344. maddesi gereğince, temyiz dilekçesi verilirken temyiz kanun yoluna başvurma harcı ve tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderlerin ödenmediği veya eksik ödendiği tespit edilirse, bir haftalık kesin sürede tamamlanması, aksi takdirde başvurudan vazgeçmiş sayılacağı ihtarını içeren muhtıranın tebliği gerekir. Başvurana verilen kesin süre içerisinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde Bölge Adliye Mahkemesi tarafından temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekir.
Antalya BAM 22. Hukuk Dairesi’nin 2017/237 esas, 2017/615 karar sayılı ve 16.05.2017 tarihli hükmü ile; davacı vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, iş bu karar davacı vekilince harçları yatırılmaksızın temyiz edilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi’nce HUMK’un 434/3.maddesi gereği davacıya harç ve giderlerin ikmali için 11.06.2019 tarihli muhtıra tebliğe çıkarılmış ve dosya davacı vekilinin 17.06.2019 tarihli “davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin ve istinaf başvurusunun esastan reddedilmesinin gerekçesinin davacıların adli yardım talebinin reddi olduğu, bu nedenle harçların ikmal edilmediği” hususlarını içeren beyan dilekçesi ile birlikte Dairemize gönderilmiştir.
HUMK döneminde oluşturulan 1.6.1990 gün ¾ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca gönderilen muhtıra sonrasında davacı tarafın temyizden vazgeçmiş sayılacağına dair mahkemece bir karar verilebileceği gibi Yargıtay tarafından da temyiz isteminin reddine karar verilebilecektir. Anılan içtihadı birleştirme kararının HMK döneminde de uygulanması mümkündür. Ne var ki bu içtihadı birleştirme kararı Yargıtay’a bir mecburiyet getirmemekte, bir seçenek sunmaktadır. Yeni HMK sisteminin sağlıklı bir şekilde yerleşmesi için Dairemizce bu seçeneğin kullanılmamasının uygun olacağı düşünülmüş ve dosyanın davacı vekilinin temyiz isteminin HMK’nın 366/1 ve 344 maddeleri uyarınca değerlendirilmesi için Ankara BAM 22. Hukuk Dairesi’ne tetkiksiz iadesine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın gereği için Ankara BAM 22. Hukuk Dairesi’ne TETKİKSİZ İADESİNE, 05/11/2019 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
HMK 366’ncı maddesinin 352 nci maddeye yaptığı yollama nedeniyle m.352 hükmü temyiz konusunda da kıyasen uygulanacaktır. Bu madde hükmünün uygulanmasıyla temyiz başvurusu üzerine; Yargıtay ilgili hukuk dairesince dosya üzerinde bir ön inceleme yapılır.
Bu ön incelemenin sonucunda kararın kesin olduğu dosyalar hakkında öncelikle karar verilir. (Porf.Dr.Baki Kuru, Prof.Dr.Ramazan Aslan, Prof.Dr. Ejder Yılmaz, Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, 24.Baskı,Ankara 2013, Shf.600)
Temyizdeki ön inceleme konusunda, istinaftaki ön inceleme hükümlerine atıf yapıldığından (m.366. Atfıyla m.352), istinafta yapılan açıklamalar temyize kıyasen uygulanarak burada da geçerli olacaktır. Temyizi kabil kararın mevcut olup olmadığı, temyiz süresi, keza temyiz şartları ayrıca değerlendirilmelidir. Bunların eksikliği halinde her biri için gerekli karar verilmelidir. (Pekcanıtez Usul, Medeni Usul Hukuku Cilt III 15. Baskı, İstanbul Shf.2294)
Temyiz edilen karar kesin olduğu halde bu konuda inceleme yapılıp karar verilmeksizin dosya Yargıtay’a gönderilmiş ise 01.06.1990 Tarih 1989/3 Esas, 1990/4 Karar sayılı İçtihatı Birleştirme Kararı gereğince dosyanın mahalline çevrilmesine gerek olmaksızın Yargıtay tarafından temyiz talebinin reddine karar verilebilir. Bu karar HUMK hükümleri nedeniyle verilmiş olsa da HMK’daki benzer düzenlemelerin de aynı yorumu gerektirip aynı sonucu doğuracağı kabul edilerek HMK hükümlerine göre temyiz yönünden de benzer şekilde, hareket edilmelidir. ( Zeki Gözütok, Hukuk Davalarında İstinaf ve Temyiz. 2. Baskı, Ankara 2017, Shf.294)
2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40/2-3 maddesinde “Yargıtay incelemesi için dairelere gelen dosyalar bekletilmeksizin görev ve iş bölümü, temyiz kabiliyetinin bulunup bulunmadığı, temyiz isteminin süresi içinde olup olmadığı, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönlerinden ön incelemeye tabi tutulur.
Ön inceleme sırasında, temyiz incelemesinin başka daireye ait olduğu, temyiz kabiliyetinin bulunmadığı, temyiz isteminin süresi içinde olmadığı, temyiz şartının yerine getirilmediği veya diğer usul eksiklikleri bulunduğu saptanan dosyalar dairede öncelikle incelenip karara bağlanır” hükmüne yer verilmiştir.
HMK 366 ncı maddede kıyas yoluyla uygulanacak hükümler gösterilmiştir. “Bu kanunun istinaf yolu ile ilgili 343. ila 349 ve 352 nci maddeleri hükümleri, temyizde de kıyas yoluyla ulgulanır” hükmüne yer verilmiştir.
HMK 366 ncı maddenin yollama yaptığı 352/1-b maddesinde ön inceleme sonunda kararın kesin olduğunun tespiti halinde öncelikle karar verilir denilmiştir.
Yargıtay İçtihatı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 01.06.1990 gün 1989/3 Esas, 1990/4 Karar sayılı içtihatında “mahkemelerce verilen kararların yasal süre geçtikten sonra temyiz edilmesi veya temyiz kabiliyetinin bulunmaması halinde yerel mahkemece temyiz isteminin reddine karar verilmeden dosyanın Yargıtay’a gönderilmesi durumunda Yargıtay tarafından da dosyanın mahalline geri çevrilmeden doğrudan doğruya temyiz isteminin reddine karar verebileceği belirtilmiştir.
Yukarıda belirtildiği üzere doktrindeki yazarların görüşü, Yargıtay İçtihatı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun halen HMK döneminde de geçerli olan 01.06.1990 gün 1989/3 Esas, 1990/4 Karar sayılı İçtihatı, HMK 366.ncı madde yollamasıyla, HMK 352/1-b ve 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40/2-3 madde hükümleri uyarınca Yargıtay’ca yapılan ön inceleme aşamasında Bölge Adliye Mahkemeleri ve Yerel Mahkemelerce verilen kararların temyiz harç ve giderlerinin süresinde yatırılmaması, yasal süre geçtikten sonra temyiz edilmesi veya temyiz kabiliyetinin bulunmaması halinde dosyanın Yargıtay’a gönderilmesi halinde Yargıtay’ca dosya geri çevrilmeksizin doğrudan doğruya temyiz isteminin reddine karar verilebileceğinden, usul ekonomisi, yargılamadaki makul süre dikkate alınmaksızın, yeni HMK sisteminin sağlıklı bir şekilde yerleşmesi için bu seçeneğin kullanılmamasının uygun olacağı gerekçesiyle dosyanın dairesine tetkiksiz iadesine karar verilmesi usul, yasa ve Yargıtay İçtihatı Birleştirme Kararı’na aykırı olması nedeniyle sayın çoğunluğun bu yöndeki görüşüne katılmamaktayım.