(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2017/2983 E. , 2020/6978 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalı işveren işyerinde 06.10.2012-10.01.2014 tarihleri arasında çalıştığını ve iş sözleşmesinin haksız şekilde işverence feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile izin ve fazla çalışma alacaklarını istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının iş sözleşmesinin 4847 sayılı İş Kanunu"nun 25/II-e bendi gereğince haklı sebeple feshedildiğini ve ödenmeyen işçilik alacağı bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Fazla çalışmanın belirlenmesinde 4857 sayılı İş Kanunu"nun 68. maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin dikkate alınması gerekir.
Somut olayda; davacının fazla çalışma talebi tanık anlatımlarına göre hesaplanıp hüküm altına alınmıştır. Yargılama sırasında dosyaya sunulan ücret bordrolarında fazla çalışma tahakkuklarının bulunduğu ve bir kısım bordronun imzalı, bir kısmının ise imzasız olduğu anlaşılmaktadır. Ancak hükme esas alınan bilirkişi raporunda, imzalı bordro dönemlerinin hesap dışı bırakılması gerekirken yapılan tahakkukların hesaplamadan mahsup edilmesi isabetli olmamıştır. Belirtilen sebeple, fazla çalışma tahakkuku olan imzalı bordro dönemleri hesaplama dışı bırakılarak, imzasız bordrodaki tahakkukların banka kanalı ile ödendiğinin anlaşılması halinde hesaplamadan mahsup edilmek ve tanık anlatımına dayalı hesaptan uygun oranda bir indirim yapılarak fazla çalışma alacağı hüküm altına alınmak üzere kararın bozulması gerekmiştir.
3-Davacı işçinin ulusal bayram ve genel tatillerde çalışma karşılığı ücretlere hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Somut olayda; ağustos 2013 dönemi bordrosunda genel tatil çalışması tahakkuku bulunduğu, ancak bordronun imzasız olduğu anlaşılmaktadır. Bordronun imzasız olması halinde tahakkuk ettirilen tutarın banka kanalı ile ödenip ödenmediği araştırılmalı, ödeme yapıldığının tespiti halinde ödenen miktar hesaplanan alacaktan mahsup edilmelidir. Belirtilen sebeple; Mahkemece bordro ile banka hesap hareketleri karşılaştırılarak tahakkuk ettirilen tutarın ödenip ödenmediği belirlenmeli ve oluşacak sonuca göre gerekirse alacak yeniden hesaplanmalıdır. Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
4-Taraflar arasındaki bir diğer uyuşmazlık, davacı işçinin kullandırılmayan izin sürelerine ait ücretlere hak kazanıp kazanmadığı noktasındadır.
Somut olayda, davacının 14 gün izin alacağı bulunduğu belirtilerek izin alacağı hüküm altına alınmıştır. Ancak davalı tarafından sunulan ocak 2014 bordrosunda izin ücreti tahakkuku yapıldığı ve bordroda yapılan tahakkukun davacıya ödendiğine dair banka makbuzu sunulduğu anlaşılmaktadır. Ödeme defi yargılamanın her aşmasında ileri sürülebilir. Belirtilen sebeple, izin ücretine yönelik ödeme defi yönünden; bordro ve banka makbuzu dikkate alınarak yeniden değerlendirme yapılmalıdır. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetli olmamıştır.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.