Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/4721
Karar No: 2018/12522
Karar Tarihi: 20.12.2018

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/4721 Esas 2018/12522 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2018/4721 E.  ,  2018/12522 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili, davalılar ... ve ... vekili ile davalı ... A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:


    -K A R A R-


    Davacılar vekili, müvekkillerinin desteğinin medyana gelen kazada öldüğü, davalıların kazaya neden olan aracın işleteni, sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olarak sorumlu olduklarını açıklayıp fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00"er TL maddi tazminat ile 10.000,00"er TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini artırmıştır.
    Davalılar kusura ve tazminat miktarına itiraz ederek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece toplanan delillere göre davanın kısmen kabulü ile davacı ... için 19.413,41 TL maddi tazminatın davalılardan tahsiline, diğer davacıların maddi tazminat taleplerinin reddine, davacı ... için 5.000,00 TL, diğer davacılar için 3.000,00"er TL manevi tazminatın davalılar ... ve ..."tan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili, davalılar ... ve ... vekili ile davalı ... A.Ş. vekilince temyiz edilmiştir.
    1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön
    bulunmamasına göre, davacılar vekili, davalılar ... ve ... vekili ile davalı ... A.Ş. vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine, karar vermek gerekmiştir.
    Davacılar vekilinin temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede;
    2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalmaya dayalı tazminat istemine ilişkindir.
    Borçlar Kanunu"nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
    Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
    Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında,
    Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nasafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K"nun 4.maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
    Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, tüm davacılar yararına takdir olunan manevi tazminatların az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun manevi tazminatlara hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
    3-Davacı vekilince dava dilekçesi ile talep edilen manevi tazminatların sigorta şirketi dışındaki diğer davalılardan
    tahsili talep edilmiş, sigorta şirketi yönünden manevi tazminatın tahsili talep edilmemiş olup mahkemece, davalı ... A.Ş. lehine red edilen manevi tazminat miktarları yönünden vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
    Davalılar ... ve ... vekili ile davalı ... A.Ş. vekilinin temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede;
    4-Çalışma hayatının aktif çalışma dönemi ve emeklilik dönemi olan pasif devre olarak ayrılması ve özel yasalarında çalışma süreleri ayrık olarak belirtilmemiş (asker, polis vb. gibi) kişiler yönünden 60 yaşın aktif çalışma devresini, bakiye yaşam süresi varsa bu sürenin de pasif çalışma dönemini oluşturduğu, tazminatın hesabında pasif devrede de zararın oluşacağı ve bu zararın asgari ücret düzeyinde bir zarar olacağının kabulünün gerektiği Dairemizin yerleşmiş içtihatlarındandır.
    Pasif devre zararının hesaplanması sırasında esas alınan ücret, bir çalışmanın karşılığı değil, ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin karşılığıdır. Hal böyle olunca da ücretle fiilen çalışanlara uygulanmak için getirilen asgari geçim indiriminin ücretli bir çalışmanın söz konusu olmadığı pasif dönem (devre) zararının hesaplanmasında dikkate alınamayacağı açıktır. Zira asgari geçim indirimi (agi) ücretin eki olmadığından, tazminat alacaklarının hesaplanmasında esas ücrete dahil edilemez.
    Somut olayda mahkemece hükme esas alınan hesap bilirkişi raporunda pasif dönem zararı hesaplanırken esas alınan ücrete asgari geçim indirimi dahil edilerek hesaplama yapılmıştır. Buna göre mahkemece pasif dönem hesabında Asgari Geçim İndirimsiz asgari ücret üzerinden hesaplama yapılmak üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    5-Gerek öğretide ve gerekse uygulamada tazminat hesabında bir yıl 360 olarak kabul edilmekte ise de bu hesaplama tarzı ayların fiili sayılarına göre değil, her ayın 30 gün olarak kabul edilmiş olması esasına dayanmaktadır. Bu nedenle mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda bir ayın 31 gün ve bir yılın 365 gün olarak esas alınması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
    6-Davacı vekilince temerrüt faizi olarak en yüksek banka mevduat faizi istenilmiş, mahkemece en yüksek banka mevduat faizine hükmedilmiştir. Oysa zarara neden olan araç hususi araç olup ticari faaliyet sırasında zarar meydana gelmemiştir. Bu itibarla davada temerrüt faizi olarak yasal faize hükmedilmesi gerekirken en yüksek banka mevduat faizine hükmedilmesi doğru değildir.
    7-Davalı ... şirketi kazaya neden olan aracın trafik sigortacısıdır. Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartları"na göre davalı ... şirketi manevi tazminattan sorumlu olmadığı gibi manevi tazminata ilişkin vekalet ücretinden de sorumlu değildir. Mahkemece manevi tazminata yönelik vekalet ücretinden davalı ... şirketinin de sorumlu tutulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle de bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekili, davalılar ... ve ... vekili ile davalı ... A.Ş. vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü, (4), (5), (6) ve (7) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü, (4) ve (5) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar ... ve ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ve peşin alınan harçların istek halinde temyiz eden davacılar ile davalılar ... A.Ş, ... ve ..."a geri verilmesine 20/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi