23. Hukuk Dairesi 2014/1003 E. , 2014/4499 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İzmir 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 05/11/2013
NUMARASI : 2012/618-2013/320
Taraflar arasındaki kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacının sonradan çekilen vekili, müvekkilinin davalı kooperatife 2007 yılında üye olduğunu, 2011 yılında yapılan ve müvekkilinin katılmadığı genel kurulda, borcunu ödemeyen üyelerin bir ay içinde borçlarını ödememeleri halinde üyelikten çıkarılmaları doğrultusunda alınan kararın müvekkiline tebliğ edilmediğini, aradan epey zaman geçtikten sonra, görev yaptığı adreste müvekkilinin kontrolünde ya da idaresi altında olmayan personelden birine tebligat yapıldığının anlaşıldığını, tesadüfen karşılaştığı kooperatifin diğer üyeleri tarafından, kooperatiften çıkarıldığının bildirilmesi üzerine, yazılı olarak başvuruda bulunduğunu ve kooperatiften çıkarılmış olduğuna dair yazı gönderildiğini, davalı kooperatifin 29.01.2012 tarihli genel kurul kararı ile müvekkilinin ortaklıktan çıkarılması konusundaki işlemin ve müvekkiline yapıldığı iddia edilen tebligatların tamamının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, müvekkilinin kooperatif üyeliğinden çıkarılmasına ilişkin 29.01.2012 tarihli genel kurul kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının üç aylık hak düşürücü süre içinde davasını açmadığını, ihraç kararının 21.11.2012 günü teslim alan evrak kayıt memurunca imza karşılığı davacıya teslim edildiğini, davacının 31.07.2006 tarihinden bu yana kooperatife aidat bedellerini yatırmadığını, şerefiye ödemesini yapmadığını, kooperatif genel kurullarına da katılmadığını, davacının aidat borçlarından ötürü kooperatif yönetimince kendisine gönderilen iadeli taahhütlü mektuplar ile bilgilendirildiğini ve davacı tarafından bildirilen adreste görevli memurlar tarafından teslim alındığını, teslim alınan tüm yazışmaların da zimmet defteri ile imzası karşılığında davacıya teslim edildiğini, davacının en az altı yıl hiç kooperatif ile ilişki kurmamış olduğundan ortaklık ilişkisinin bittiğini kabul etmiş sayılacağını, davacının genel kurul kararı ile değil 20.11.2011tarihli yönetim kurulu kararı ile ortaklıktan çıkarıldığını savunarak,davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; 20.11.2011 tarihli kooperatif ortağı olan davacının ihracına ilişkin kararın 25.11.2011 tarihinde, davacının çalıştığı işyerinde her türlü evrakı almaya yetkili S. Ö.."e usulüne uygun olarak tebliğ edildiği ve böylece davanın üç aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı temyiz etmiştir.
Dava, ihraç kararının iptali istemine ilişkindir.
Somut olayda, davalı kooperatifin 20.11.2011 tarihli davacının ihracına yönelik yönetim kurulu kararının 25.11.2011 tarihinde “yetkili S. Ö..” imzasına tebliğ edildiği, davacının karara karşı henüz üç aylık itiraz ve dava süresi dolmadan 29.01.2011 tarihli genel kurulda ortaklıktan çıkarılacak ortaklar için yasal sürenin üzerine bir ayı geçmemek üzere beklenmesi, ödenmemesi halinde çıkarma işleminin yapılmasının oyçokluğu ile kabul edildiği ve bu kararla ilgili olarak yasal sürenin bir ay daha uzatılmasının kararlaştırıldığı, sürenin 25.03.2011 tarihinde dolduğu bildirilerek ayrıntıları belirtilen aidat ve gecikme tazminatı borcunun ödenmesinin istendiği 10.02.2012 tarihli yazının da 15.02.2012 tarihinde "S. Ö.." imzasına tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
7201 Sayılı Tebligat Kanunu"nun 17. maddesi “Belli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenler, o yerde bulunmadıkları takdirde tebliğ aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine, meslek veya sanatını evinde icra edenlerin memur ve müstahdemlerinden biri bulunmadığı takdirde aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır." hükmünü; tebliğ tarihinde yürürlükte bulunan Yönetmeliğin 26. maddesi "Belirli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenlere, o yerde de tebligat yapılabilir. Muhatabın işyerinde bulunmaması halinde tebliğ, aynı yerde sürekli olarak çalışan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır.
Muhatap, meslek veya sanatını konutunda icra ediyorsa, kendisi bulunmadığı takdirde memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. Bunlardan hiç birinin bulunmaması durumunda tebliğ, aynı konutta sürekli olarak oturan kişilere veya hizmetçilerden birine yapılır." hükmünü içermektedir. Bu madde hükümlerinde muhatabın bulunmama nedeninin araştırılması ve tebliğ belgesinde gösterilmesi gerektiğine yönelik bir düzenleme getirilmemiş ise de, önce muhatabın aranması, muhatabın tevziat saatinde o yerde bulunmadığının ancak aynı gün tevziat saatinden sonra döneceğinin tespiti halinde daimi memur veya müstahdemlerden birine, işyeri ev ise memur ya da müstahdemlerden birine, bunlar da yok ise aynı konutta oturan kişilere ya da hizmetçilerden birine yapılması gerekir.
Tebligat Kanunu"nun 20. maddesinde ise, tevziat saatinde o yerde bulunmayıp, aynı gün tevziat saatinden sonra dönmeyeceği belirlenen muhataplar için "13,14,16,17 ve 18. maddelerinde yazılı şahıslar, kendisine tebliğ yapılacak kimsenin muvakkaten başka yere gittiğini belirtirlerse; keyfiyet ve beyanda bulunanın adı ve soyadı tebliğ mazbatasına yazılarak altı beyan yapan tarafından imzalanır ve tebliğ memuru tebliğ evrakını bu kişilere verir. Bu kişiler tebliğ evrakını kabule mecburdurlar. Kendisine tebliğ yapılacak kimsenin muvakkaten başka bir yere gittiğini belirten kimse, beyanını imzadan imtina ederse, tebliğ eden bu beyanı şerh ve imza eder. Bu durumda ve tebliğ evrakının kabulden çekinme halinde tebligat, 21. maddeye göre yapılır. Bu maddeye göre yapılacak tebligatlarda tebliğ, tebliğ evrakının 13,14,16,17 ve 18. maddelerinde yazılı kişilere verildiği tarihte veya ihbarname kapıya yapıştırılmışsa bu tarihten itibaren 15 gün sonra yapılmış sayılır. "hükmüne; Yönetmeliğin 29. maddesinde, 21, 22, 23, 25, 26 ve 27. maddelerde yazılı kişiler, tebliğ yapılacak olanın geçici olarak başka yere gittiğini belirtirlerse, tebliğ memuru, muhatabın hangi sebeple adresten geçici olarak ayrıldığını, beyanda bulunanın adı ve soyadı ile sıfatını tebliğ tutanağına yazar. Tebliğ tutanağını beyanda bulunana imzalattırır ve tebliğ edilecek evrakı beyanda bulunana verir. Bu kişiler tebliğ evrakını kabule mecburdurlar. Bu kişilerin beyanlarını imzadan kaçınmaları veya tebliğ evrakını kabul etmemeleri durumunda, tebliğ memuru bu hususu tutanağa yazar, imzalar ve tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti üyesinden birine ya da kolluk amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve teslim ettiği kişinin adresini içeren ihbarnameyi gösterilen adresin kapısına yapıştırır." hükmüne yer verilmiştir.
Davacı hakkında davalı kooperatifin yönetim kurulunca ihraç kararı alındıktan sonra 29.01.2012 tarihli genel kurul kararı ile ihraç edilen ortakların ortaklığa dönmeleri için bir aylık atıfet süresi verilerek borçlarını ödeme imkânı tanınmıştır. Kural olarak genel kurul kararlarının ortaklara tebliği gerekli değil ise de davalı kooperatifin davacıya bir ay daha ödeme süresi verdiği genel kurul kararı davacının şahsı ile ilgili olduğundan davacıya tebliği gerekmekte olup kooperatifçe bu ilke doğrultusunda karar tebliğe çıkarılmıştır.
Davacıya yapılan her iki tebligat S. Ö.."e tebliğ edilmiş olup, tebliğ belgelerinde, muhatabın tevziat saatinde işyerinde bulunmadığına ve aynı gün döneceğine ilişkin bir tespite yer verilmediği gibi, tebligatların yapıldığı şahsın Tebligat Kanunu"nun 17 ve Yönetmeliğin 26. maddesindeki şahıslardan biri olup olmadığı hususlarında bir açıklamaya da yer verilmediği görülmüştür. Tebligat Kanunu"nun tevziat saatinde o yerde bulunmayıp, aynı gün tevziat saatinden sonra dönmeyeceği belirlenen muhataplar için düzenleme içeren 20. ve Yönetmeliğin 29. maddesinde aranan, anılan belirlemeye ilişkin bir açıklama da tebliğ belgelerinde bulunmamaktadır. Anılan tebligatlar, Tebligat Kanunu"nun 17 ve 20; tebliğ tarihinde yürürlükte olan Yönetmeliğin 26 ve 29. madde hükümlerine uygun yapılmış değildir.
Bu durumda, mahkemece, davacıya atıfet süresi verilmesine ilişkin genel kurul kararının ve mahkemenin kabulüne göre yönetim kurulu ihraç kararının davacıya tebliği usulüne uygun olmadığından davanın süresinde olduğunun kabulü ile uyuşmazlığın esasen incelenmesi gerekirken, ilk ihraç kararının tebliğinin usulüne uygun olup olmadığı tartışılmadan S. Ö.."in dava dışı kurum adına tebligat almaya yetkili olduğu hususu gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.