4. Hukuk Dairesi 2013/18209 E. , 2014/12618 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 16/11/2012 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen 18/07/2013 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından, duruşmasız olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, daha önceden belirlenen 30/09/2014 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine duruşmalı temyiz eden davalı vekili Avukat ... ile karşı taraftan davacı vekili Avukat ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan davalının temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
1- Davacının temyiz itirazları yönünden;
Karar, taraflarca temyiz edilmiştir. Bunlardan davacı HUMK’nun 432/1. maddesinde yazılı on beş günlük ve 427/4 ve 433/2. maddelerinde belirlenen on günlük süreleri geçirdikten sonra kararı temyiz ettiğine göre temyiz istemi reddedilmelidir.
2-Davalının temyiz itirazları yönünden;
Dava, kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
Davacı, davalının, 16/10/2012 tarihinde ... meclis grup toplantısında yaptığı konuşma içeriğinde yer alan ifadelerle, kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu belirterek manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı, davaya konu ifadelerin eleştiri sınırlarını aşan ifadeler olmadığını, kişilik haklarının ihlali boyutuna ulaşılmadığını belirterek, istemin reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davalının, ... Partisi’nin 16/10/2012 tarihli grup toplantısında TBMM’de muhabirlere açık biçimde gerçekleşen konuşmasında sarf etmiş olduğu, “Suriye ile Libya arasındaki farkı, bir ortaokul mezununa sorsanız size cevabını verir… normal bir gazete okuruna sorsanız, farkı size söyler... Bu farkı kavramayacak kadar çapsız olan bir kişi var, o da Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı ve onun da adı ...” şeklindeki sözlerin ağır eleştiri sınırlarını aştığı ve hakaret oluşturduğu, bu durumda davacının kişilik haklarına saldırı nedeniyle tazminat istemekte haklı olduğu gerekçesi ile istemi kısmen kabul etmiştir.
Davacı, davaya konu konuşmanın yapıldığı tarihlerde Dışişleri Bakanı, davalı ise ana muhalefet partisi genel başkanı olup her iki taraf da siyasi hüviyete sahip kişilerdir. Tarafların siyasi kimlikleri de göz önünde bulundurulduğunda, konuşma bütünü itibari ile sert siyasi eleştiri mahiyetindedir. Bununla beraber Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi"nin kararlarında da belirtildiği üzere siyasi hüviyete sahip şahısların kendilerine yönelik sert, ağır ve hatta incitici eleştirilere de katlanmaları gerekir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınan ifade özgürlüğünün sadece “zararsız ve ilgilenmeye değmez olarak görülen bilgi ve fikirler değil aynı zamanda rahatsız eden, şaşırtan ve gücendiren ifadelerin de bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiği” belirtilmiş ve bu ifadeler var olmadan "demokratik bir toplum"dan söz edilemeyeceği vurgulanmıştır.
Mahkemece bu yönler gözetilerek, istemin tümden reddedilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle, davalının manevi tazminat ile sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda (2) numaralı bentte gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, davacının temyiz isteminin (1) numaralı bentte gösterilen nedenlerle reddine ve davalı yararına takdir olunan 1.100,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine, taraflardan peşin alınan harçların istek halinde geri verilmesine 30/09/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.