4. Hukuk Dairesi 2013/18152 E. , 2014/12605 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara 22. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 16/07/2013
NUMARASI : 2011/180-2013/348
Davacı G.. M.. vekili Avukat U..K.. Y.. tarafından, davalılar T.. A.. vdl. aleyhine 27/05/2011 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 16/07/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, basın yolu ile kişilik haklarına saldırı nedeni ile manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemce davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
Davacı, T...Gazetesi"nin 17/05/2011 günlü sayısında davalı E.. U.."nun ilk sayfada kaleme aldığı "Uludere"de C.. İzi" başlıklı yazı ile iç sayfada devamı niteliğindeki "PKK Bolu ve K...C.. Yol Kesecek" başlıklı haber içeriklerinin kişilik haklarına saldırı içerdiğini iddia ederek uğradığı manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, dava konusu yazı ile davacının kişilik haklarının ihlal edildiği kanaatine varılarak istemin bir bölümünün ödetilmesine karar verilmiştir.
Basın özgürlüğü, Anayasanın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasasının 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanununun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
-/-
-2-
2013/18152-2014/12605
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Somut olaya gelince; dava konusu yazıda, PKK"nın çeşitli illerde yapmış olduğu eylemlerden bahsedilerek TSK"nin terörle mücadelede her zaman aynı hassasiyeti göstermemesi eleştirilmiş; siyasi partilerin oylarını etkilemek amacı ile özelilkle seçim döneminde PKK ile mücadeleye bazı illerde ağırlık verildiği, davacının kolordu komutanı olduğu Tunceli"nin de bu iller arasında olduğu belirtilerek davacı hakkında daha önce çeşitli gazetelerde yer alan iddialara yer verilmiştir.
Dava konusu yazı bir bütün olarak ele alındığında demokratik toplum tarafından meşru sayılabilecek nitelikte ifade özgürlüğüne getirilmesi gereken bir sınırlama durumu söz konusu olmadığı, davacıya yönelik her hangi bir hakaretamiz ifadeye yer verilmediği, yayının konusu ile kullanılan sözler arasında düşünsel bağlılık anlamında öz ile biçim arasındaki dengenin korunduğu, davacının kişilik haklarına bir saldırı bulunmadığı sonucuna varılarak istemin tümden reddi yerine kısmen kabulü doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenle davalılar yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve davalılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 30/09/2014 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün onanması görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum.30/09/2014