Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/29
Karar No: 2016/1361
Karar Tarihi: 09.02.2016

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/29 Esas 2016/1361 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2016/29 E.  ,  2016/1361 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ-TESCİL-TAZMİNAT

    Taraflar arasında görülen tapu iptali, tescil, tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Dava, vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat isteklerine ilişkindir.
    Davacı, kayden maliki olduğu 29 ve 48 bağımsız bölüm numaralı taşınmazlarının, satışa yetkili vekil olarak atadığı ancak sonradan azlettiği boşandığı eşi davalı ... tarafından diğer davalı ..."ye satış suretiyle temlik edildiğini, davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ettiklerini ileri sürerek, tapu iptali ve tescile, olmadığı takdirde tazminata karar verilmesini istemiştir.
    Davalı ..., çekişme konusu taşınmazların evlilik birliği içinde alınarak davacı adına tescil edildiğini, azilnameden haberdar olmadığını belirterek davanın reddini istemiş, davalı ... ise iyiniyetli olduğunu savunmuştur.
    Mahkemece, davalı ... bakımından kötüniyetinin ispatlanamadığı, davalı ... bakımından ise tapu maliki olmadığı, boşanma davasında düzenlenen protokolde 29 nolu bağımsız bölümün davalı ..."a bırakıldığı, 48 nolu bağımsız bölümün de kredi ödemesinin davalı ... tarafından yapılacağının kararlaştırıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacının 24.04.2006 tarihli vekâletname ile davalı ..."ı taşınmazlarını satışa yetkili vekil olarak atadığı ve 26.06.2008 tarihli azilname ile vekillikten azlettiği, davalı ..."ın anılan vekâletnameyi kullanarak kat mülkiyeti kurulu 119 parseldeki büro nitelikli 48 nolu bağımsız bölümü 24.05.2011 tarihli akitle ve kat irtifakı kurulu 13 parseldeki mesken nitelikli 29 nolu bağımsız bölümü 27.05.2011 tarihli akitle satış suretiyle diğer davalı ..."ye temlik ettiği, eksikliğin tamamlanması ile getirtilen kayıtlardan davalı ..."nin 29 nolu bağımsız bölümü 29.05.2013 tarihli satış akti ile dava dışı Cumali Alpgiray"a temlik ettiği, davacı ile davalı ..."ın ... Aile Mahkemesi"nin 13.10.2009 tarihli ve 2009/692 Esas-2009/894 Karar sayılı ilamıyla boşandıkları ve kararın temyizden vazgeçme nedeniyle 17.01.2011 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. ./..



    Hemen belirtilmelidir ki; Türk Borçlar Kanunu"nun temsil ve vekâlet akdini düzenleyen hükümlerine göre, vekâlet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
    6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 sayılı Borçlar Kanununun 390. maddesi) aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
    Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
    Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir (TBK 504/1). Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK"de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK"de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
    Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
    Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötüniyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, ..."nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötüniyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötüniyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
    Diğer taraftan; dava açıldıktan sonra sınırlayıcı bir neden bulunmadığı takdirde dava konusu malın veya hakkın üçüncü kişilere devredilebilmesi tasarruf serbestisi kuralının bir gereği, hak sahibi veya malik olmanın da doğal bir sonucudur. Usul hukukumuzda da ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş, 6100 sayılı HMK"nin 125. maddesinde, (HUMK"nun l86. maddesinde) dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usulî işlemler düzenlenmiştir. Söz konusu madde hükmüne göre; iki taraftan biri dava konusunu (müddeabihi) bir başkasına temlik ettiği takdirde diğer taraf seçim hakkını kullanmakta, dilerse temlik eden ile olan davasını takipten vazgeçerek davayı devralan kişiye yöneltmekte, dilerse davasına temlik eden kişi hakkında tazminat davası olarak devam edebilmektedir.

    Bu usûl kuralının kendiliğinden (re"sen) gözetilmesi gerektiği de açıktır.
    Somut olaya gelince, davacının boşandığı eşi olan davalı ..."ı 26.06.2008 tarihinde azlettiği, her ne kadar boşanma davasına ilişkin dosya içerisinde mal paylaşımı ile ilgili protokol ibraz edilmiş ise de, boşanma davasında davacı kadın tarafından verilen dilekçelerde bu protokoldeki imzaya itiraz edildiği, davalı ... azilnamenin tebliğ edilmediğini bildirmiş ise de, davalı ..."ın bir dönem sekreteri olan ..."ın azilnameden haberdar olduğu açıktır.
    Hâl böyle olunca, 29 nolu bağımsız bölüm bakımından HMK"nin 125. maddesinin uygulanması, 48 nolu bağımsız bölüm bakımından ise davalı ..."ın azilnameden haberdar olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, azilnameden haberdar ise taşınmazları temlik ettiği davalı ... ile akraba olması ve alıcı davalı ..."nin bu ilişkiyi bilebilecek konumda olması nedeniyle 48 nolu bağımsız bölüm bakımından davanın kabul edilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
    Davacı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.












    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi