Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2015/4259 Esas 2015/14455 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/4259
Karar No: 2015/14455
Karar Tarihi: 10.11.2015

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2015/4259 Esas 2015/14455 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davanın konusu, bir taşınmazın satış sözleşmesinin geçerliliği ve kefaletin adi kefalet mi yoksa müteselsil kefalet mi olduğudur. Davacı, davalının müvekkili aleyhine yaptığı icra takibinin haksız olduğunu ve müvekkilinin borçlu olmadığını iddia ederek menfi tespit davası açmıştır. Mahkeme, dava dosyasındaki delilleri değerlendirerek, davacının sözleşmeyi kefil sıfatıyla imzaladığını ve sözleşmenin ticari iş niteliği taşıdığını belirlemiştir. Mahkeme, kefaletin müteselsil kefalet olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Ancak Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, taşınmaz satışına ilişkin yazılı sözleşmenin adi şekilde yapıldığını ve geçersiz olduğunu belirterek, fer'i nitelikteki davacının kefaletinin de geçersiz olduğunu vurgulamıştır. Bu nedenle, mahkeme kararı bozulmuştur. Kanun maddeleri; Türk Borçlar Kanunu'nun 237. maddesi (Borçlar Kanunu'nun 213. maddesi) ve 485. maddesi (TBK'nin 582. maddesi)'dir.
19. Hukuk Dairesi         2015/4259 E.  ,  2015/14455 K.
"İçtihat Metni"


MAHKEMESİ : Eskişehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 09/12/2014
NUMARASI : 2013/601-2014/931


Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

- K A R A R -

Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine satış sözleşmesine istinaden icra takibi yaptığını, müvekkilinin sözleşmeyi tanık olma iradesi ile imzaladığını, sözleşmeye kefil olarak yazıldığını icra takibi ile öğrendiğini, müvekkilinin kefil olarak sözleşmeyi imzaladığı kabul edilse bile kefaletin adi kefalet olduğunu ve müvekkiline başvuru için gerekli şartların oluşmadığını belirterek müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin dava dışı şirketten 126.000 TL bedelle taşınmaz satın aldığını, 100.000 TL nakit ve araç verdiğini ve karşılığında teminat senedi aldığını, davacının sözleşmeyi kefil olarak imzaladığını, dava dışı şirketin taşınmazı teslim etmemesi üzerine icra takibi yaptığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere göre, davacının sözleşmeyi kefil sıfatıyla imzaladığı, sözleşmenin dava dışı şirket yönünden ticari iş niteliğinde olup davacının ticari nitelikte bir borca kefil olduğu, bu nedenle kefaletin müteselsil kefalet olduğu ve davalının davacıya başvurabileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, taşınmaz satışına ilişkin olarak yapılan adi yazılı sözleşmeye kefil sıfatıyla imza atan davacının açtığı menfi tespit davasıdır. TBK’nun 237 (BK 213) madde hükmü uyarınca “Taşınmaz satışının geçerli olabilmesi için sözleşmenin resmi şekilde düzenlenmesi şarttır.” Anılan hüküm bir geçerlilik şartıdır. Somut olayda adi şekilde yapılan sözleşmenin geçersiz olması nedeniyle BK 485.madde (TBK 582.madde) maddesi gereği fer"i nitelikteki davacının kefaleti de geçersizdir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeden yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 10.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.


Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.