
Esas No: 2015/21112
Karar No: 2016/590
Karar Tarihi: 02.02.2016
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2015/21112 Esas 2016/590 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu ... Köyü çalışma alanında bulunan 174 ada 36 parsel sayılı 4.899,25 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz 20 yılı aşkın süredir davacının zilyetliğinde bulunduğu ancak tapu kaydı sunulmadığı ve bu tip yerlerin zilyetlikle kazanılamayacağı belirtilmek suretiyle çalılık vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazda kadastro tespit tarihine kadar davacı lehine 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14 ve 17. maddesi gereğince zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma ve inceleme karar için yeterli bulunmamaktadır. Davacı, çekişmeli taşınmazın, maliki olduğu dava dışı 174 ada 16 parsel sayılı taşınmazın devamı niteliğinde ve kendisine babasından intikal eden yerlerden olduğu iddiasıyla dava açmıştır. Mahallinde yapılan keşif anında dinlenen yerel bilirkişi ve tanık anlatımlarından çekişmeli taşınmazın davacının babası tarafından kullanılmakta iken sağlığında yaptığı paylaşım sonucu davacıya isabet ettiği anlaşılmakta ise de, davacı İstanbul"da yaşadığından dolayı bir süre kullanılmadığı ve bakımsız kaldığı beyan edildiği ve zirai bilirkişi raporuna göre de taşınmazın bakımsızlıktan ekonomik özelliklerini kısmen kaybettiği belirtildiği halde mahkemece, taşınmazın ne zamandan beri ve neden kullanılmadığı, iradi olarak terk edilmiş olup olmadığı hususu üzerinde durulmamıştır. Eksik araştırma, inceleme ve uygulamaya dayalı olarak karar verilemez. Hal böyle olunca; sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle; taraf tanıkları, zirai bilirkişi ve fen bilirkişi huzuru ile yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazın öncesinde kim tarafından ne kadar süre ile kullanıldığı, kimden kime ne şekilde intikal ettiği, öncesinin ne olduğu, taşınmaz üzerindeki zilyetliğin başlangıcı, sürdürülüş biçimi, taşınmazın ne zamandan beri ve neden kullanılmadığı, davacının İstanbul"da yaşadığı süre zarfında taşınmaz ile ilgisini kesip kesmediği, bu kapsamda iradi terkin söz konusu olup olmadığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; zirai bilirkişiden de taşınmazın toprak yapısı, bitki örtüsü, kullanım
durumu ile ilgili komşu taşınmazlarla mukayeseli olarak ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, fen bilirkişisine keşfi takibe imkan verir rapor düzenlettirilmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Eksik incelemeyle hüküm kurulması isabetsiz olup, açıklanan nedenlerle davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 02.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.