3. Hukuk Dairesi 2020/10214 E. , 2021/9281 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 19. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen sözleşme yapılmamasına dair işlemin iptali davasının kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesince yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı tarafın istinaf başvurusunun reddine yönelik olarak verilen kararın süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 2006 yılına kadar eczane işlettiğini, Kuruma faturalandırdığı bazı reçeteleri tahrifata uğrattığından bahisle hakkında dolandırıcılık ve resmi evrakta sahtecilik suçları nedeni ile Gebze Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2006/117 esas sayılı kamu davasının açıldığını ve sözleşmesinin 7 yıl süre ile feshedildiğini, görülen ceza yargılaması neticesinde hakkında beraat kararı verilmesi üzerine kendisiyle yeniden sözleşme yapılması için Kuruma başvuruda bulunduğunu, davalı kurumun 24.12.2015 tarih ve 38260739/6548496 sayılı yazısı ile hakkında verilen beraat kararının temyiz aşamasında olduğu gerekçesiyle sözleşme yapılmasının mümkün olmadığını bildirdiğini ancak bu işlemin tamamen hukuka aykırı ve haksız olduğunu, bu nedenle işlemin iptaline ve davalı kurum ile sözleşme yapabileceğine karar verilmesini istemiştir.
Davalı; davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
İlk derece mahkemesince; 2012 yılı eczane protokolünün 6.3. maddesi gereğince davacı ilgili ceza dosyasında beraat etmekle birlikte taraflar arasında sözleşmenin yapılmasına engel bir durumun kalmadığı anlaşıldığından davanın kabulüne, davalı kurum tarafından davacı hakkında düzenlenen 24/12/2015 tarih ve 38260739/1/6548496 sayılı işlemin iptaline, taraflar arasında sözleşme yapılabileceğinin tespitine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş; karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Kurum tarafından davacı hakkında, tahrifat yapılmış reçeteleri faturalandırdığı gerekçesiyle 03.02.2005 tarihinde 7 yıl süreyle sözleşmesinin feshi işlemi uygulandıktan sonra, 20.12.2005 tarihinde de, daha önce başka kuruluşlarda yapılan tedavilerde kullanılan ilaçların fiyat kupürlerinin kuruma faturalandırılmasından dolayı sözleşmesi 7 yıl daha feshedilmiştir. Bu reçeteler nedeniyle suç duyurusunda bulunulması üzerine davacı hakkında reçetelerde tahrifat yaptığı gerekçesiyle görülen ceza yargılamasında dolandırıcılık suçundan 29.01.2009 tarihinde hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ve bu karar 03.09.2015 tarihli ek karar ile tekrar kasıtlı bir suç işlemediği için ortadan kaldırılmış, resmi belgede sahtecilik suçundan ise beraat etmiştir. Bunun üzerine kendisiyle sözleşme yapılması için Kuruma başvuran davacıya, hakkındaki beraat kararı kesinleşmediğinden sözleşme yapılamayacağı 24.12.2015 tarihinde bildirilmiştir. Kurumun kendisi ile sözleşme yapmasına ve 24.12.2015 tarihli işleminin iptaline karar verilmesi için açtığı iş bu davada davacı her ne kadar Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamındaki kişilerin Türk Eczacıları Birliği Üyesi eczanelerden ilaç teminine ilişkin 2012 Yılı protokolünün 6.3. maddesinde yer alan “Bu protokol hükümleri ile ilgili olarak hakkında suç duyurusunda bulunulan ve açılan Kamu davası sonucunda ceza mahkemesi tarafından beraat kararı verilen eczacının beraat kararından sonra talebi halinde sözleşme yapılır.” hükmüne dayanmışsa da, Kurumca hakkında iki kez sözleşmesinin 7 yıl süreyle feshine ilişkin karar verilmiş olduğundan davacı ancak bu fesih işlemlerinin iptaline ilişkin dava açarak Kurumla tekrar sözleşme yapma hakkını kazanabilecektir. Oysaki davacı, eldeki davada Kurum tarafından verilen bir cevabi yazının iptalini isteyerek sözleşmenin 6.3. maddesine dayanarak Kurumla tekrar sözleşme yapmayı istemektedir. Fakat Kurum hakkında sözleşme yapmaya zorlayıcı şekilde hüküm kurulamayacağı gibi, Kurumun verdiği cevabi yazının da iptali istenemez. Buna rağmen yerel mahkemece taraflar arasında sözleşme yapılabileceğine dair hüküm kurulması hatalı olmuşsa da,bölge adliye mahkemesince “uygulanan cezai işlemin iptaline yönelik mahkeme kararı ve gerekçesi yerindedir.” şeklindeki istinaf incelemesi de dosya kapsamı ile uyumlu olmadığından hatalıdır. Tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK"nın 373/1 maddesi uyarınca, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK"nın 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanunun 371 inci maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi Kararının davalı yararına BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 30/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.