
Esas No: 1993/3607
Karar No: 1995/5243
Karar Tarihi: 14.12.1995
Danıştay 7. Daire 1993/3607 Esas 1995/5243 Karar Sayılı İlamı
Özet:
İsviçre'de çalışan bir kişi tarafından bağışlanan sakatlar için özel donanımlı bir aracın intikalinde veraset ve intikal vergisi ile usulsüzlük cezası kesilmesi nedeniyle açılan davada, mükellefin beyanına istinaden tahakkuk yapılması halinde vergilerin dava konusu yapılacağı, 7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu'na göre Türk uyruklu şahısların yurt dışında ivazsız olarak edindikleri malların verginin konusuna girdiği ve sakat kişilerle ilgili muafiyet veya istisna hükmü olmadığı gerekçeleriyle, mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak bir durum olmadığından temyiz isteminin reddine karar verilmiştir. Kanun maddeleri olarak; Vergi Usul Kanunu'nun 378. maddesi, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu'nun 1., 3. ve 4. maddeleri, Borçlar Kanunu'nun 234. maddesi ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 352. maddesi.
Daire : YEDİNCİ DAİRE
Karar Yılı : 1995
Karar No : 5243
Esas Yılı : 1993
Esas No : 3607
Karar Tarihi : 14/12/995
SAKAT OLAN YÜKÜMLÜYE İVAZSIZ OLARAK SAKATLARA MAHSUS DONANIMLI OTOMOBİL İNTİKALİNİN SADAKA DEĞİL BAĞIŞ OLDUĞU 2.BEYANNAME İLE AYNI GÜN VERİLEN DİLEKÇEDEN BEYANINA İSTİNADEN TAHAKKUK YAPILMASI HALİNDE DAVA HAKKINDA KULLANACAĞI ANLAŞILDIĞINDAN MÜKELLEFİN BEYAN ETTİĞİ DAVA HAKKINDA KULLANACAĞI ANLAŞILDIĞINDAN MÜKELLEFİN BEYAN ETTİĞİ MATRAH ÜZERİNDEN TARH EDİLEN VERGİLERİ DAVA KONUSU YAPILABİLECEĞİ HK.
İsviçre'de işçi olarak çalışan ........... tarafından bağışlanan sakatlara mahsus donanımlı otomobil nedeniyle yükümlü adına beyanı üzerine tahakkuk eden veraset ve intikal vergisi ile beyannamenin ikinci onbeş günlük sürede verilmesi nedeniyle kesilen usulsüzlük cezasının terkini istemiyle açılan davayı; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 378.maddesinden bahisle, ihtirazi kayıtla verilen beyannamelere dayanılarak tarh edilen vergilerin dava konusu yapılabileceği, olayda, 26.5.1992 günlü beyana çağrı yazısının tebliğinden sonra yükümlü tarafından 16.6.1992 günü vergi dairesine beyanname ile birlikte verilen dilekçede, beyannamenin ihtirazi kayıtla verildiğine dair açık bir ifadeye yer verilmemiş ise de, dilekçesinde yer alan "hibe yolu ile edindiği taşıtın iktisap şeklinin verginin konusuna girmediği, konunun incelenerek kendisine bilgi verilmesi" şeklindeki ifadesinden beyanına istinaden tahakkuk yapılması halinde dava hakkını kullanacağının anlaşıldığı, bu nedenle vergi dairesinin, mükellefin beyan ettiği matrah üzerinden tarh edilen vergileri dava konusu yapamayacağı yolundaki usul iddiasının yerinde görülmediği, 7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 1.maddesi gereği Türk uyruklu şahısların yabancı memleketlerde ivazsız intikal yolu ile edindikleri malların verginin konusuna girdiği ve bu şahısların yurt içinde veya yurt dışında olmalarının durumu değiştirmeyeceği, diğer taraftan, muafiyetten faydalanacak kişi ve kuruluşlar ile istisna kapsamına giren intikallerin anılan kanunun 3. ve 4.maddelerinde sayıldığı, bu maddelerde sakat kişilerle ilgili olarak herhangi bir muafiyet veya istisna hükmüne yer verilmediği, bu nedenle, yükümlünün iktisap edilen malın milli mal olmadığı, dolayısıyla verginin konusuna girmediği yolundaki iddiasının yerinde görülmediği, … Başkonsolosluğu nezdinde 20.9.1991 tarihinde düzenlenen bağış sözleşmesi ile intikale konu otomobili bu hükmü uyarınca 1991 yılı Ekim ayı içerisinde vermesi gerekirken beyana çağrı yazısının tebliğinden sonra 16.6.1992 gününde vermesi nedeniyle 213 sayılı Kanunun 352.maddesi uyarınca kesilen usulsüzlük cezasında da isabetsizlik olmadığı gerekçesiyle reddeden ...Vergi Mahkemesinin ... sayılı kararının; yasalarla sakatlara muafiyet tanındığına göre veraset ve intikal vergisi istenilmesinin yerinde olmadığı, borçlar Kanununun 234.maddesi uyarınca kendisine otomobil intikalinin sadaka olarak kabulü gerektiği, sadakanın ise Veraset ve İntikal Vergisi Kanununda istisnalar arasında sayıldığı, kanunların amacının sakatlara muafiyet uygulanması olduğu hususu gözönüne alınmadan karar verildiği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddine, kararın onanmasına karar verildi.