8. Hukuk Dairesi 2013/11333 E. , 2014/702 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Konya 1. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 21/03/2013
NUMARASI : 2011/663-2013/230
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire"ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
K A R A R
Davacı üçüncü kişi vekili, Konya 10.İcra Müdürlüğü"nün 2010/3864 esas sayılı dosyası ile borçlu R.. Y.. aleyhine alacaklı A.. B.. A.Ş. tarafından icra takibi başlatıldığını, bu dosyada haciz işlemi yapıldığını, Ereğli 1. İcra Müdürlüğü"nün 2010/53 talimat sayılı dosyası ile yapılan haciz işlemi neticesinde müvekkili M.. Y.."ya ait şahsi malların haczedildiğini, hacze konu menkullerin asıl sahibinin davacı olduğunu, haciz sırasında da tapu senedi, elektrik faturası ve fatura suretlerinin dosyaya sunulduğunu, haciz yerinde müvekkilinin de hazır olduğunu, borçlunun haciz yerinde bulunmadığını, bu nedenle istihkak davasında ispat yükü davalı alacaklıya düştüğünden, istihkak davasının kabulüne, davalı alacaklının % 40 oranı ile tazminata mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı alacaklı A.. B.. A.Ş. vekili, haciz yapılan adreste davacı ile borçluların birlikte yaşadıklarını, köy halkı tarafından da haciz yapılan evin borçlular H.Y. ve R.. Y.."nın evi olduğunun belirtildiğini, borçlulardan H. Y."nın haciz yerinde hazır bulunduğunu, bunun da dava konusu mahcuzların, borçluların mülkiyetinde olduğuna karine teşkil ettiğini, ispat yükünün borçlu tarafta olduğunu, davacının ve borçlunun muvazaa içerisinde olduklarını, mal kaçırmak amacıyla bu şekilde hareket ettiklerinden davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacı M.. Y.. ile borçlu davalı R.. Y.."nın baba oğul olup, alacaklı A.. B.. A.Ş. tarafından icra dosyasında R.. Y.., H. Y., L. T. Ltd. Şti. ve Y. Gıda A.Ş. Aleyhine icra takibi başlatıldığı, icra takibi sırasında borçlu R.. Y.."nın menkullerinin haczedilmesi için gidildiğinde haciz mahallinde davacının istihkak iddiasında bulunduğu, tanıkların tarafların aynı evde ikamet etmedikleri yönünde beyanda bulundukları, menkullere ilişkin faturalar, yapılan zabıta araştırması ile baba ve oğlun aynı evde ikamet etmedikleri, hacze konu menkullerin davacıya ait olduğu, haciz mahallinde her ne kadar borçlunun eşi H. Y."nın bulunduğu iddia edilmiş ise de H. Y."nın davacının annesi olması karşısında bu şahsın oğlunun evinde geçici olarak kalmasının hayatın olağan akışı gereği normal olduğu, A.. B.. A.Ş."nin bu yöndeki itirazları kabul edilmediğinden hacze konu menkullerin davacıya ait olduğu anlaşıldığından, menkuller üzerindeki haczin kaldırılmasına ve menkullerin % 40"ı oranında tazminatın davalı A.. B.. A.Ş."den alınarak davacı üçüncü kişiye ödenmesine karar verilmiş, karar davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK 96 vd. maddeleri gereğince üçüncü kişi tarafından açılan istihkak davasına ilişkindir. Uyuşmazlık, 2004 sayılı İİK"nun 97/a maddesinde belirtilen mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan İİK."nun 97/a maddesi uyarınca; “Bir taşınır malı elinde bulunduran kimse onun maliki sayılır. Borçlu ile üçüncü şahısların taşınır malı birlikte ellerinde bulundurmaları halinde dahi mal borçlu elinde addolunur. Birlikte oturulan yerlerdeki mallardan mahiyetleri itibariyle kadın, erkek ve çocuklara aidiyetleri açıkça anlaşılanlar veya örf ve adet, sanat, meslek veya meşgale icabı olanlar bunların farz olunur. Bu karinenin aksini ispat külfeti iddia eden kişiye düşer.
İstihkak davacısı malı ne suretle iktisap ettiğini, borçlunun elinde bulunmasını gerektiren hukuki ve fiili sebep ve hadiseleri göstermek ve bunları ispat etmekle mükelleftir. Borçlu ile üçüncü kişinin taşınır malı birlikte ellerinde bulundurmaları halinde dahi malın borçlu elinde addolunacağına ilişkin, karine borçlu dolayısıyla alacaklı yararınadır.
Somut olayda, davalı alacaklı A.. B.. A.Ş. tarafından borçlular Y. Gıda İnş. Tic. Ltd. Şti., L.Tarım ve Hayvancılık Tic. Ltd. Şti., R.. Y.. ve diğer borçlu H. Y."ya karşı Konya 10.İcra Müdürlüğü"nün 2010/3864 esas sayılı dosyası ile, alacak için 09.04.2010 tarihli takip başlatılmıştır. Dosya borçlularından olan ve haklarında takip yapılan R.. Y.. ve H.Y. hakkında kesinleşen takip nedeni ile S. Köyü adresinde 05.07.2011 tarihli haciz yapılmıştır. Haciz yerinde icra dosyası borçlularından H. Y."nın hazır bulunduğu icra tutanağı içeriğinden anlaşılmaktadır. İİK"nun 8.maddesi gereğince haciz tutanakları aksi sabit oluncaya kadar geçerli olan belge niteliğindedir. Haciz tutanağı içeriğinden borçlulardan H. Y. haciz yerinde bizzat hazır bulunduğundan, bu durumda mülkiyet karinesi davalı borçlu lehine, dolayısı ile alacaklı yararına olduğundan, bu yasal karinenin aksinin davacı üçüncü kişi tarafından kesin ve güçlü delillerle kanıtlanması gerekir.
Buna göre, davacı üçüncü kişi M.. Y.. ile borçlular R.. Y.. ve H. Y. arasında anne-baba ve oğul olmaları nedeni ile hukuki bağ bulunduğu, alacaklıdan mal kaçırmaya yönelik muvazaalı işlemler yapıldığı, İİK.nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğu, yapılan danışıklı işlemlerin alacaklının haklarını etkilemeyeceği, yasal karinenin aksinin davacı üçüncü kişi tarafından kesin ve güçlü delillerle ispatlanması gerektiği, davacının sunduğu ve borcun doğumundan sonraki tarihlere ilişkin her zaman düzenlenmesi mümkün adi nitelikteki fatura vs. gibi belgelerle yasal mülkiyet karinesinin aksinin ispat edildiğinden söz edilmesi mümkün değildir.
O halde, Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önüne alınarak, üçüncü kişinin anne ve babası olan borçlular ile oğul olan üçüncü kişi arasında, alacaklılardan mal kaçırmaya yönelik danışıklı işlemler yapıldığının kabulü ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne, haczin kaldırılmasına ilişkin hüküm kurulması doğru değildir.
Kaldı ki, tazminat oranı 05.07.2012 tarihinden itibaren % 20 olarak değiştirilmiş olmasına rağmen % 40 oranı ile davalıdan tazminat alınmış olması da doğru değildir.
Karar bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK"nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 215,80 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 20.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.