14. Hukuk Dairesi 2016/6509 E. , 2016/9883 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 08.09.2011 gününde verilen dilekçe ile taşınmaz satış vaadi sözleşmelerine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün değilse tazminat istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen 18.12.2015 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi bir kısım davalılar ... mirasçıları ve ... mirasçıları vekili tarafından istenilmekle tayin olunan 29.11.2016 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Av. ... ile karşı taraftan davalı ... vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Davacı vekili 8.9.2011 tarihli dilekçesi ile, 04.08.1993 tarih ve 44920 yevmiye no"lu satış vaadi sözleşmesi ile ... ve ...."ın murislerinden kendilerine intikal etmiş ve edecek 145, 273, 426, 710, 740, 681, 887 ve 1023 parsel sayılı taşınmazlardaki payları; 4.11.1997 tarih ve 50996 yevmiye sayılı satış vaadi sözleşmesi ile; ..., ..., .... murislerinden kendilerine intikal etmiş ve edecek olan 145, 273, 426, 710, 740, 681, 887, 1023 ve 462 parsellerdeki paylarının satışının vaad edildiğini belirterek, tapu kayıtlarının iptali ile halen çekişmesiz zilyet olan davacı adına tescili mümkün değilse ıslahen 1.267,994 TL tazminatın faizi ile tahsilini istemiştir. Yargılama sırasında 2.5.2013 tarihinde davacının vefatı üzerine mirasçıları (vekili) davaya devam etmiştir.
Davalı ... vekili satış vaadine konu edilen taşınmazların elbirliği mülkiyetinde olduğunu, mirasçıların bir kısmı ile yapıldığını, bu sözleşmelerde taraf olmadığını, husumet ve esas yönünden davanın reddini istemiştir.
Davalı ... duruşmadaki beyanında 887 parsel yönünden davanın reddini, diğer parseller yönünden diyeceği olmadığını beyan etmiştir.
Dava sırasında ..."in 23.1.2015 tarihinde vefatı üzerine ... mirasçıları ve ...mirasçıları vekili öncelikle iştirak çözülmediğinden ifa imkanı bulunmadığını, ayrıca, sözleşmelerde teslim hususunun belirtilmediğini, davacının zilyet olmadığını, bu nedenle zamanaşımı yönünden reddi gerektiği gibi satıcı murislerin vekaleten hareket eden vekile böyle bir vekaletname vermediklerini, satış bedelinin ödenmediğini, davanın esastan reddini savunmuştur.
Mahkemece, taşınmazlardaki payların davalılar murisi ... adına kayıtlı olmasına rağmen bu taşınmazlarda davacı ..."nin de pay sahibi olduğu dikkate alınarak, miras ortaklığı nedeniyle elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete çevrilmesine gerek olmadığı, taşınmazlar ile ilgili olarak ifa olanağının bulunduğu kabul edilerek 145- 426- 681- 710- 740- 887 ve 1023 parsellerdeki muris ... kızı ... ...."a ait payların 2/3 hissesinin iptali ile davacılar adına tesciline, 273 parsel sayılı taşınmaz yönünden davacı paydaş olmadığından alacak isteminin kabulüne 462 sayılı parsel yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü bir kısım davalılar .... mirasçıları vekili ve dava sırasında vefat eden ..."in mirasçıları vekili temyiz etmiştir.
Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir.
Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağının bulunması zorunludur. Elbirliği mülkiyetine (TMK m.701) konu bir taşınmazda elbirliği ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satış vaadinde bulunması halinde sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte ortaklık çözülünceye kadar ifa olanağının varlığı düşünülemez.
Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, dava konusu taşınmazlar halen davalıların murisi "... kızı .. .." adına tapuda kayıtlı olup mirasçılık belgesine göre muris "... kızı ..."ın mirasçısı olan davalı ... ... (Durka)"nın satış vaadi sözleşmelerine taraf olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda muris "... kızı ..."ın terekesinin elbirliği ortaklığı hükümlerine tabi olup tüm mirasçılarının satış vaadi sözleşmesinde yer almadığından ve murisin terekesi iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi olduğundan henüz ifa olanağı yoktur. Bu husus mahkemenin de kabulünde olup mahkemece, taşınmazlarda davacı ..."nin de müşterek pay sahibi olduğu dikkate alınarak miras ortaklığı nedeniyle elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete çevrilmesine gerek görülmeyip taşınmazlar ile ilgili olarak ifa olanağının bulunduğu bu nedenle murisin paylarının 2/3"ünün iptali ile davacı adına tescili şeklindeki gerekçe doğru değildir.
Elbirliği ortaklığında bir paydaşın tasarrufu ile diğer paydaşların zarar görmemesi, başka bir anlatımla diğer paydaşların dışa karşı koruması gerekir.
Bunun sonucu olarak her türlü tasarruf tüm paydaşların oluru ile mümkündür. Somut olayda davacı, elbirliği ortakları arasında değildir. Kayıt maliki "... kızı ..." terekesi yöntemine uygun olarak paylı mülkiyete dönüştürülmediği sürece elbirliği mülkiyetine tabi olacağından kök murisin mirasçılarından olan davalıların murisi ".... (....)" satış vaadi sözleşmelerinde taraf olmadığından bu aşamada ifa olanağı yoktur.
Bu itibarla mahkemece davacının tescil talebinin reddi ile ikinci kademedeki tazminat isteği incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken ifa olanağı bulunmadığı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 1.350 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacı mirasçılardan alınarak temyiz eden davalılara verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.11.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.