23. Hukuk Dairesi 2014/4442 E. , 2014/4434 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 01/10/2012
NUMARASI : 2006/396-2012/471
Taraflar arasında görülen kooperatif üyeliğinin tespiti, varsa ihraç kararının iptali, tahsise uygun konut bulunup bulunmadığının, borçlu olup olmadığının tespiti davası sonucunda verilen hükmün bozulmasına ilişkin Dairemizin 28.03.2014 gün ve 909 Esas, 1982 Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi davacı vekilince istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü:
- KARAR -
Davacı vekili, davalı kooperatifin ortağı olan müvekkilinin 27.03.2006 tarihli ihtarname ile davalıdan konut tahsis işleminin gerçekleştirilmesini talep ettiğini, kooperatif kayıtlarında müvekkilin kaydına rastlanmadığının cevaben bildirildiğini ileri sürerek, müvekkilinin davalı kooperatifteki üyeliğinin tespitini, müvekkil hakkında ortaklıktan çıkarma kararı bulunması halinde, usulsüz ve hukuka aykırı kararın iptalini, müvekkile tahsis edilmeye uygun konut bulunup bulunmadığının tespitini, konut bulunduğu takdirde, müvekkilinin davalı kooperatife borcu bulunup bulunmadığının, bulunmakta ise miktarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, kooperatifin 2005 yılında işletme kooperatifine dönüştüğünü, öncelikle davanın husumet nedeniyle reddi gerektiğini, davacının 26.04.1995 tarihli yönetim kurulu kararıyla ortaklıktan ihraç edildiğini, davacının sunduğu ödeme belgelerinden en son ödemesinin 1998 yılında yaptığının anlaşıldığını, sekiz yıl aradan sonra bu davanın açılmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, davacıya verilecek konut bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, çıkarmaya dayanak ikinci ihtarnamenin tebliğ edilmemesi nedeniyle ihraç kararının usulsüz olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 26.04.1995 tarih ve 903 karar numaralı genel kurulun davacıyı üyelikten ihracına ilişkin işlemin iptaline, üyeliğinin tespitine, tüm ödemelerin diğer üyeler ile eşit şekilde yerine getirmesi kaydı ile uygun konut tahsisine dair verilen karar, davalı vekilinin temyiz istemi üzerine, Dairemizin 28.03.2013 tarih ve 909 Esas, 1982 Karar sayılı ilamıyla, davalının diğer temyiz itirazlarının reddiyle, ihraç kararının iptali, üyeliğin tespiti istemleri yönünden, aidat yükümlülüğü bulunan bir kooperatife ortağın uzun süre uğramaması, aidat borcunun bulunup bulunmadığını takip etmemesi halinde üyeliğinin sona erdiğini ortağın zımnen kabul ettiği, diğer anlatımla üyelik haklarından zımnen vazgeçtiği, eylemli olarak ortaklıktan çıkma iradesini yansıttığı ve böyle bir davacının açtığı davanın TMK"nın 2. maddesinde öngörülen iyiniyet kuralına aykırı düştüğünün ilke olarak kabul edilmesinin gerektiği, deliller toplandıktan sonra davacının varsa ödeme yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği, diğer anlatımla kooperatif ile bağlantı kurup kurmadığı, üzerinde durulup, sonuç olarak davacının talebinin TMK"nın 2. maddesine uygun olup olmadığı yeterince araştırılıp değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği, tahsis edilmeye uygun konut bulunup bulunmadığı, borcu bulunup bulunmadığı istemleri yönünden ise, güncel bir hukuki yarar olmadan tespit davası açılamayacağı gerekçesiyle bu istemlerin reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozulmuştur.
Bu kez, davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
7201 Sayılı Tebligat Kanunu"nun 17. maddesi “Belli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenler, o yerde bulunmadıkları takdirde tebliğ aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine, meslek veya sanatını evinde icra edenlerin memur ve müstahdemlerinden biri bulunmadığı takdirde aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır." hükmünü;
Tebliğ tarihinde yürürlükte bulunan Yönetmeliğin 26. maddesi "Belirli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenlere, o yerde de tebligat yapılabilir. Muhatabın işyerinde bulunmaması halinde tebliğ, aynı yerde sürekli olarak çalışan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. Muhatap, meslek veya sanatını konutunda icra ediyorsa, kendisi bulunmadığı takdirde memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. Bunlardan hiç birinin bulunmaması durumunda tebliğ, aynı konutta sürekli olarak oturan kişilere veya hizmetçilerden birine yapılır." hükmünü içermektedir.
Bu madde hükümlerinde muhatabın bulunmama nedeninin araştırılması ve tebliğ belgesinde gösterilmesi gerektiğine yönelik bir düzenleme getirilmemiş ise de, önce muhatabın aranması, muhatabın tevziat saatinde o yerde bulunmadığının ancak aynı gün tevziat saatinden sonra döneceğinin tespiti halinde daimi memur veya müstahdemlerden birine, işyeri ev ise memur ya da müstahdemlerden birine, bunlar da yok ise aynı konutta oturan kişilere ya da hizmetçilerden birine yapılması gerekir.
Tebligat Kanunu"nun 20. maddesinde ise, tevziat saatinde o yerde bulunmayıp, aynı gün tevziat saatinden sonra dönmeyeceği belirlenen muhataplar için "13,14,16,17 ve 18. maddelerinde yazılı şahıslar, kendisine tebliğ yapılacak kimsenin muvakkaten başka yere gittiğini belirtirlerse; keyfiyet ve beyanda bulunanın adı ve soyadı tebliğ mazbatasına yazılarak altı beyan yapan tarafından imzalanır ve tebliğ memuru tebliğ evrakını bu kişilere verir. Bu kişiler tebliğ evrakını kabule mecburdurlar. Kendisine tebliğ yapılacak kimsenin muvakkaten başka bir yere gittiğini belirten kimse, beyanını imzadan imtina ederse, tebliğ eden bu beyanı şerh ve imza eder. Bu durumda ve tebliğ evrakının kabulden çekinme halinde tebligat, 21. maddeye göre yapılır. Bu maddeye göre yapılacak tebligatlarda tebliğ, tebliğ evrakının 13,14,16,17 ve 18. maddelerinde yazılı kişilere verildiği tarihte veya ihbarname kapıya yapıştırılışsa bu tarihten itibaren 15 gün sonra yapılmış sayılır. "hükmüne; Yönetmeliğin 29. maddesinde, 21, 22, 23, 25, 26 ve 27. maddelerde yazılı kişiler, tebliğ yapılacak olanın geçici olarak başka yere gittiğini belirtirlerse, tebliğ memuru, muhatabın hangi sebeple adresten geçici olarak ayrıldığını, beyanda bulunanın adı ve soyadı ile sıfatını tebliğ tutanağına yazar. Tebliğ tutanağını beyanda bulunana imzalattırır ve tebliğ edilecek evrakı beyanda bulunana verir. Bu kişiler tebliğ evrakını kabule mecburdurlar. Bu kişilerin beyanlarını imzadan kaçınmaları veya tebliğ evrakını kabul etmemeleri durumunda, tebliğ memuru bu hususu tutanağa yazar, imzalar ve tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti üyesinden birine ya da kolluk amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve teslim ettiği kişinin adresini içeren ihbarnameyi gösterilen adresin kapısına yapıştırır." hükmüne yer verilmiştir.
Dairemizin anılan bozma ilamı, davacı vekiline "muhatapla birlikte daimi çalışanı Av. . E.." adına tebliğ edilmiştir. Tebliğ belgesinde muhtabın tevziat saatinde işyerinde bulunmadığına ve aynı gün döneceğine ilişkin bir tespite yer verilmediğinden bu tebligat, Tebligat Kanunu"nun 17 ve 20, tebliğ tarihinde yürürlükte olan yönetmeliğin 26 ve 29. maddeleri hükümlerine uygun yapılmamıştır. Bu nedenle karar düzeltme isteminin süresinde yapıldığının kabulü ile incelenmesine geçilmiştir.
Yargıtay ilamında belirtilen gerektirici sebeplere göre, HUMK"nın 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme isteminin reddi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin REDDİNE, 1,95 TL harç ve takdiren 226,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyenden alınarak Hazine"ye gelir kaydedilmesine, 09.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.