14. Hukuk Dairesi 2016/6505 E. , 2016/9881 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 15.05.2013 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 16.02.2016 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalılar ... ve ... vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 29.11.2016 günü için yapılan tebligat üzerine taraflardan gelen olmadı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 15.05.2013 tarihli dilekçesiyle 1362 ada 1 sayılı parsel ve 1363 ada 1 parsel sayılı taşınmazlarda davalıların; 03.05.2015 tarihinde 11868 yevmiye nolu resmi senet ile toplam 233.700 TL bedel ile satın aldıkları payların tapularının iptaliyle önalım hakkına dayalı olarak davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili davacının satıştan haberdar olduğunu, sözlü olarak önalım isteminde bulunmayacağına dair şahitler huzurunda güvence verdiğini, kötü niyetli olduğunu; ayrıca, bu güvene dayanarak satış bedelinin tapuda düşük gösterildiğini, gerçekte toplam 514.800 TL bedel ile satın aldıklarını, ayrıca dava konusu taşınmazların fiilen taksim edilerek kullanıldığını, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen 27.3.2014 tarihli karar davalılar vekilinin temyizi üzerine, davalıların fiili taksim savunmasının incelenmesi yönünden bozulmuş, bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılamada 27.04.2015 tarihinde yapılan keşif sonucu Ziraat Bilirkişisi raporunda dava konusu taşınmazın ekim şekline göre taşınmazın bir bütün halinde kullanıldığı, zeminde bir fiili taksimin gözlenmediği ve duruşmada dinlenen tanık beyanlarından da paydaşlar arasında taşınmazın fiili taksim edildiğine ilişkin savunmanın ispatlanamadığı nedenleriyle, TMK"nın 733. maddesine göre noter aracılığıyla bildirim yapılmadığı, davanın süresinde açıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalılar vekili temyiz etmiştir.
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.2.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
Somut olayda; duruşmada dinlenen tanıklar, dava konusu taşınmazın fiilen taksim edildiğine ilişkin beyanlarda bulunmuşlardır. Ancak, taşınmaz üzerinde fiili taksim olup olmadığı varsa taşınmazın hangi bölümünün kimler tarafından ve ne şekilde kullanıldığı hususları açıklığa kavuşturulamamıştır. Bu nedenle mahallinde yeniden keşif yapılarak HMK 259/2 maddesi gereğince tarafların tanıkları taşınmaz başında dinlenerek davacının kullandığı ve davalıya pay satan kişinin kullandığı ayrı ayrı bölümler bulunup bulunmadığı belirlenerek, çelişkili beyanlar varsa giderilerek ve tanıklarca gösterilecek yerler fen bilirkişisi tarafından düzenlenecek krokide denetime elverişli şekilde işaretlenmek suretiyle fiili taksimin mevcut olup olmadığı saptanmalı, varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.11.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.