3. Hukuk Dairesi 2020/6866 E. , 2021/9280 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 19. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : KOCAELİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen tedavi hizmeti bedeli kesintisi ve ceza koşulu tahsili işlemlerinin iptali davasının kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesince yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun reddine, davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulüne yönelik olarak verilen kararın süresi içinde davacı ... Sağ. Hiz. Ve Ür. Ambulans Ve.... San. Tic. Ltd Şti. ile davalı vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; 6101 hastaya sağlık hizmeti sunulmadığı halde Kuruma faturalandırıldığından bahisle, 2012 Yılı özel sağlık hizmetleri sunucularından sağlık hizmeti satın alma sözleşmesi hükümlerinin ihlal edildiği gerekçesiyle Kurumca yersiz ödendiğine karar verilen 358.155.42 TL fatura bedelinin iadesi ile 5.182.000 TL cezai şartın tahsiline karar verildiğini, söz konusu işlemin haksız olması ve mesul müdürün cezai işlemden sorumlu tutulamayacağından işlemlerin iptalini istemişlerdir.
Davalı; davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
İlk derece mahkemesince; alınan her iki bilirkişi raporunda Özel Tıp Merkezi’nin sağlık hizmeti sunulmadığı halde SGK’ya fatura sunduğu, sözleşmeye ve sağlık uygulama tebliğine aykırı davrandığı, bu nedenle davalı kurum işleminin temelde hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne, davacı Özel .... Sağlık Hiz. Ve Ür. Ambulans ve.... San. Tic. Ltd. Şti. eylemi ile SGK’nın 358.155,42 TL zararına yol açtığından kurum alacağının iptali talebinin reddine, davacı ..., SGK’yı zarara uğratan Özel ... Sağlık Hiz. Ve Ür. Ambulans ve ... San. Tic. Ltd. Şti’nin temsilcisi olmayıp, sözleşmenin de tarafı olmadığından hakkındaki işlemin iptaline, taraflar arasındaki iş ticari nitelikte olmayıp davacıya yüklenen cezai şart onun silinmesine yol açacak ölçüde fahiş olduğundan TBK’nın 114 ve 182. maddeleri gereğince indirime tabi tutularak 358.155,42 TL olarak tahsiline, fazlaya ilişkin 4.823.844,48 TL’lık cezai şartın iptaline karar verilmiştir.İlk derece mahkemesinin kararına karşı, taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; davacının işlerinin ticari iş olduğu, taraflar için bağlayıcı olan protokol hükümlerine göre cezai şart düzenlendiği, basiretli tacir olan davacının protokol hükümlerine uymak zorunda olduğu ve mahkemece 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu 182/2. maddesi hükmüne atıf yapılmak suretiyle, cezai şartın fahiş olduğu gerekçesiyle indirim yapılması usul ve yasaya uygun olmadığından davacı tarafın istinaf başvurusunun reddine, davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulüne, davacı Özel ... Sağlık Hiz. Ve Ür. Ambulans ve .... San. Tic. Ltd. Şti."nin davasının reddine, davacı ..."in davasının kabulü ile hakkındaki işlemin iptaline, karar verilmiş; karar, davacı ... Sağ. Hiz. Ve Ür. Ambulans Ve.... San. Tic. Ltd Şti. ile davalı vekillerince temyiz edilmiştir.
1-)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, davalının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı ... Sağ. Hiz. Ve Ür. Ambulans Ve.... San. Tic. Ltd Şti. temyiz itirazı yönünden yapılan inceleme neticesinde;
6100 sayılı HMK"nın 266. maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.
HMK’nun 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Somut uyuşmazlıkta; davacı hakkında, 6101 hastaya sağlık hizmeti sunmadığı halde bu hastalar adına tedavi hizmeti verildiğine dair Kuruma faturalandırma yaptığı gerekçesiyle uygulanan cezai işlemle ilgili bilirkişi incelemesi yaptırılmışsa da, alınan raporlar hükme esas almaya yeterli değildir. Zira cezai işlemin dayanağı olan teftiş raporunun tamamı ve ilgili hastalara ait tıp merkezince düzenlenmiş hasta kayıtları getirtilmeden rapor hazırlandığı gibi, uygulanan cezaların hasta bazında yerinde olup olmadığı tek tek gerekçeleriyle birlikte de değerlendirilmemiş ve bu raporlara karşı taraflarca yapılan itirazlar da karşılanmadan karar verilmiştir. O halde mahkemece yapılması gereken; taraflar arasındaki sözleşmeler ve ilgili mevzuatta uzman hastane yöneticisi, doktor ve emekli Sayıştay denetçisinden oluşan yeni bir bilirkişi heyetinden; her hasta hakkında, ayrı ayrı gerekçeleri belirtilerek, kesintilerin yerinde olup olmadığının değerlendirildiği, tereddüde yer vermeyecek şekilde; ayrıntılı, açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun, tarafların itirazlarını karşılayacak şekilde rapor alınarak hüküm kurulması gerekirken, itiraza uğramış, eksik inceleme yapan bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi’nin 07/02/2020 tarih 2018/917 esas – 2020/294 karar sayılı kararının HMK"nın 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, dosyanın kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, bu dava dosyası ile ilgisi olmayan İstanbul 6. Asliye hukuk Mahkemesinin 2017/28 esasına ait bir adet klasörün ilgili mahkemeye gönderilmesine, 30/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.