3. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/19075 Karar No: 2017/4735 Karar Tarihi: 05.04.2017
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2015/19075 Esas 2017/4735 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2015/19075 E. , 2017/4735 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, Kalkan"da bulunan adresine kendisinin bulunmadığı dönemde kimliği belirsiz kişilerce bilgi ve rızası dışında girildiğini, adına kayıtlı telefondan milletler arası görüşmeler yapıldığını, söz konusu olayla ilgili ceza soruşturmasının bulunduğunu, yapılan görüşmeler nedeniyle gönderilen faturaya itiraz edilmesine rağmen borcun ödenmesi gerektiğinin bildirildiğini belirterek davalıya 6.377,40 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etti. Davalı, davacının iddialarının soyut olduğunu, ispat yükünün davacıda olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece; dava konusu olayla ilgili ceza dosyasında yargılanan sanığın söz konusu telefon görüşmelerini kabul ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1- Dava tarihinde yürürlükte bulunan 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1.maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2.maddesinde “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Bir hukuki işlemin 4077 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için, kanunun amacı içerisinde tanımlanan taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesinde belirlenen tanımlar dikkate alındığında; somut olayda, davacı ile davalı taraf arasındaki ilişkinin 4077 sayılı Kanun kapsamında kaldığı açık olup, kanunun 23. maddesi, bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak sözkonusu olmaz. Hal böyle olunca, mahkemece; uyuşmazlığın çözümünde Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, o yerde ayrı bir Tüketici Mahkemesi varsa görevsizlik kararı verilmesi, yok ise davaya Tüketici Mahkemesi sıfatıyla bakılacağına karar verilerek, Tüketici Mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken, işin esasına girilerek hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. 2-Bozma nedenine göre davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir. SONUÇ; Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 05.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.