11. Hukuk Dairesi 2015/15629 E. , 2016/436 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada... Tüketici Mahkemesi’nce verilen 30/04/2015 tarih ve 2014/154-2015/575 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankanın 10 yılı aşkın süredir bireysel müşterisi olduğunu, banka çalışanının müvekkiline vadeli mevduat hesabındaki parayı bir yıl süre ile çekmemesi koşuluyla mevduat faizine ek getir sağlayan bir bankacılık ürünü satma hususunda öneride bulunduğunu, müvekkilinin parasını bir yıl süre ile çekmemesi durumunda aylık vadesinin işlemeye devam edeceğini, bankanın özel faiz uygulayabileceğini, faize ek bir getirisinin olabileceğini ve bu taahhüdü vermesi ile ek getirinin kendisine ödeneceğini bu taahhüdün hiçbir riskinin olmadığını söylediğini, müvekkilinin bu mahiyette olan bir getiri için ikna olduğunu ve parasının 190.000,00 TL"lik kısmının taahhüt ederek bir kısım matbu evraklar imzalayarak banka ile sözleşme imzaladığını, davaya konu opsiyonlu döviz mevduatı ve opsiyon işlemleri çerçeve sözleşmesi ve egzotik opsiyon işlem sonuç formunun hile ile imzalatıldığını ve müvekkilinin iradesi dışında sözleşmenin gerçek mahiyeti ve amacı gizlenmek suretiyle imzalandığını, müvekkilinin hile ile aldatılması sonucu maddi kayıplara uğradığını iddia ederek, sözleşmenin geçmişe dönük olarak butlan sebebiyle iptali ile bu sözleşme nedeniyle uğranılan zarardan fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 20.000,00 TL"nin iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, sermaye piyasaları işlemlerinin tüketici mahkemesi görev alanına girmediğini, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu"nun 48. maddesinde belirtilen ""kredi sayılan haller arasında vadeli işleme ve opsiyon sözleşmelerinin de dahil edilmesi nedeniyle davacıya genel kredi sözleşmesi imzalatıldığını, iş bu davanın asliye ticaret mahkemesinin görev alanına girdiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı ile davalı arasında imzalanan sözleşmenin ""... ve ... Sözleşmesi""(Genel kredi sözleşmesi) olduğu, davacı ile banka arasındaki alacaktan kaynaklı uyuşmazlığın bu haliyle 6502 sayılı Yasa"nın 3/I maddesi ve aynı yasanın 73. maddesinde tüketici işlemi ve tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlığa ilişkin dava olmadığı gerekçesiyle, davanın görev yönünden reddi ile mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, genel kredi sözleşmesine dayalı istirdat istemine ilişkindir. Dava tarihi olan 27/06/2014 tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun"un 3/(1)-k maddesi gereğince bankacılık sözleşmelerinden kaynaklanan işlemlerin de tüketici işlemi olduğu ve bu sözleşmelerle ilgili uyuşmazlıkların çözüm yerinin tüketici mahkemeleri olduğu gözetilerek, işin esasına girilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiş, hükmün temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, 18/01/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.