20. Ceza Dairesi 2019/7382 E. , 2020/786 K.
"İçtihat Metni"
Yüksek Adalet Bakanlığı"nın 28/11/2019 tarih ve 94660652-105-34-10835-2018– Kyb sayılı yazısı ile, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki İstanbul 11.Sulh Ceza Mahkemesinin 11/07/2013 tarihli, 2013/311 esas ve 2013/1186 sayılı kararının kanun yararına bozulmasının istenmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 09/12/2019 tarihli ve 2019/122196 sayılı ihbar yazısı ekinde dosyaların Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosyalar incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A-)Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Sanık hakkında, 14/05/2010 tarihli “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” eylemi nedeniyle yapılan soruşturma sonucunda, Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığının 25/06/2010 tarihli, 2010/18076 soruşturma, 2010/12838 esas ve 2010/9151 sayılı iddianamesi ile, TCK’nın 191/1,53 ve 54.maddeleri uyarınca cezalandırılması istemi ile kamu davası açıldığı,
2-Yapılan yargılama sonucunda İstanbul 11.Sulh Ceza Mahkemesinin 17/04/2012 tarihli, 2010/391 esas ve 2012/ 847 sayılı kararı ile, TCK’nın 191/2.maddesi uyarınca sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına karar verildiği, kararın 10/05/2012 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği,
3- İstanbul Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 16/07/2012 tarihli çağrı yazısının 27/07/2012 tarihinde tebliğ edildiği, müdürlüğe başvurmaması üzerine yeniden tebliğat çıkarıldığı ve 26/11/2012 tarihinde tebliğ edildiği, müdürlüğe başvurmaması nedeniyle dosyanın kapatılarak 06/02/2013 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği,
4- Kanun yararına bozma istemine konu İstanbul 11.Sulh Ceza Mahkemesinin 11/07/2013 tarihli, 2013/311 esas ve 2013/ 1186 sayılı kararı ile; sanığın TCK’nın 191/1, 62 ve 50/1-a maddeleri uyarınca 6.000TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın 10/09/2013 tarihinde temyiz edilmeden kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B-)Kanun yararına Bozma İstemi:
“Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak suçundan sanık ..."ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesi uyarınca denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulmasına dair İstanbul 11. Sulh Ceza Mahkemesinin 17/04/2012 tarihli ve 2010/391 esas, 2012/847 sayılı kararını müteakip, sanığın yasal süresi içerisinde müracaat etmediğinden bahisle yargılamaya devam edilmesine ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 28/03/2013 tarihli ve 2012/8964 DS sayılı talebi üzerine, sanığın anılan Kanun"un 191/1, 62 ve 52. maddeleri gereğince 6.000,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin İstanbul 11. Sulh Ceza Mahkemenin 11/07/2013 tarihli ve 2013/311 esas, 2013/1186 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 195. maddesindeki istisnaî durumlar dışında sanığın savunması alınmadan mahkûmiyet hükmü kurulmasının mümkün olmadığı gözetilmeden, sanığın savunması alınmadan savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir” denilerek İstanbul 11. Sulh Ceza Mahkemesinin 11/07/2013 tarihli ve 2013/311 esas, 2013/1186 sayılı kararının kanun yararına bozulması istenmiştir.
C-)Konunun Değerlendirilmesi:
İncelenen dosyada sanığın, 14/05/2010 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma eylemi nedeniyle 25/06/2010 tarihli iddianame ile kamu davası açıldığı, İstanbul 11. Sulh Ceza Mahkemesinin 2013/350 esas ve 2013/1760 karar sayılı dosyasında ise, 17/05/2010 tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan cezalandırılması istemiyle 29/06/2010 tarihli iddianame ile ayrı ayrı kamu davası açıldığı, sanığın 14/05/2010 tarihli ilk eylemi nedeniyle henüz dava açılmadan önce, 17/05/2010 tarihinde sanığın yeniden kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu işlediği, İstanbul 11. Sulh Ceza Mahkemesinin 2013/350 esas ve 2013/1760 karar sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda sanığın TCK’nın 191/1,62 ve 50/1-a maddeleri gereğince 6.000,00 Türk lirası ağır para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, bu karara karşı da kanun yararına bozma yoluna gidildiği, dosyanın Dairemizin 2019/1722 esasında kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Her iki davaya konu suçlar arasında hukuki kesinti bulunmamaktadır. Sanık her iki suçu, bir suç işleme kararının icrası kapsamında işlemiştir. Başka bir anlatımla zincirleme suç oluşmuştur.
Zincirleme suç söz konusu olduğunda, TCK"nın 43. maddesi uyarınca, daha ağır sonuç doğuran suçtan hüküm kurulması ve diğer suç nedeniyle ise cezanın artırılması gerekir.
Somut olayda, zincirleme suç oluşturan aynı nitelikteki iki suç nedeniyle aynı mahkemeye iki ayrı dava açılması üzerine, ayrı ayrı mahkûmiyet hükmü kurulması kanuna aykırıdır.
Açıklanan nedenlere göre;
Sanığın, bir suç işleme kararının icrası kapsamında 14/05/2010 ve 17/05/2010 tarihlerinde iki kez "kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma" suçunu işlediği ve bunların "zincirleme suç oluşturduğu", birleştirme kararı verilerek, tek bir uyuşturucu madde kullanmak suçundan mahkumiyet kararı verilip zincirleme suç hükümleri uygulanması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde ayrı ayrı cezalandırılmasına karar verilmesi kanuna aykırı olduğu gibi,
Kabule göre de; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 195. maddesindeki istisnaî durumlar dışında sanığın savunması alınmadan mahkûmiyet hükmü kurulmasının yasaya aykırı olduğu gözetilmeden, sanığın savunması alınmadan savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görülmüştür.
D-Karar :
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
İstanbul 11. Sulh Ceza Mahkemesinin 11/07/2013 tarihli ve 2013/311 esas, 2013/1186 sayılı kararının CMK"nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun’un 309.maddesinin 4.fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için dosyanın Adalet Bakanlığı’na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine,
22/01/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.