1. Hukuk Dairesi 2015/12531 E. , 2016/1167 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ-TESCİL
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali, tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın ve birleştirilen davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı ..., davacılar ..., ..., ... ve ... vekili ile birleşen dava tereke temsilcisi ... tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Asıl ve birleşen dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar ile birleşen davanın davacısı, miras bırakanları ..."ın 481 parsel sayılı taşınmazdaki payını davalı torununun kandırması neticesinde davalıya devrettiğini, öte yandan temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, işlem sırasında mirasbırakanın akli melekelerinin yerinde olup olmadığı konusunda da tam teşekküllü sağlık kuruluşundan rapor alınmadan işlem yapıldığını, bu hususları taşınmazla ilgili Kadastro Mahkemesi"nin 1990/167 Esas sayılı dosyasından görülen dava sırasında öğrendiklerini ileri sürerek, asıl davada tapu iptal ve ... mirasçıları adına tescile, birleşen davada ise miras payı oranında iptal ve tescile karar verilmesini istemişler, yargılama sırasında birleşen davanın davacısının ölmesi üzerine tereke temsilcisi davayı sürdürmüştür.
Davalı, iddiaların doğru olmadığını, davacıların aynı hususları kadastro davasında da ileri sürdüklerini ve kabul görmediğini, kesin hüküm bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; miras bırakan ..."ın, tapunun 4.3.1969 tarih, 3 sırasında kayıtlı dava konusu taşınmazını 24.10.1986 tarihli resmi akitle davalıya satış suretiyle temlik ettiği, anılan taşınmazın 22.05.1981 tarihinde 481 parsel numarası ile kadastro tespitinin yapıldığı ve tespit sırasında Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 1974/104 Esas
sayılı dosyasından davalı olduğunun belirtildiği,... Mahkemesi"nin 07.06.2001 tarih, 1990/167 Esas, 2001/31 sayılı kararı ile, çekişme konusu taşınmazı resmi akitle satın alan ve o davada müdahil olan davalı ..."in davasının kabul edilerek, dava konusu 481 parsel sayılı taşınmazın ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verildiği, davacıların anılan dava dosyasına verdikleri 24.01.2001 tarihli müdahale dilekçesi ile; 481 parsel sayılı taşınmazın muristen babaları ..."e kaldığını iddia ederek taşınmazın ... mirasçıları adına tescile karar verilmesini talep ederek davaya müdahil oldukları, yargılama sonunda davalarının reddedildiği, anılan kararın davacıların da aralarında bulunduğu taraflarca temyizi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesi"nin 28.01.2003 tarih, 2002/3420 Esas, 2003/157 sayılı kararı ile davacılardan bahisle""... Miras bırakan ve babaları ... tarafından belediyeden satın alındığını ve zilyet olduklarını ileri sürmüşler ise de, bu iddialarını kanıtlayamamışlardır. Diğer yönden katılan davacılar tapu maliki mirasbırakanları ..."nin babaları ..."e hibe ettiğini ileri sürmüşler ise de; 24.10.1986 tarih ve 1 numaralı tapu kaydına göre ... payını kayden ..."e satmış, böylece..."nin taşınmazda kayda dayalı herhangi bir hakkı kalmamıştır. Hal böyle olunca katılan ... ve arkadaşları iddialarını kanıtlayamamışlardır."" gerekçesi ile onandığı ve davacıların karar düzeltme taleplerinin de reddedilerek, kararın 18.04.2003 tarihinde kesinleştiği, taşınmazın 18.04.2003 tarihinde hükmen davalı adına tescil edildiği, 1325 doğumlu olan mirasbırakan..."ın 11.01.1994 tarihinde ölümü ile geride mirasçı olarak birleşen dava davacısı olan oğlu ..., dava dışı çocukları... ... ... ... ... ...ile 16.12.1985 tarihinde ölen oğlu ..."ın çocukları (murisin torunları) olan asıl dava davacıları ile yine ..."in çocuğu olan davalı ..."in kaldığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece, çekişme konusu taşınmazla ilgili Kadastro Mahkemesi"nin 1990/167 Esas, 2001/31 Karar sayılı dosyasında miras bırakan tarafından yapılan çekişme konusu satışın muvazaalı olduğunun iddia edildiği, anılan davada satışın gerçek olduğunun belirtilerek talebin reddedildiği ve dereceattan geçmek suretiyle kesinleştiği, bu kararın asıl dava bakımından kesin hüküm oluşturduğu, birleşen dava davacıları bakımından da kesin delil niteliğinde olduğu, bu olgular karşısında iddiaların ispat edilemediği gerekçesi ile asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki, bir davaya ait şekli anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir. (6100 sayılı HMK"nın 303. maddesi, mülga 1086 sayılı HUMK"un 237. maddesi)
Somut olaya gelince; eldeki dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılmış olup, kesin hüküm ve kesin delil oluşturduğu kabul edilen ve yukarıda içeriği açıklanan ... Kadastro Mahkemesi"nin 1990/167 Esas, 2001/31 Karar sayılı davada ise davacıların, mirasbırakanları ..."in zilyetliğine ve taşınmazın murisleri ..."e hibe edildiği iddialarına dayalı tescil talebine ilişkin olduğu görülmektedir.
O halde, her iki davanın hukuki sebepleri farklı olduğuna göre, kesin hükümden söz edilemeyeceği kuşkusuzdur.
Hâl böyle olunca, öncelikle yargılama sırasında 27.04.2005 tarihinde ölen asıl dava davacılarından ... mirasçılarının davaya dahil edilmesi, ondan sonra işin esasına girilerek, tarafların dayandıkları tüm delillerin eksiksiz toplanması, gösterilen tanıkların iddialar doğrultusunda etraflıca beyanlarının alınması, toplanacak deliller, toplanan delillerle birlikte değerlendirilerek, dava konusu taşınmazın davalıya temlikinin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olup olmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekide saptanarak varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.
Davacı ..., davacılar ..., ..., ... ve ... vekili ile birleşen dava tereke temsilcisi ..."ın temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün belirtilen nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.