Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/590
Karar No: 2016/1166
Karar Tarihi: 04.02.2016

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/590 Esas 2016/1166 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2015/590 E.  ,  2016/1166 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : ECRİMİSİL


    Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Dava, paydaşlar arasında ecrimisil isteğine ilişkindir.
    Davacı, müşterek murislerinden intikal eden ve büyük bir bölümü fındıklık olan 16 parça taşınmazı yıllardır davalı kardeşlerinin tasarruf ettiğini, payına karşılık herhangi bir ödeme yapmadıkları gibi, taşınmazlardan faydalanmasına da engel olduklarını ileri sürerek, murisin ölüm tarihinden itibaren hesaplanacak ecrimisilden fazlaya ilişkin hakları saklı kalarak şimdilik 1.000.-TL"nin faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında bilirkişi raporunda belirlenen dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık ecrimisil bedeli olan 18.113,41-TL miktar üzerinden tamamlama harcı yatırmıştır.
    Davalılar, iddiaların doğru olmadığını, murislerinin ölümünden sonra kalan taşınmazların intikali ve paylaşımı konusunda noter kanalı ile 06.10.2008 tarihinde davacıya ihtar gönderdikleri halde sonuç alamadıklarını, mahkeme kararı ile intikalin gerçekleştirildiğini, davacının payına karşılık bir taşınmazın onun tasarrufuna bırakıldığını, 2013 yılına kadar da fındığını onun topladığını, ancak o yıl mahsulü toplamayıp dalında çürüttüğünü ve eldeki davayı kötüniyetli açtığını, taşınmazlardaki fındıkları kendilerinin dikip yetiştirdiklerini, intifadan menin sözkonusu olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, dava konusu taşınmazlarda tarafların paydaş olup davacının kullandığı yer bulunmadığı, davalıların, davacının kullanımına engel oldukları gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hemen belirtilmelidir ki, dava konu taşınmazda taraflar paydaştırlar. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan ecrimisil istiyebilir.
    Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
    Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.
    Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz.
    Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 gün ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı ilamı)
    25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay"ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
    Öte yandan; yine bilindiği, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında, fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK"nin 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı) 25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay"ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
    Ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık olmalı ve değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK"nin 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir.
    Bu nedenle, eğer arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
    İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
    Somut olaya gelince, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme yeterli olduğunu söyleyebilme imkanı yoktur.
    Şöyle ki; çekişmeye konu taşınmazların bir bölümünün tapu sicil kaydında vasfı tarla ve çalılık olduğu yazılı olduğu halde, ziraat bilirkişisinin bu taşınmazların bir bölümünün fındıklık olduğunu belirlediği ve aşamalarda davalıların taşınmazları kendilerinin fındıklık haline getirdiklerini savundukları halde, davalıların bu savunmaları üzerinde durulmadığı, fındıklık olarak kullanılan parsellerin davalılarca fındıklık haline getirilip getirilmediği hususunda mahalli bilirkişiler ile tanıkların etraflıca beyanlarının alınmadığı, yine davalıların savunmalarında; davacının payına karşılık bir taşınmazı onun tasarrufuna bıraktıklarını iddia ettikleri halde, bu taşınmazın hangi taşınmaz olduğunun davalılardan sorulup, gerçekten de davacının kullanımına terkedilip terkedilmediği hususu üzerinde durulmadığı, yine keşifte beyanı alınan aynı zamanda dava konusu 104 ada 11 parselde paydaş olan mahalli bilirkişi... anlatımında; ""Dava konusu 104 ada 11 parsel sayılı taşınmazdaki evi kendisinin kullandığını, taşınmazlardan 127 ada 3, 101 ada 20, 131 ada 5, 131 ada 6 ve 105 ada 13 parsel sayılı taşınmazları 1960 doğumlu ..."un kendisi ve diğer davalının payı oranında kullandığını, 1957 doğumlu ..."un kullanmadığını, 105 ada 13 parsel üzerinde bulunan 3 evden birini dava dışı ..."un, diğer iki evi ve damı ise 1960 doğumlu ..."un kullandığını, 130 ada 3 ve 105 ada 8 parsel sayılı taşınmazları dava dışı ..."un, 131 ada 3 ve 131 ada 7 parsel sayılı taşınmazlar ile bunları üzerinde bulunan evleri ve 131 ada 8 parsel sayılı taşınmazı dava dışı ... mirasçılarının kullandığını, davalıların kullanmadığını"" beyan ettiği halde, davalıların tüm taşınmaz ve yapılarda kullanımları ve tasarrufları mevcutmuş gibi değerlendirme yapılarak ecrimise hükmedilmiş olması doğru olmadığı gibi, davalıların kullandıkları ve tasarruf ettikleri taşınmazların ayrı ayrı tespit edilerek bu doğrultuda davalıların sorumlu olacakları ecrimisilin belirlenmemiş olması da doğru değildir.
    Öte yandan; taşınmazlar üzerinde bulunan yapılar bakımından düzenlenen bilirkişi raporunun da yukarıda belirtilen ilkelere uygun düzenlenmediği, özellikle, taşınmazların dava konusu ilk dönemdeki ecrimisil miktarının belirlenip sonraki dönemler için ecrimisil hesaplaması yapılması gerekirken, dava tarihine en yakın dönemin ecrimisili belirlenerek geriye gidilerek hesaplama yapılmış olması doğru olmadığı gibi, taşınmazlar taraflara mirasbırakanları ..."tan intikal ettiği ve muris 01.11.2007 tarihinde öldüğü halde, 01.11.2007 tarihinden öncesini de kapsar şekilde ecrimisilin hüküm altına alınmış olması da isabetsizdir.
    Hâl böyle olunca; yukarıda belirtilen ilkeler ve olgular doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, toplanacak delillerin, toplanan delillerle birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
    Davalıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





















    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi