11. Hukuk Dairesi 2016/55 E. , 2016/424 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Tüketici Mahkemesi’nce verilen 23.06.2015 tarih ve 2015/641-2015/641 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı ile Gelir Koruma Sigortası Poliçesi imzaladığını, iş sözleşmesinin müvekkilinin iş sözleşmesinin işveren tarafından feshedilmesi üzerine işsizlik tazminatını almak için müracaat ettiğini ancak talebinin davalı tarafından reddedildiğini, alacağın tahsili için yapılan icra takibinin itiraz üzerine durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacıya yapılmış olan sigorta kapsamında "işsizlik sigortası gereğince işsizlik tazminatı" konusunda olduğu, davacının mesleki faaliyetini garanti altına almak amacıyla sigorta işlemini yaptırmış olduğu ve mesleki amaçla hareket eden gerçek kişi konumunda olup, 6502 Sayılı Kanunun 3/k maddesi gereğince tüketici konumunda olmadığı, TTK"nın 4, 5 ve 1401 vd maddeleri gereğince davaya bakma görevinin Asliye Ticaret Mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle, görevsizliğine ve dosyanın talep halinde .... Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, Gelir Koruma Sigortası Poliçesine dayalı olarak işsizlik teminat bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun"un 2. maddesinde, kapsamının tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamalar olduğu açıklanmış, 3/1. maddesinde ise tüketici işlemi; “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” şeklinde tanımlanmıştır. Yasa koyucu, bu hükümle, tüketicinin taraf olduğu sigorta sözleşmelerini tüketici işlemi olarak kabul etmiştir. Aynı Yasa"nın 73. maddesinde, bu kanundan kaynaklanan uyuşmazlıkların tüketici mahkemesinin görevine girdiği düzenlenmiş, 83. maddesinde ise, taraflardan birinin tüketici olduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Somut olayda, her ne kadar mahkemece, davacının 6502 sayılı Kanun"un 3/k maddesi anlamında tüketici olmadığı gerekçesiyle görevli olmadığı sonucuna varılmış ise de gelir koruma sigortası ile amaçlanan mesleki faaliyetin korunması olmayıp, gelirin korunmasıdır. Zira, mesleki faaliyetin korunması amacıyla uygulanan mesleki sorumluluk sigortaları, mesleğin icrası sırasında özen yükümlülüğüne aykırı davranışlar nedeniyle ortaya çıkan mali kayıplara teminat vermekte ve bu yolla sigortalının mesleki faaliyeti sırasında üçüncü kişilerin uğradığı zararların tazminini sağlamaktadır. Bu itibarla, mahkemece dava konusu sözleşmenin nitelendirmesi yapılırken, sözleşmenin sigortalının işsiz kalma rizikosu nedeniyle gelirden mahrumiyetini önlemeye yönelik bir sözleşme olduğu, bu haliyle sigortalının tüketici, yapılan işlemin de tüketici işlemi olduğu düşünülerek işin esasına girilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile usul ve yasaya aykırı kararın BOZULMASINA, 18.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.