20. Hukuk Dairesi 2015/2809 E. , 2016/50 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 28/10/2014 gün ve 2014/10269 E. - 24339 K. sayılı ilâmıyla bozulmasına karar verilmiş, süresi içinde davalı ... vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla ve 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 09.02.2011 tarih ve 6110 sayılı Kanunun 8. maddesi ile değişik 14. maddesinin son fıkrası ve aynı Kanuna 6572 sayılı Kanunun 27. maddesi ile eklenen geçici 14. maddesi ile 22.01.2015 tarih ve 29244 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak 02.02.2015 tarihinde yürürlüğe giren Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun işbölümüne ilişkin 19.01.2015 tarih ve 2015/8 sayılı İş Bölümü Kararı gereğince, karar düzeltme incelemesi yapma görevinin Dairemize ait olduğu anlaşılmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 21.08.2006 harç tarihli dava dilekçesinde; ... ili, ... ilçesi, ... köyünde bulunan 137 ada 42 parsel sayılı taşınmazı müvekkilinin 22.04.1996 tarihinde satın aldığını, tapuda müvekkili adına kayıtlı iken, taşınmazın orman sınırları içerisinde kaldığından bahisle ... Yönetimi ve ... tarafından ... . Asliye Hukuk Mahkemesinin 01.06.2004 gün ve 2003/883 E. - 2004/251 K. sayılı dava dosyasında açılan tapu iptali ve tescil davası nedeniyle yapılan yargılama sonucunda dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptaline ve orman olarak ... adına tesciline karar verildiğini, kararın Yargıtay denetiminden de geçerek 15.07.2004 tarihinde kesinleştiğini, AİHS 1 Nolu Protokolun1. maddesi uyarınca ve Anayasayla korunan mülkiyet haklarının ihlal edildiğini, fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak kaydıyla şimdilik 500.020.00.- TL tazminatın zararın oluştuğu tapu iptal tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, davalı ...den alınarak müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir. Daha sonra keşifte belirlenen değer üzerinden davasını harçlı olarak ıslah etmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptali nedeniyle uğranılan zararın TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın reddine, dava reddedilmiş olmakla Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 90.539.50.- vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı ...ye verilmesine karar verilmiş; hükmün, davalı ... Yönetimi ve ... vekili tarafından vekâlet ücretine yönelik olarak, davacı vekilinin işin esasına ilişkin duruşmalı olarak temyizi üzerine, gider eksikliğinden duruşma istemi reddedilerek Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 28/10/2014 gün ve 2014/10269 E. - 24339 K. sayılı ilâmındaki gerekçelerle bozulmasına karar verilmiştir.
Davalı ... vekili, karar düzeltme dilekçesinde; Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin bozma kararında ücreti vekâlete ilişkin temyiz taleplerinin tam karşılanmadığını, işin esasına ilişkin ret kararının doğru olduğunu, davanın değerinin sonradan ıslah edildiğini, bu değer üzerinden vekâlet ücreti hesaplanması gerektiğini re"sen ele alınacak diğer nedenleri de ileri sürerek bozma kararının aleyhe olan kısımlarının kaldırılarak yerel mahkeme kararının bu nedenle düzeltilerek onanmasını istemiştir.
Davacı vekili karar düzeltme dilekçesine karşı verdiği beyan ve cevap dilekçesinde; temyiz istemlerinin kabul edilerek yeniden araştırma ve incelemeye yönelik olarak yerel mahkeme kararının bozulduğunu, ...nin karar düzeltme talebinin yargılamayı uzatmaya yönelik olduğunu kötü niyetli olduklarından reddi gerektiğini, 1086 sayılı HUMK"nın 434 ve 432. maddeleri gereğince disiplin para cezası uygulanması gerektiğini ileri sürerek talebin reddine karar verilmesini istemiştir.
Dosyada bulunan yazılı kanıt ve belgelerin incelenmesinde; ... ili, ... ilçesi, ... köyünde bulunan 137 ada 42 parsel sayılı taşınmazın yörede 1947 yılında yapılan tapulamada ... ve mirasçıları adına kadastro tesbiti ve tescilinin yapıldığı, davacı ... taşınmazı 22.04.1996 tarihinde 598 yevmiye numarası ile ve satış ve hisse tevhidi yolu ile adına tescil edildiği, ... Yönetimi ve ... tarafından taşınmazın orman sınırları içerisinde kaldığından bahisle ... yönetimi ve ... tarafından ... . Asliye Hukuk Mahkemesinin 01.06.2004 gün ve 2003/883 E. - 2004/251 K. sayılı dava dosyasında yapılan yargılama sonucunda dava konusu taşınmazın tamamının orman olarak ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verildiği, kararın temyiz edilmeksizin 15.07.2004 tarihinde kesinleştiği ve hükmün 08.05.2006 tarih 2184 numaralı yevmiye ile infaz edilerek tapu kütüğüne işlendiği ve sayfanın kapatıldığı anlaşılmaktadır.
4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesinde "Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücû eder." hükmü yer almakta olup bu düzenlemeye göre devletin sorumluluğu resmî sicile güvenden doğan kusursuz sorumluluktur. Sicile güvenden doğan kusursuz sorumluluk, tapu siciline bağlı çıkarların ve aynî hakların yanlış tescili sonucu değişmesi ya da yitirilmesi ile bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır. Çünkü, sicillerin doğru tutulmasını üstlenen ve taahhüt eden devlet, gerçeğe aykırı ve dayanaksız kayıtlardan doğan zararları da ödemekle yükümlüdür. Kusurun varlığı ya da yokluğu, Devletin sorumluluğu için önem taşımaz. Sadece, Devletin memuruna rücûu halinde kusurun varlığı önemlidir. Kesinleşen bir mahkeme hükmünün infazı yasal zorunluluk olup tapu memurunun bu nedenle kusurundan söz edilemez.
Açıklanan nedenlerle, TMK"nın 1007. maddesinde düzenlenen resmî sicile güvenden doğan objektif (kusursuz) sorumluluk halinin, 818 sayılı Kanunun 41. md. (6098 sayılı Borçlar Kanununun 49. ve devamı maddesinde) düzenlenen haksız fiil sorumluluğu ile ilgisi bulunmadığından, aynı Kanunun 72. maddesindeki (818 sayılı Kanunun 66. maddesi) zamanaşımı kurallarının uygulanma imkanı olmadığı gibi, TMK"nın 1007. maddesine dayanılarak açılan davalar için de, ayrıca zamanaşımı süresi belirlenmemiştir. Bu itibarla, 6098 sayılı Borçlar Kanununun 146. maddesindeki (818 sayılı Kanunun 125. maddesi) 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin uygulanması İHS 1 nolu ek protokol ile koruma altına alınan mülkiyet hakkının korunmasında esas olup, işbu davada zamanaşımı süresi dolmamıştır.
Kural olarak; 6098 sayılı Borçlar Kanununun 49. ve devamı maddesinde düzenlenen haksız fiilden kaynaklanan tazmini sorumluluk, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte doğar ve zamanaşımı süresi başlar. 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesinde düzenlenen objektif (kusursuz) sorumluluk halinin varlığının kabulünde; Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararların karşılanması amacını güden Devletin tazmini sorumluğu ise; mülkiyetin el değiştirdiği veya mülkiyetin elden çıktığı, diğer bir anlatımla bir yerin kamu malı niteliğinde orman veya mera, yaylak, kışlak olması, kıyı kenar çizgisi içerisinde kalması nedeniyle tapu kaydını iptal eden mahkeme kararının kesinleştiği tarihte başlar. Bu durumda, taşınmazın makul ve gerçek değerinin saptanmasında dava tarihi değil, mülkiyet hakkına müdahalenin gerçekleştiği tarih esas alınmalıdır.
Hal böyle olunca; 1947 yılında yapılan tapulama çalışmalarında 18.500 m² olarak özel kişiler adına tarla niteliği ile tespit ve tescile tabi tutulan taşınmazın tapu kaydının, davacı satın aldıktan sonra mahkeme kararıyla iptal edilmesi nedeniyle oluşan zararın da kadastro işlemlerinden kaynaklandığı ve TMK"nın 1007. maddesi anlamında tazmini gerektiği muhakkak olup, işin esasına girilerek, davacının gerçek zararının tespiti için öncelikle taşınmazın, mülkiyetin el değiştirdiği tarih itibariyle kamulaştırma yasasındaki kriterlerde dikkate alınarak ve şehir imar planınına göre arsa mı, yoksa arazi mi olduğu belirlenip, bu konuda taraflara delillerini ibraz etmek üzere süre verildikten sonra, mahallinde uzman bilirkişiler kurulu aracılığı ile yapılacak keşif sonucunda, taşınmaz arsa vasfında ise emsal karşılaştırması yapılarak; arazi vasfında ise gelir metodu esas alınarak, dava tarihindeki değilde tapu kaydının iptal edildiği ve mülkiyetin el değiştirdiği tarihindeki değerinin saptanması bundan sonra bilirkişi kurulu raporuna göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
Ayrıca; dava değeri harcı tamamlanmak suretiyle ıslah edilmişse bu değer üzerinden vekâlet ücreti hesaplanması gerekirken hesaplanmaması da ayrıca bozma nedenidir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin karar düzeltme istemlerinin re"sen ileri sürülen nedenlerle kabul edilerek özel Dairenin bozma kararının kaldırılarak açıklanan değişik gerekçelerle yerel mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklana nedenlerle, davacı ... vekili ile davalı ... vekilinin karar düzeltme istemlerinin kabul edilerek Özel Dairenin 28/10/2014 gün ve 2014/10269 E. - 24339 K. sayılı BOZMA KARARININ ORTADAN KALDIRILMASINA, yerel mahkemenin 19/12/2013 gün ve 2012/216 E. - 2013/585 K. sayılı kararının değişik gerekçeyle ve açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 11/01/2016 günü oy birliği ile karar verildi.