1. Hukuk Dairesi 2020/2554 E. , 2021/1456 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, mirasbırakan annesi ...’nın maliki olduğu 739 ada 11 parsel sayılı taşınmazı mirastan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak davalı gelini ...’ya 05.01.2012 tarihinde satış yolu ile temlik ettiğini, mirasbırakanın asıl amacının taşınmazı dava dışı oğlu ...’a vermek olduğunu ileri sürerek dava konusu 739 ada 11 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının miras payı oranında iptali ile adına tescilini istemiştir.
Davalı, mirasbırakanın oğlu ... ile 1980 yılında evlendiklerini, dava konusu taşınmazın ortak konutları olup mirasbırakanla birlikte yaşadıklarını, mirasbırakanın gerçek amacının mal kaçırmak olmayıp bakım karşılığı temlikin yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin karar Dairece; “... davacı ...’nın mirasbırakanın kızı, davalı ... ise gelinidir. Temlik tarihinde 72 yaşında olan mirasbırakan ...’ın yaşlılığa bağlı rahatsızlıkları olup ölümünden önce bir süre davalı gelini ve dava dışı oğlu ile birlikte aynı çatı altında yaşadığı, mirasbırakanın bakım ve hizmeti ile davalının ve eşinin ilgilendiği, yalnızca ölümünden 1 hafta 10 gün kadar önce davacı kızının yanında kaldığı, davacı ... bir husumetinin bulunmadığı hususları dosya kapsamı ve özellikle bir kısım davacı tanığının beyanlarıyla da sabittir. Oysa, dava konusu taşınmazın satış şeklinde davalıya temlik edildiği görülmektedir. Hemen belirtilmelidir ki, satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olacağı kuşkusuzdur. Semenin bir başka ifade ile malın bedelinin ise mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet veya emek de olabileceği kabul edilmelidir. Esasen yukarıda da değinildiği üzere muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 01.04.1974 tarih ve ½ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında mirasbırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinin kabulü gerekir. Bir başka ifade ile murisin iradesi önem taşır. O halde, yukarıda değinilen somut olgular açıklanan ilkeler çerçevesinde değerledirildiğinde mirasbırakanın yapmış olduğu temlikle ilgili olarak gerçek amaç ve iradesinin mirasçıdan mal kaçırmak olmadığı ve bu amaçla temlikin gerçekleştirilmediği kabul edilmelidir. Hal böyle olunca, açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü yönünde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde mirasbırakan tarafından yapılan temliğin kendisine yapılan bakım karşılığında gerçekleştiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin temyiz başvurusu ek karar ile süresinde yapılmadığından bahisle reddedilmiştir.
Ek karar ve karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi ...’in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
KARAR
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil davası olup, mahkemece bozma ilamı doğrultusunda davanın reddine ilişkin verilen karar davacı vekiline 01.07.2020 tarihinde elektronik tebligat yöntemi ile tebliğ edilmiş ve davacı vekilinin 13.08.2020 tarihli temyiz dilekçesi mahkemenin 14.08.2020 (mahkemenin sehven 23.06.2020 karar tarihli olarak yazdığı temyiz başvurusu değerlendirme kararı) tarihli elektronik imzalı ek kararı ile temyizin süresinde olmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir.
Elektronik Tebligat Yönetmeliği’nin 9/6 maddesi gereği; “Elektronik yolla tebligat, muhatabın elektronik tebligat adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır.” Öte yandan, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun adli tatilin sürelere etkisine ilişkin 104.maddesi gereği; “ Adli tatile tabi olan dava ve işlerde, bu Kanunun tayin ettiği sürelerin bitmesi tatil zamanına rastlarsa, bu süreler ayrıca bir karara gerek olmaksızın adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılır.”
Somut olaya gelince, davacı vekiline 01.07.2020 tarihinde elektronik yolla yapılan tebligat, Elektronik Tebligat Yönetmeliği’ nin 9/6 maddesine göre 06.07.2020 tarihinde tebliğ edilmiş sayılacak olup; temyizin son günü 20.07.2020 tarihine karşılık gelmektedir.Bu durumda HMK’nın 104.maddesi gereğince temyiz süresinin son günü adli tatile rastladığından 13.08.2020 tarihli temyiz dilekçesinin süresinde olduğuna kuşku yoktur.
Hal böyle olunca, mahkemece verilen temyiz başvurusunun reddine ilişkin ek kararının KALDIRILMASINA,
Hükmüne uyulan bozma kararında, gösterildiği şekilde işlem yapılarak karar verilmiştir. Davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 4.90. TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 15.03.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.