20. Ceza Dairesi 2019/3886 E. , 2020/784 K.
"İçtihat Metni"
Yüksek Adalet Bakanlığı"nın kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan ... hakkındaki Mersin 3.Sulh Ceza Mahkemesinin 14/05/2014 tarihli, 2012/1169 esas ve 2013/252 sayılı ek kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 27/09/2019 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A-)Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Sanık hakkında, 17/01/2008 tarihli “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” eylemi nedeni ile Mersin Cumhuriyet Başsavcılığının 19/09/2008 tarihli, 2008/6656 soruşturma, 2008/10443 esas ve 2008/3052 sayılı iddianamesi ile, sanığın TCK’nın 191/1 ve 53.maddeleri uyarınca cezalandırılması istemi Mersin 3.Sulh Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,
2- Mersin 3.Sulh Ceza Mahkemesinin 25/11/2009 tarihli, 2008/824 esas ve 2009/914 karar sayılı kararı ile, TCK’nın 191/2.maddesi uyarınca sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına karar verildiği, kararın Mersin E Tipi Kapalı Ceza ve İnfaz Kurumunda Tebligat Kanunu’nun 35.maddesine göre 26/05/2010 tarihinde tebliğ edildiği, 05/07/2010 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği,
3- Mersin Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 15/07/2010 tarihli çağrı yazısının 09/08/2010 tarihinde Tebligat Kanununun 21/1.maddesine göre tebliğ edildiği, müdürlüğe başvurduğu, 03/08/2010 tarihinde müdürlükte tebliğ-tebellüğ belgesi imzalatılarak denetim planı hazırlandığı, hastaneye sevkedildiği, hastanede 6 haftalık bağımlılık programına alındığı, hastanenin 01/02/2011 tarihli yazısında 29/12/2010 tarihli 3.randevusuna katılmadığının bildirilmesi üzerine 01/02/2011 tarihli uyarı yazısının 01/02/2011 tarihinde müdürlükte elden tebliğ edildiği, yeniden hastaneye sevkedildiği, hastanenin yazısında tedavisine gerek olmadığının bildirildiği, 23/07/2012 tarihli görüşmesine katılmaması nedeniyle evrakın kapatılarak Mersin Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği,
4- Mersin 3.Sulh Ceza Mahkemesinin 20/02/2013 tarihli, 2012/1169 esas ve 2013/252 sayılı kararı ile; sanığa CMK’nın 176/2.maddesindeki uyarıyı içerir duruşma davetiyesinin tebliğe çıkarıldığı, tebliğ edilemediği, sanık savunması alınmadan TCK’nın 191/1, 62 ve 50/1-a maddeleri uyarınca 6.000TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği,gerekçeli kararın 27/03/2013 tarihinde Tebligat Kanunu’nun 21/1.maddesine göre tebliğ edilerek 04/04/2013 tarihinde temyiz edilmeden kesinleştiği,
5- Sanığın kararı 12/05/2014 tarihinde temyiz ettiği, kanun yararına bozma istemine konu Mersin 3.Sulh Ceza Mahkemesinin 14/05/2014 tarihli, 2012/1169 esas ve 2013/252 karar sayılı ek kararı ile; gerekçeli kararın 27/03/2013 tarihinde usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği, temyiz talebinin 7 günlük süreden sonra 12/05/2014 tarihinde yapıldığı gerekçesiyle temyiz talebinin reddine karar verildiği, ret kararının 20/05/2014 tarihinde cezaevinde tutanakla tebliğ edildiği, sanığın ret kararını temyiz etmediği,
Anlaşılmıştır.
B-)Kanun yararına Bozma İstemi:
“Kullanmak için uyuşturucu vya uyarıcı madde satın almak suçundan sanık ..."ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 191/1, 62, 50/1-a ve 52/2. maddeleri gereğince 6.000,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair Mersin 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 20/02/2013 tarihli ve 2012/1169 esas, 2013/252 sayılı kararına yönelik temyiz talebinin reddine dair Mersin 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 14/05/2014 tarihli ve 2012/1169 esas, 2013/252 sayılı ek kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre, sanığın yokluğunda verilen Mersin 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 20/02/2013 tarihli kararının, 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 21/1. maddesine göre tebliğ edilerek kesinleştirme işlemi yapılmış ise de, anılan Kanun"un 10/2. madde ve fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir usul benimsenmiş olması karşısında, öncelikle bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise mernis adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, aynı Kanun"un 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun"un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata anılan Kanun"un 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddelerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması, bu usûlün dahi sonuç vermediği takdirde 7201 sayılı Kanun"un 35. maddesine göre işlem tesisi gerektiği gözetilmeksizin, sanık adına anılan Kanun"un 21/1. maddesine göre tebliğ yapıldığı, dolayısıyla yapılan tebligatın geçerli sayılamayacağı ve bu nedenle kararın kesinleşmediği cihetle, sanığın temyiz talebinin süresinde olduğu kabul edilerek, dosyanın temyiz incelemesinin yapılabilmesi için Yargıtay"a gönderilmesi gerekirken, yazılı şekilde talebin reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilerek Mersin 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 14/05/2014 tarihli ve 2012/1169 esas, 2013/252 sayılı ek kararının kanun yararına bozulması istenilmiştir.
C-)Konunun Değerlendirilmesi:
Sanık ..."ın kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan Mersin 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 20/02/2013 tarihli ve 2012/1169 esas, 2013/252 sayılı kararı ile, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 191/1, 62, 50/1-a ve 52/2. maddeleri gereğince 6.000,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, sanığın kararı temyiz etmesi üzerine Mersin 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 14/05/2014 tarihli ve 2012/1169 esas, 2013/252 sayılı ek kararı ile süre yönünden temyiz talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamına göre, sanığın yokluğunda verilen Mersin 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 20/02/2013 tarihli kararının, 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 21/1. maddesine göre tebliğ edilerek kesinleştirme işlemi yapılmış ise de, anılan Kanun"un 10/2. madde ve fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir usul benimsenmiş olması karşısında, öncelikle bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise mernis adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, aynı Kanun"un 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun"un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata anılan Kanun"un 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddelerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine ilişkin şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması, bu usûlün dahi sonuç vermediği takdirde 7201 sayılı Kanun"un 35. maddesine göre işlem tesisi gerektiği gözetilmeden, sanık adına anılan Kanun"un 21/1. maddesine göre tebliğ yapıldığı, dolayısıyla yapılan tebligatın geçerli sayılamayacağı ve bu nedenle kararın kesinleşmediği anlaşıldığından, sanığın temyiz talebinin süresinde olduğu kabul edilerek, dosyanın temyiz incelemesinin yapılabilmesi için Yargıtay"a gönderilmesi gerekirken, yazılı şekilde talebin reddine karar verilmesi kanuna aykırı olduğu gibi;
Sanığa, “denetimli serbestlik tedbirine uymadığının iddia edilmesi nedeniyle, duruşmaya katılıp bu konuda beyanda bulunması veya diyeceklerini duruşma gününe kadar yazılı olarak bildirmesi gerektiği, aksi takdirde denetimli serbestlik tedbirine uymadığı kabul edilerek,cezaya hükmolunabileceği” uyarısını içeren tebligat yapılması gerektiği gözetilmeden, duruşma günü davetiyesi tebliğ edilemeyen ve duruşmaya gelmeyen sanığın savunması alınmadan cezalandırılmasına karar verilmesi suretiyle sanığın savunma hakkının kısıtlanması da kanuna aykırıdır.
D-)Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle; Kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, Mersin 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 14/05/2014 tarihli ve 2012/1169 esas, 2013/252 sayılı ek kararının CMK"nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun’un 309.maddesinin 4.fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için dosyanın Adalet Bakanlığı’na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine,22/01/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.