16. Hukuk Dairesi 2015/16618 E. , 2016/465 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında... Köyü çalışma alanında bulunan temyize konu 1107 parsel sayılı 78.902,96 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 6831 sayılı Yasa"nın 2/A-B maddeleri uyarınca 2/B alanı olarak orman sınırları dışına çıkarıldığı ve ekonomik yarar sağlaması mümkün olduğu ve herhangi bir kullanıcısı bulunmadığından bahisle, beyanlar hanesinde herhangi bir belirtme yapılmaksızın, 3402 sayılı Yasa"nın Ek-4 madde ve 6292 sayılı Kanun"un 6. ve 11. maddeleri uyarınca ham toprak vasfıyla ... adına tespit edilmiştir. Davacı ..., taşınmazın bir bölümünün satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı ile zilyetliğinde bulunduğundan bahisle tespitin iptali ve kendi adına tapuya tescili; olmadığı takdirde beyanlar hanesine kendi adına zilyetlik şerhi verilmesi istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, temyize konu 1107 parsel numaralı taşınmazın fen bilirkişis..."nin 11.05.2015 havale tarihli rapor ve krokisinde (B) harfiyle gösterilen 23.901,81 metrekare yüzölçümündeki kısmının ifrazen son parsel numarası verilmek suretiyle davacı adına tapuya tesciline, aynı raporda (A) harfi ile gösterilen 33.607,73 metrekare ve (C) harfiyle gösterilen 21.393,42 metrekare yüzölçümündeki kısımların ise davalı... adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de yapılan inceleme, araştırma ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Temyize konu 1107 parsel sayılı 78.902,96 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın kadastro tutanağının edinme sütununun incelenmesinde, 6831 sayılı Yasa"nın 2/A-B maddeleri uyarınca 2/B alanı olarak orman sınırları dışına çıkarıldığı ve ekonomik yarar sağlaması mümkün olan yerlerden olduğu ve herhangi bir kullanıcısı bulunmadığından bahisle, beyanlar hanesinde herhangi bir belirtme yapılmaksızın, 3402 sayılı Yasa"nın Ek-4 madde ve 6292 sayılı Kanun"un 6. ve 11. maddeleri uyarınca ham toprak vasfıyla... adına tespit edilmiş; davaya konu olup temyize konu olmayan, ancak aynı tarihte kadastro tespiti yapılan komşu 1108 parsel sayılı taşınmazın ise 6831 sayılı Yasa"nın 2/A-B maddeleri uyarınca sarı alan olarak orman özelliği bulunmayan ve şahısların kullanımındaki yerlerden olduğundan bahisle kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle Kadastro Kanunu"nun 14. maddesi uyarınca gerçek kişi şahıs adına tespit edildiği anlaşılmaktadır. Bu haliyle dava konusu taşınmazların bulunduğu çalışma alanında tesis kadastrosu mu yoksa kullanım kadastrosu mu yapıldığı dosya kapsamı itibariyle net olarak anlaşılamamaktadır. Mahkemece bu tereddüt giderilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalıdır. Hal böyle olunca, üç kişilik orman bilirkişi kurulu, üç kişilik ziraat bilirkişi kurulu ve fen bilirkişi eşliğinde, davaya ve temyize konu 1107 parsel sayılı taşınmaz başında keşif yapılarak, taşınmazın öncesinde orman olup olmadığı, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde 2/B uygulaması yapılıp yapılmadığı, dava konusu taşınmazın 2/B uygulaması sonucu orman sınırları dışına çıkartılan yerlerden olup olmadığı öyle ise Ek-4. maddesi kapsamında kullanım kadastrosu yapılıp yapılmadığı Kadastro Müdürlüğünden de sorularak orman bilirkişi kuruluncada tereddütsüz olarak saptanmalı, ziraat bilirkişi kurulundan dava konusu taşınmazda tespit tarihi itibariyle fiili bir kullanım bulunup bulunmadığı hususunda rapor alınmalı; şayet davaya konu taşınmaz, kullanım kadastrosuna ve 2/B çalışmasına konu olmuş ise,... adına orman sınırı dışına çıkarılan yerlerin zilyetlik yoluyla kazanılmasının mümkün olmadığı, bu çalışmalar sırasında zilyetlik yoluyla kullanıcıları ve muhdesat sahipleri adına tespit yapılmayacağı, kadastro tutanaklarının beyanlar hanesinde “6831 sayılı Kanun"un 2/B maddesi uyarınca... adına orman sınırı dışına çıkarılmıştır” şeklinde belirtme yapılacağı ve fiili kullanımın kim veya kimler tarafından ne zamandan beri ne şekilde sürdürüldüğü hususlarının beyanlar hanesinde gösterilmekle yetinileceği düşünülerek, davacının taşınmazın mülkiyetine yönelik talebinin reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmeli, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar araştırılıp, tespitin niteliği belirlenmeden yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, açıklanan nedenlerle davalı... vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 01.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.