19. Hukuk Dairesi 2018/2266 E. , 2019/4961 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince süresinde temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davacı şirket ile davalılardan ... Petrol... Ltd. Şti. arasında bayilik sözleşmesi, protokol ve eki belgelerin imzalandığını, diğer davalıların ise davalı şirketin doğmuş ve doğacak 450.000 USD tutarına kadar olan borcuna kefil olduklarına dair taahhütname keşide ettiklerini, ticari ilişki sırasında davalının uzun süre mal alımı yapmayıp kaçak mal sattığına dair duyumlar alınması üzerine davalı işyerinde tespit yaptırıldığını, tüm uyarılara rağmen davalının mal alımı yapmaması nedeniyle davacı tarafça akdin haklı sebeple fesih olunduğunu, bu fesih sonucu oluşan bayilik hizmet bedeli alacağı, cezai şart alacağı ve taahhüdü ihlal alacağının tahsiline yönelik davacı tarafından girişilen takibe davalıların itirazı sonucu takibin durduğunu belirterek, itirazın iptaliyle, takibin devamına ve % 40 oranında icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davacı iddialarının doğru olmadığını, esasen davacı yanın sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerine uymaması sonucu davalıların ekonomik sıkıntıya girdiğini bildirerek davanın reddini savunmuş ve % 40 oranında kötüniyet tazminatının davacıdan tahsilini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, taraflar arasında imzalanan sözleşme, protokol hükümleri ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda davacı tarafça sözleşmenin haklı sebeple feshedildiğinin saptandığı, davacının bayilik hizmet bedeli ve cezai şart talebinde haklı olduğu ancak taahhüdü ihlale konu talebinin yasal olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, icra dosyasında davalı kefillerin sorumlulukları 540.450,00 TL (450.000 USDx1.201 TL) ile sınırlı olmak üzere 707.466,21 TL asıl alacağa ve 112.968,37 TL işlemiş faiz alacağına yönelik itirazların iptaline, davalı kefillerin sorumluluğu 216.180,00 TL ile sınırlı olmak üzere 282.986,48 TL icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline, takipten itibaren asıl alacağa yıllık % 18"i aşmamak üzere avans faizi uygulanmasına, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dairemizin 2014/13074 esas ve 2015/11095 karar ve 16.09.2015 tarihli ilamıyla, davacı vekilinin açıklanan temyiz itirazı dışındaki sair temyiz itirazları red edilerek, taraflar arasında imzalanan 11.06.2008 tarihli protokolün 9.1.3. maddesinde ""bayi şirketin ... herhangi bir nam altında hiçbir surette hak ve alacak talep etmeyeceğini, bayilik hizmet bedeli tutarını ... aldığı günden itibaren ödeme tarihine kadar olan sürede belirlenen faiz oranı üzerinden ... derhal ve nakden ödeyeceği"" hükmünün yer aldığı, belirtilen protokol hükmüne göre bayilik hizmet bedelinin süresinde ve miktarında indirim yapılmayacağına dair bir düzenleme bulunduğu, bu durum karşısında mahkemece anılan açık hüküm gözetilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle bayilik hizmet bedelinden tenkis yapılarak yazılı şekilde hüküm tesisinde isabet görülmediği gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılamaya ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacı tarafça sözleşmenin haklı sebeple feshedildiğinin saptandığı, davacının bayilik hizmet bedeli ve cezai şart talebinde haklı olduğu, ifaya bağlı bu cezai şartın sözleşmenin feshedilmiş olması nedeniyle uygulanmasının mümkün olmadığı, protokolün feshin sonuçlarını düzenleyen 9.1.3 maddesinde davacı tarafından davalıya ödenen bayilik hizmet bedellerinin alındığı tarihten ödeme tarihine kadar olan sürede belirlenen faiz oranı üzerinden derhal davacı ..."ye nakden ve defaten ödeneceği kararlaştırılmış olmakla, Yargıtay bozma ilamında değinildiği gibi, bu bedelden indirim yapılamayacağından, davalı kefiller 643.830,20 TL"ndan sorumlu olmak kaydıyla, 836.360,63 TL asıl alacağa ve 146.890,48 TL işlemiş faiz alacağına itirazın iptaline, davalı kefillerin sorumluluğu 257.532,08 TL ile sınırlı olmak üzere 377.684,08 TL icra inkar tazminatının davalılardan müşterek ve müteselsil olarak tahsiline, takipten itibaren asıl alacağa yıllık % 18"i aşmamak üzere avans faizi uygulanmasına, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
HMK"nın 297. maddesinin 2. fıkrasındaki “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” amir hükmüne rağmen mahkemece hüküm fıkrasında parantez açılarak gerekçede yer alması gereken hususlar gösterilmek suretiyle hüküm fıkrası anlaşılamaz hale getirilmiş ve takip talebi ile bağı koparılarak hüküm fıkrasında tereddüt oluşturulmuştur. Ayrıca kararın gerekçesinin son paragrafında kefillerin sorumluluğunun 540.450,00 TL kefalet limiti ile sınırlı olduğu belirtildiği halde, hükümde kefalet limiti aşılarak gerekçe ile hüküm arasında çelişki oluşturulmuştur. Hükmün davalılar tarafından temyiz edilmemiş olması nedeniyle resen bozma sebebine de girmeyen sair hususlar bozma sebebi yapılmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 04/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.