17. Ceza Dairesi 2018/2849 E. , 2018/12222 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Sanık ...’ın yüzüne karşı verilen 06/09/2010 tarihli erteli hapis cezasına ilişkin hükmün, sanığın temyiz etmemesi üzerine 12.10.2010 tarihinde kesinleştiği, denetim süresinde yeni bir suç işlediğinden bahisle, sanık hakkında mahkemesine ihbarda bulunulması üzerine, mahkemece celse açılmadan 20/07/2014 tarihinde dosya üzerinden 06/09/2010 tarihli hükmün aynen infazına karar verildiği, sanığın yokluğunda verilen bu hükmün sanığın 14/05/2009 tarihli mahkemede alınan savunmasında bildirdiği “...” adresinden farklı olarak “...” adresine tebliğ edildiği ancak muhatabın adreste tanınmadığından bahisle tebligatın iade edilmesi üzerine, bu kez gerekçeli kararın sanığın duruşmada da bildirdiği son adresi ve MERNİS adresi olan “...” adresine tebliğe çıkarıldığı, bu tebligatın da Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre tebliğ edildiği, bunun üzerine hükmün temyiz edilmeden kesinleştiği ve infaza verildiği, hükmün infazı sırasında kesinleştiğini öğrenen sanığın mahkemesine sunduğu 29/01/2018 tarihli dilekçe ile, 06/09/2010 tarihli hükmün yüzüne karşı verildiği ancak temyiz süresinin tebliğ veya tefhimden başlayacağı hususunda açıklama yapılmadığından bahisle, 06/09/2010 ve 20/07/2014 tarihli hükümleri temyiz etme hakkının kendisine verilmesi hususunda eski hale getirme talebinde bulunduğu, bu dilekçe üzerine mahkemesince 12/02/2018 tarihli ek karar ile, sanığın yüzüne karşı verilen 06/09/2010 tarihli kararı temyiz etmediği, 20/06/2014 tarihli ek kararın ise sanığın MERNİS adresine tebliğ edildiği gerekçesiyle hükümleri süresinde temyiz etmeyen sanığın temyiz talebinin reddine karar verildiği, bu ek kararın sanığa 15/02/2018 tarihinde cezaevinde usulüne uygun şekilde tebliği üzerine sanığın bu 12/02/2018 tarihli ek kararı 16/02/2018 tarihli dilekçesi ile süresinde temyiz ettiği ve önceki dilekçesiyle aynı taleplerde bulunduğu anlaşılmış ancak, sanığın yüzüne karşı verilen 06/09/2010 tarihli hükümde Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’sının 40/2. maddesi ve 5271 sayılı CMK"nın 34/2, 231/2, 232/6 ve 291/1-2 maddeleri ile Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 7.11.2006 tarih, 2006/6-123 Esas ve 2006/229 Karar sayılı ilamında da vurgulandığı üzere, başvurulabilecek kanun yolu, süresi, sürenin ne zaman başlayacağı, başvuru mercii ve şekli ile kanun yollarına süresi içinde başvurulmadığı takdirde hükmün veya kararın kesinleşeceğinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmediği, bu nedenle usulüne uygun şekilde sanığa tebliğ de edilmeyen 06/09/2010 tarihli hükmün kesinleşmediği ve hükümde belirtilen 2 yıllık denetim süresinin başlamadığı, bu sebeple denetim süresi içerisinde işlenen bir suçtan da bahsedilemeyeceği ve sonrasında yapılan tüm işlemlerin yok hükmünde olduğu, sanığın eski hale getirme talebinin kabülü ile temyiz istemi süresinde kabul edilip, mahkemece verilen 12/02/2018 tarihli temyiz isteminin reddine dair karar kaldırılarak, 06/09/2010 tarihli hükme yönelik yapılan temyiz incelemesinde:
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
5237 sayılı TCK"nın 49/2. maddesi gereğince sonuç olarak hükmolunan 1 yıl 1 ay hapis cezasının “uzun süreli hapis cezası” olması dolayısıyla aynı Yasa"nın 53/3-4. madde ve fıkraları gereğince, uzun süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında, anılan Yasa maddesinin 1. fıkrasında belirtilen belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma tedbirlerinin uygulanması gerektiği gözetilmemesi, ayrıca T.C. Anayasa Mahkemesi"nin, TCK"nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının, 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanmış olması nedeniyle iptal kararı doğrultusunda TCK"nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ...’ın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasa"nın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkrasına T.C. Anayasa Mahkemesi"nin, TCK"nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanmış olmasından kaynaklanan zorunluluk nedeniyle; "TCK"nın 53. maddesinin Anayasa Mahkemesi"nin 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı da gözetilmek suretiyle uygulanmasına" cümlesinin eklenmesi suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 10/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.