Esas No: 2019/3778
Karar No: 2020/779
Karar Tarihi: 22.01.2020
Yargıtay 20. Ceza Dairesi 2019/3778 Esas 2020/779 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Yüksek Adalet Bakanlığı"nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki Düzce 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/05/2016 tarihli, 2015/348 esas ve 2016/469 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 11/09/2019 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A-)Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Şüpheli ... hakkında 05/06/2014 tarihli “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçundan Düzce Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma sonucunda, 08/12/2014 tarihli, 2014/7274 soruşturma ve 2014/148 sayılı kararı ile, beş yıl süre ile kamu davası açılmasının ertelenmesine, bir yıl süre ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına, aynı Kanun"un 191/4. maddesi gereğince erteleme süresi içerisinde kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi ya da tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması durumunda hakkında kamu davası açılacağının ihtarına kesin olarak karar verildiği, kararın 29/12/2014 tarihinde şüpheliye tebliğ edildiği, 19/12/2014 tarihinde infazı için Düzce Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği,
2- Düzce Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 23/12/2014 tarihli ve 2014/1823 DS sayılı çağrı yazısı 29/12/2014 tarihinde şüpheliye tebliğ edilerek infaz işlemlerine başlandığı, tedbirin infazına devam edildiği sırada Düzce Cumhuriyet Başsavcılığınca, şüphelinin yeniden uyuşturucu madde ile yakalanması nedeniyle erteleme ve denetimli serbestlik kararının kaldırıldığının müdürlüğe bildirilmesi üzerine kaydın kapatıldığı,
3- Şüphelinin 15/05/2015 tarihinde yeniden kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu işlemesi nedeniyle, Düzce Cumhuriyet Başsavcılığınca erteleme kararı kaldırılarak her iki soruşturma evrakının birleştirildiği ve 11/06/2015 tarihli, 2015/5795 soruşturma, 2015/2096 esas ve 2015/1759 sayılı iddianame ile, şüphelinin TCK’nın 191/1 ve 53.maddeleri uyarınca cezalandırılması istemi ile Düzce 1. Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,
4- Kanun yararına bozma istemine konu Düzce 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/05/2016 tarihli ve 2015/348 esas, 2016/469 sayılı kararı ile;
“Sanığın eylemine uyan 5237 sayılı TCK’nın 6545 sayılı Kanunla değişiklikten önceki ve lehine olan 191/2, 1. cümle gereğince sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına” karar verildiği, kararın 21/06/2016 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği ve infazı için Düzce Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği,
5- Düzce Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 18/07/2016 tarihli ve 2016/616 DS sayılı çağrı yazısının 25/07/2016 tarihinde sanığa tebliğ edildiği, 26/07/2016 tarihinde uyulması gereken kurallar formu imzalatılarak aynı tarihte hastaneye sevkedildiği, 19/08/2016 tarihli yazıda hastaneye başvurmadığının bildirilmesi üzerine uyarılmasına karar verildiği, 04/09/2016 tarihli uyarı yazısının 17/10/2016 tarihinde Tebligat Kanunu’nun 21/2.maddesine göre tebliğ edildiği, uyarılmasına rağmen müdürlüğe başvurmaması nedeniyle 03/11/2016 tarihinde dosyanın kapatılmasına karar verilerek Düzce Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği,
6- Düzce 1.Asliye Ceza Mahkemesinin 30/03/2017 tarihli, 2016/472 esas ve 2017/166 sayılı kararı ile, sanığın TCK’nın 191/1, 62 ve 50/1-a maddeleri uyarınca 6.000TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın 17/04/2017 tarihinde istinaf yoluna gidilmeden kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B-)Kanun Yararına Bozma İstemi:
Kanun yararına bozma istemi ve ihbarnamede;
“Kullanmak için uyuşturucu ve uyarıcı madde kabul etmek veya bulundurmak suçundan sanık ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda Düzce Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 08/12/2014 tarihli ve 2014/7274 soruşturma, 2014/148 sayılı kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve sanık hakkında 1 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair kararı müteakip, adı geçenin denetim süresi içerisinde, 15/05/2015 tarihinde uyuşturucu ve uyarıcı maddeyi kullanmak amacıyla bulundurmak suçunu işlemesi sebebiyle Düzce Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 11/06/2015 tarihli ve 2015/5795 soruşturma, 2015/2096 esas, 2015/1759 sayılı iddianame ile kamu davası açılması üzerine yapılan yargılama sonucunda, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 191/2-1. cümle uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına dair Düzce 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/05/2016 tarihli ve 2015/348 esas, 2016/469 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Düzce 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/05/2016 tarihli ve 2015/348 esas, 2016/469 sayılı kararının kesinleşmesi sonrasında, sanığın denetim yükümlülüklerine uymadığından bahisle Düzce Cumhuriyet Başsavcılığınca talepte bulunulması üzerine, dosyanın yeniden ele alınarak yapılan yargılama sonucunda sanığın 5237 sayılı Kanun"un 191/1 ve 62/1. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Düzce 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 30/03/2017 tarihli ve 2016/472 esas, 2017/166 sayılı kararının, Düzce 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/05/2016 tarihli kararının kanun yararına bozma yoluyla bozulması neticesinde infaz kabiliyetinin bulunmayacağı değerlendirilerek yapılan incelemede;
1-5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesinde, "Bu suçtan dolayı başlatılan soruşturmada şüpheli hakkında ... beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir." ve 191/4. maddesinde "Kişinin, erteleme süresi zarfında; a) Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi, b) Tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması, c) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması hâlinde, hakkında kamu davası açılır." şeklinde düzenlemelere yer verildiği,
Benzer bir olaya ilişkin Yargıtay 20. Ceza Dairesinin 26/09/2016 tarihli ve 2015/8231 esas, 2016/4886 karar sayılı ilâmındaki ""....Somut olayla ilgili; kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan şüpheli hakkında, Cumhuriyet savcısı tarafından TCK"nın 191. maddesinin 2. fıkrası kapsamında verilen "kamu davasının açılmasının ertelenmesine" ilişkin karara, şüphelinin itiraz hakkının bulunduğu kabul edildiğinden, kanun yararına bozma talebi yerinde değildir......İstanbul Anadolu 6. Sulh Ceza Hakimliği"nin 07/11/2014 tarih ve 2014/1579 değişik iş sayılı "itirazın kabulüne" ilişkin kararına yönelik, yerinde görülmeyen kanun yararına bozma isteğinin CMK"nın 309. maddesi gereğince REDDİNE,...."" şeklindeki açıklamalar karşısında,
Dosya kapsamına göre, Düzce Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 08/12/2014 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının sanığa 29/12/2014 tarihinde tebliğ edildiği, ancak anılan karara karşı adil yargılama ilkesi ve suçsuzluk karinesi gereğince, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 171 ve 173. maddelerinde suçtan zarar gören için tanınan "kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına itiraz" hakkıyla ilgili hükümlerin, TCK"nın 191. maddesinin 2. fıkrası kapsamında verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına karşı şüpheli için de kıyas yolu ile uygulanması gerektiği gözetilmeksizin kararın kesin şekilde karar verildiği, kaldı ki Cumhuriyet Başsavcılığınca itiraz hakkı tanınmamakla birlikte Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından denetimli serbestlik tedbirine ilişkin çıkarılan 23/12/2014 tarihli çağrı yazısında da itiraz hakkı olduğunun belirtilmediği, bu hâliyle kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının kesinleşmediği cihetiyle, 5721 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 223/1. maddesinde yer alan, “Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verilir. Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı, hükümdür.” ve aynı maddenin 8. fıkrasında yer alan, "Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir." şeklinde hüküm çeşitlerinin tahdidi olarak sayıldığı, somut olayda mahkemesince açılan kamu davası hakkında kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden durma kararı verilerek, şüpheli hakkında geçerli tebligat işlemleri yapılarak denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi yönünde karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde,
2- 28/06/2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 68. maddesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 191. maddesi yeniden düzenlenmiş olup, anılan maddenin 9. fıkrasında “Bu maddede aksine düzenleme bulunmayan hâllerde, Ceza Muhakemesi Kanununun kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin 171 inci maddesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 231 inci maddesi hükümleri uygulanır.” şeklinde bir hükme yer verildiği, keza 6545 sayılı Kanun’un 65. maddesi ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrasında yer alan, “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Türk Ceza Kanununun 191 inci maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen kovuşturmalarda, hakkında daha önce denetimli serbestlik veya tedavi tedbiri uygulanmayan kişilerle ilgili olarak 191 inci madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir.” biçimindeki düzenlemeler nazara alındığında,
Düzce Cumhuriyet Başsavcılığının 08/12/2014 tarihli ve 2014/7274 soruşturma, 2014/148 sayılı kararı ile sanık hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve 1 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, dolayısıyla sanık hakkında lehe olduğundan bahisle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 6545 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önceki 191/2. maddesi uyarınca yeniden tedavi ve denetimli serbestlik kararı verilemeyeceğinin gözetilmemesinde, isabet görülmemiştir.” denilerek 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca Düzce 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/05/2016 tarihli ve 2015/348 esas, 2016/469 sayılı kararının bozulması istenilmiştir.
C-) Konunun Değerlendirilmesi:
Sanık ... hakkında 05/06/2014 tarihli “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçundan yapılan soruşturma sonucunda Düzce Cumhuriyet Başsavcılığınca 08/12/2014 tarihli ve 2014/7274 soruşturma, 2014/148 sayılı karar ile, kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve sanık hakkında 1 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, şüphelinin denetim süresi içerisinde, 15/05/2015 tarihinde yeniden kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu işlemesi nedeniyle Düzce Cumhuriyet Başsavcılığının 11/06/2015 tarihli ve 2015/5795 soruşturma, 2015/2096 esas, 2015/1759 sayılı iddianamesi ile kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda Düzce 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/05/2016 tarihli ve 2015/348 esas, 2016/469 sayılı kararı ile; sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 191/2-1. cümlesi uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Düzce 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/05/2016 tarihli ve 2015/348 esas, 2016/469 sayılı kararının kesinleşmesini takiben, infazı sırasında sanığın denetim yükümlülüklerine uymadığının bildirilmesi üzerine yapılan yargılama sonucunda Düzce 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 30/03/2017 tarihli ve 2016/472 esas, 2017/166 sayılı kararı ile, sanığın 5237 sayılı Kanun"un 191/1, 62/1 ve 50/1-a maddeleri gereğince 6.000,00TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş ise de; Düzce 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 30/03/2017 tarihli ve 2016/472 esas, 2017/166 sayılı kararının, Düzce 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/05/2016 tarihli kararının kanun yararına bozulması halinde infaz kabiliyetinin bulunmayacağı değerlendirilerek yapılan incelemede;
1-28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesinde, "Bu suçtan dolayı başlatılan soruşturmada şüpheli hakkında ... beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir." şeklinde düzenlemenin yer aldığı, 5237 sayılı Kanun’da, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ve bu kararla birlikte verilebilecek olan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararlara yönelik herhangi bir kanun yolu öngörülmemiş ise de; kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile bu karara bağlı olarak verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararlara yönelik TCK"nın 191/2. maddesinin 2. cümlesinde yer alan "Cumhuriyet savcısı, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyarır." şeklindeki düzenleme gereği, Düzce Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 08/12/2014 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının sanığa 29/12/2014 tarihinde tebliğ edildiği, ancak anılan karara karşı adil yargılama ilkesi ve suçsuzluk karinesi gereğince, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 171 ve 173. maddelerinde suçtan zarar gören için tanınan "kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına itiraz" hakkıyla ilgili hükümlerin, TCK"nın 191. maddesinin 2. fıkrası kapsamında verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına karşı şüpheli için de kıyas yolu ile uygulanması gerektiği gözetilmeden kararın kesin olarak verildiği, kaldı ki Cumhuriyet Başsavcılığınca itiraz hakkı tanınmamakla birlikte Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından denetimli serbestlik tedbirine ilişkin çıkarılan 23/12/2014 tarihli çağrı yazısında da itiraz hakkı olduğunun belirtilmediği, bu hâliyle kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının kesinleşmediği anlaşıldığından;
5721 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 223/1. maddesinde, “Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verilir. Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı, hükümdür.” ve aynı maddenin 8. fıkrasında yer alan, "Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir." şeklinde hüküm çeşitlerinin tahdidi olarak sayıldığı, somut olayda mahkemesince açılan kamu davası hakkında kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden durma kararı verilerek, şüpheli hakkında geçerli tebligat işlemleri yapılarak denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi kanuna aylırıdır.
2- 28/06/2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 68. maddesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 191. maddesi yeniden düzenlenmiş olup, anılan maddenin 9. fıkrasında “Bu maddede aksine düzenleme bulunmayan hâllerde, Ceza Muhakemesi Kanununun kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin 171 inci maddesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 231 inci maddesi hükümleri uygulanır.” şeklinde bir hükme yer verildiği, keza 6545 sayılı Kanun’un 65. maddesi ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrasında yer alan, “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Türk Ceza Kanununun 191 inci maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen kovuşturmalarda, hakkında daha önce denetimli serbestlik veya tedavi tedbiri uygulanmayan kişilerle ilgili olarak 191 inci madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir.” biçimindeki düzenlemeler dikkate alındığında,
Düzce Cumhuriyet Başsavcılığının 08/12/2014 tarihli ve 2014/7274 soruşturma, 2014/148 sayılı kararı ile sanık hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve bir yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, dolayısıyla sanık hakkında lehe olduğu gerekçesiyle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 6545 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önceki 191/2. maddesi uyarınca yeniden tedavi ve denetimli serbestlik kararı verilemeyeceğinin gözetilmemesi kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görülmüştür.
D-)Karar:
Açıklanan nedenlerle kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden; Düzce 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/05/2016 tarihli ve 2015/348 esas, 2016/469 sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun"un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığı"na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na gönderilmesine,
22/01/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.