11. Hukuk Dairesi 2015/15399 E. , 2016/360 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 03/04/2014 tarih ve 2013/759-2014/324 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı şirketin belirlenen dağıtım bölgelerinde faaliyet göstermek üzere kurulan elektrik dağıtım şirketleri arasında olduğunu, daha öncesinde tüm hissesinin müvekkil şirkete ait bulunduğunu, 1.10.2010 tarihlinde imzalanan Hisse Satış Sözleşmesi ve özelleştirme işlemi doğrultusunda müvekkiline ait davalı şirket hisselerinin ..."ye devredilerek davalı şirketin özelleştirildiğini, ancak söz konusu hisse satımı sırasında davalı şirket ile müvekkili arasında imzalanan 24.7.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi hükümlerinin geçerliliğinin korunduğunu, bu tarih öncesinde davalı şirketin faaliyet gösterdiği ... İli, ... İlçesi, ... Mahallesi"nde bulunan ve mülkiyeti dava dışı ... Belediyesi"ne ait 291 ada 3 parsel sayılı (ifrazen 291 ada 59 ve 60 parsele dönüşen) taşınmazın 148,78 metrekarelik kısmının kamulaştırılmasına karar verildiğini, bu kapsamda ... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2007/284 esas 2008/175 karar sayılı dosyasında yapılan yargılama ile davaya konu 291 ada 59 ve 60 parsel sayılı taşınmazların 148,78 metrekarelik kısmının kamulaştırılmasına karar verildiğini, kamulaştırma bedeli olan 41.658,40 TL"nin müvekkilinin o tarihte tüm hisselerini elinde bulundurduğu davalı şirket tarafından 28.5.2005 tarihli dekont ile taşınmaz maliki olan ... Belediyesi"ne ödendiğini, daha sonrasında kamulaştırılan taşınmazlardan birinin satılması ve kamulaştırılan yerin kurulacak tesis için uygun görülmemesi nedeniyle belediyeye ait başka bir taşınmazın kamulaştırılması işlemine başlanıldığını, ancak daha öncesinde kamulaştırılan iki parsel nedeniyle yapılan ödemenin ... Belediyesi"nden rayiç bedel üzerinden iade alınması için oluşturulan komisyon aracılığıyla tespit yapıldığını, bu komisyon tarafından rayiç bedel olarak belirlenen 148.780,00 TL"nin belediyeden talep edilmesi akabinde daha öncesinde kamulaştırma bedeli olarak ödenen 41.650,40 TL"nin davalı şirket hesabına yatırıldığının bildirildiğini, müvekkilince tespit edilen rayiç bedelden davalı şirkete iade edilen miktarın haricinde kalan kısmın ... Belediyesi"nden tahsili amacıyla ayrıca dava açıldığını, bu davada ise belediye tarafından davalıya iade edilen kısmın talep edildiğini, davalı şirketin özelleştirilmesi ve taraflar arasında imzalanan işletme devri sözleşmesi uyarınca belediye tarafından davalıya iade edilen paranın müvekkiline ait olduğunu ileri sürerek fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla 41.658,40 TL"nin avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; taraflar arasında imzalanan işletme devri sözleşmesinin 14. maddesi hükmü uyarınca bu sözleşmeden kaynaklı uyuşmazlıklar için münhasıran Ankara Mahkemelerinin yetkili olduğunun belirtildiğini, bu nedenle davayı bakma hususunda mahkemenin yetkili olmadığını, işletme devri sözleşmesi içeriğinde talep edilen alacağın davacıya ödenmesini gerektirir bir hükmün bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında imzalanan 24.7.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi"nin 14. maddesi uyarınca bu sözleşmeden kaynaklı uyuşmazlıkların çözümü hususunda münhasıran Ankara Mahkemelerinin yetkili olduğunun belirtildiği gerekçesiyle davanın yetki yönünden reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı deliller ile gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 1,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 18/01/2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞIOY
1- Dava İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinden doğan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
2- Yerel Mahkemece 24.07.2006 tarihli Sözleşmenin 14.maddesindeki yetki koşuluna binaen dava dilekçesinin yetki yönünden reddine karar verilmiştir.
3- 24.06.2007 tarihli Sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan 1086 S. HUMK’nın 22.maddesinde yer alan “Mahkemenin salahiyeti intizamı amme esasına binaen tayin edilmemiş olan hallerde iki taraf bir veya mütaaddit muayyen hususa mütaallik ihtilaflarının salahiyettar olmıyan mahal mahkemesinde görülmesini tahriren mukavele edebilirler. Bu halde işbu mahal mahkemesi o davaya bakmaktan imtina edemez” hükmü uyarınca, yetki sözleşmesi, genel yetkili mahkemelerin yetkisin kaldırmamaktadır. Sözleşmeyi yapan akitler de, bu koşulda yetki sözleşmesi yapmışlardır. Diğer bir anlatımla, yetki Sözleşmesinde “Ankara” mahkemelerinin yetkili kılınması, 9.maddedeki davalının ikametgahı mahkemesi veya 10.maddedeki ifa yeri mahkemesinin yetkisini kaldırmamakta olup, yetki sözleşmesini “Ankara + ifa yeri + davalının ikametgahı mahkemeleri” olarak anlamak gerekir. Zira tarafların iradeleri bu yönde neşet etmiştir.
4- 6100 S. HMK’nın 17.maddesindeki “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır” hükmü uyarınca her ne kadar bir yer mahkemesinin münhasır yetkili mahkeme olarak tayini mümkün hale gelmiş ise de bu hüküm ancak HMK’nın yürürlüğe girdiği tarihten sonra (01.10.2011 tarihi) yapılan yetkili sözleşmeleri için geçerlidir. Yeni düzenlemede, ancak tacirler veya kamu tüzel kişileri arasında yetki sözleşmesinin yapılabileceği kabul edilmiştir. HUMK döneminde, gerçek kişi şahıslar arasında yapılan münhasır olmayan yetki sözleşmesine konu davanın 01.10.2011 tarihinden sonra açılması halinde de yetki sözleşmesinin geçerliliğinin HMK hükümlerine göre değerlendirilmesi gerektiğini söylemek ne kadar doğru değilse, önceki HUMK dönemde yapılan yetki sözleşmesine dayanarak HMK döneminde dava açıldı diye münhasır yetki konusunda anlaşıldığını kabul etmek de o denli doğru değildir. Anılan nedenlerle Dairemiz çoğunluğunun aksi yöndeki görüşlerine katılmıyorum.