14. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/17417 Karar No: 2016/9673 Karar Tarihi: 21.11.2016
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/17417 Esas 2016/9673 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2015/17417 E. , 2016/9673 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 13.10.2014 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 07.04.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davacılar vekili, müvekkillerinin de hisse sahibi olduğu 390 parsel sayılı taşınmazın diğer paydaşlarından .... ve .... tarafından 69/160 oranındaki hissenin 03.09.2014 tarihinde davalıya satıldığını, ancak müvekkillerine satışın bildirilmediğini ileri sürerek davalı adına kayıtlı hissenin iptali ile müvekkilleri adına eşit şekilde tescil edilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, taşınmazın mirasçılar arasında fiilen taksim edilmiş olduğunu ve herkesin kendi yerini kullandığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, dava konusu taşınmazda fiili taksim yapıldığı, uzun süredir bu şekilde kullanılmakta olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir. Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir. Somut olayda mahkemece, davalının istemi üzerine ve davacı tarafa bilgi verilmeden taşınmaz üzerinde keşif yapılmış olup akabinde alınan bilirkişi raporuna göre hüküm kurulmuş ise de, davacı tarafa bilgi verilmeksizin yokluğunda keşif yapılarak karar verilmesi hatalıdır. O halde mahkemece, tarafların iddia ve itirazları doğrultusunda tüm deliller toplandıktan sonra davalının fiili taksim savunmasında bulunduğu da göz önüne alınarak her iki taraf da hazır olacak şekilde usulüne uygun keşif yapılması ve yukarıda yazılı ilkeler gözetilmek suretiyle taşınmazda fiil taksim bulunup bulunmadığının re"sen araştırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalıclıar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.11.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.