12. Ceza Dairesi 2016/11265 E. , 2018/6589 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle yaralama
Hükümler : Sanık ... hakkında: TCK’nın 89/4, 62, 53/6, 51/1-3, 51/7-8. maddeleri gereğince mahkumiyet
Katılan sanık ... hakkında: TCK’nın 73/4, CMK’nın 223/8. maddeleri gereğince düşme
Taksirle yaralama suçundan katılan sanık ... hakkında verilen düşme kararı ile sanık ...’in mahkumiyetine ilişkin hükümler katılan sanık vekili ile sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi gereği düşünüldü;
A-Katılan sanık ... hakkında verilen düşme hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Yapılan yargılamaya toplanıp karar yerinde gösterilen delillere mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine incelenen dosya kapsamına göre sanık müdafiinin, sair temyiz itirazlarının reddine; ancak;
Taksirle işlenen suçlarda iştirak hükümlerinin uygulanamayacağı gözetilerek, yargılama giderinin her bir sanığa sebebiyet verdikleri tutar kadar ayrı ayrı yükletilmesine karar verilmesi gerekirken, yargılama giderlerinin “eşit oranda sebebiyet veren sanıklardan eşit oranda tahsiline” tahsiline karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu hususlarda aynı Kanun"un 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden; hüküm fıkrasından “bu gidere eşit oranda sebebiyet veren sanıklardan eşit oranda tahsiline,” ibaresinin çıkarılıp yerine “sebebiyet verdikleri oranda sanıklardan tahsiline,” ifadesinin yazılması suretiyle, usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
B-Sanık ...’in mahkumiyetine ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Asli kusurlu eylemi sonucu bir kişinin yaşamını tehlikeye sokacak, 6. derece etkili kemik kırığı, diğer katılanın da kemik kırığı oluşacak şekilde yaralanmasına neden olan sanık hakkında meydana gelen zararın ağırlığı ve kusur durumuna göre teşdiden verilen ceza da bir isabetsizlik bulunmadığından, tebliğnamede bozma öneren görüşe iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık ... müdafiinin hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmamasına, savunma hakkının ihlal edildiğine, kusur durumuna katılan vekilinin sair nedenlere ilişkin temyiz itirazlarının reddine, ancak:
Kendisini vekil ile temsil ettiren katılan lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden, hükmün yargılama giderlerinin hesaplandığı paragraftan sonra gelmek üzere hükme "" Kendisini vekil ile temsil ettiren katılan lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 1.500,00-tl vekalet ücretinin sanıktan alınarak katılana ödenmesine"" cümlesinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün isteme uygun olarak DÜZELTİLEREK ONANMASINA,11.06.2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 29.03.2016 tarihli ve 2014/4-749 Esas, 2016/158 karar; 25.11.2014 tarihli ve 321-521; 14.12.2010 tarihli ve 205-258 sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere;
Her biri ayrı bir kişiselleştirme kurumu olan takdiri indirim, erteleme ve kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesi hükümlerinin şartları kanunda birbirinden farklı biçimde düzenlenmiştir. Ancak yargılamayı yapan hakimin söz konusu kişiselleştirme nedenlerini ayrı ayrı değerlendirilerek uygulama veya uygulamama nedenlerini Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde göstermesi gerekmektedir.
Nitekim 5271 sayılı CMK"nın "hükmün gerekçesinde gösterilmesi gereken hususları" düzenleyen 230. maddesinin 1. fıkrasının ilk cümlesinde "Mahkumiyet hükmünün gerekçesinde aşağıdaki hususlar gösterilir" denildikten sonra, (d) bendinde "Cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adli para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin istemlerin kabul veya reddine ait dayanaklar" denilmek suretiyle, ileri sürülen istemler doğrultusunda, 5237 sayılı TCK"nın 50, 51 ve 62. maddesinin, cezanın belirlenmesi sırasında mutlaka tartışılması gereken bir unsur olduğu belirtilmiştir.
Uyuşmazlık konusu bu açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde; sanık müdafinin sanık hakkında lehe kanun hükümlerinin uygulanmasına karar verilmesini talep etmesine rağmen, bu talebin TCK"nın 50. maddesindeki seçenek tedbirleri de kapsamasına karşın kısa süreli hapis cezasının adli para cezasına veya TCK"nın 50. maddesinde belirtilen diğer seçenek tedbirlere çevrilip çevrilmeyeceği yönünde bir açıklamaya yer verilmeyerek, hükmün bu yönüyle gerekçesiz bırakılması isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulmasına karar verilmesi gerekirken, onanmasına şeklindeki sayın çoğunluğun görüşüne iştirak edilmemiştir.